26.03.2025

Hüseyin Nihal Atsız ve fikriyatı

Hatasıyla doğrusuyla Hüseyin Nihal Atsız, Türkçülük için yaşadı ve Türkçülük uğruna mücadele verdi. Türk milletini yücelten, koruyan ve her türlü saldırıya karşı kalkan görevi gören işlerde bulundu.


Ülkemizin kuruluşunun ilk yıllarından günümüze kadar gelen süreçte fikir insanları ve kendilerince sistemli bir fikriyatı çizmeye çalışan kişi sayısı maalesef çok sayıda değildir. Çünkü fikir üretmek ve fikrin çevresinden yola çıkarak insanları yani kitleleri harekete geçirebilmek kolay olamayacağı gibi olduğu takdirde de son derece zahmetli ve teferruatlı bir hâl alacaktır.

Bu zahmetli süreçlere katlanan ve fikrî dünyamızda bir önder/lider olan isimlerin başında da Nihal Atsız Bey gelmektedir. 1905 yılında dünyaya gelen ve 1975 yılında ebediyete irtihal eden Atsız Bey, hayatı boyunca inandığı değerlerin arkasından koşmuş ve çileli olduğu kadar verimli bir ömrü de geriye bırakmıştır.

Çocukluğu büyük cihan devletinin çöküşüne tanıklık eden Atsız, elbette ki yaşadığı olayların etkisine girmiş ve bu doğrultuda fikir dünyasını şekillendirmiştir. Türk milletinin değerlerini savunma ve millete karşı duyulan aidiyetin sorumluluklarını yerine getirme görevini çok erken yaşlarda farkına varmıştır. Harbiye’de bulunsa bile birtakım menfî gelişmeler sonrası İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde ilmî çalışmalar yolunda adımlarını atmıştır. Millî tarihin başlangıcını farklı coğrafyalarda ve medeniyetlerde arayanlara karşın Atsız, bütüncül ve sürekliliği içinde barından bir tarih felsefesine sahip olmaya başlar.

Atsız’ın bazı fikirleri bugünden bakıldığında garip gelebilir. Lakin unutmadan ifade etmemiz elzemdir ki insanları yaşadıkları dönemin siyasi ve sosyal şartlarını hesaba katarak değerlendirmemiz gerekir.

Atsız’ın inşa ettiği metodoloji, yalnızca Türkçü çevrelerce değil metodoloji ile uğraşan bütün ilim adamlarının ilgisini çekmiştir. Bu bakımdan ‘’Millî tarihin inşâsında Atsız’’ pek çok yeni çalışmaya konu olabilir. Osmanlı tarihine ve tarih yazımına da derin katkılarda bulunan Atsız, daha bugün hâlâ tasnife ve tekrar tekrar incelenmeye muhtaç olan Osmanlı arşivini gündeme getirmiş ve bu uğurda çalışmalar yapmıştır.

Atsız’a göre Türk tarihçiliğinde 1040 yılı son derece önemlidir. Çünkü bu tarihte Büyük Selçuklu Devleti kurulmuştur ve kavramsal olarak dile getirdiği Doğu Türklüğü ve Batı Türklüğü meselesini literatüre kazımıştır. Sadece bu katkısı bile son derece önemlidir. Hele hele tarih felsefesi alanının fakir olduğu ülkemizde Atsız’ın bu katkısı etrafında ilmî tartışmalar devam etmekte ve çoğu tarihçi nezdinde kabul görmektedir. Bu konuda kaleme aldığı “23 Mayıs (1040) ve 3 Mayıs (1944)” isimli makalede bu durum açıklanmıştır. Katkıları yalnızca bununla kalmamış bugünkü Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 Türk devletini sembolize eden forsa da karşı çıkmıştır. Atsız, bu konuya dair “16 Devlet Masalı ve Uydurma Bayraklar” isimli makalesiyle bu konuya açıklık getirmiştir. Hüseyin Nihal Atsız, tarih felsefesi üzerine teferruatlı çalışmalar yaparak bugün hala tartışılan konulara dair söz söylemiştir. Ona göre Türk tarihi ikiye ayrılır.

1-Ana yurttaki Türk tarihi

2-Yabancı illerdeki Türk tarihi

O, Türk tarihçiliğine ve metodolojisine katkıda bulunurken aynı zamanda Geri Gelen Mektup, Mutlak Seveceksin, Yolların Sonu, Kahramanlık, Davetiye, Topal Asker gibi şiirlerle Türk Dili ve Edebiyatı’na muazzam eserler kazandırmıştır. Yazmış olduğu Bozkurtlar ise bir kuşağı derinden etkilemekle kalmamış romanın etkisi bugün Türkçü yazarlar için bir kaynak niteliğinde olmuştur. Kür Şad ve 40 Çerisi’nin kahramanlık aşkını anlatan, Türklerin bağımsızlık aşkına ışık tutan bu eser sadece bir romandan ibaret olmayıp Kök Türk devleti için son derece önemli bir tarihsel karakteri tekrar gün yüzüne çıkarmıştır.

Romanın içindeki pek çok öge ise bugünkü Türk tarihini ele alan dizi ve filmlerde gördüğümü de ifade etmeliyim. Bugün dahi aramızda bulunmasından gurur duyduğumuz Kürşad isimli kişilerin doğduğu tarihlere, ismin yaygınlaşmasına baktığımızda Atsız’a bir kez daha teşekkür ediyoruz. Kök Türk Devleti’ni eserlerine konu etmesinin yanı sıra Deli Kurt isimli eserinde son büyük imparatorluğumuzun Fetret Devri’ni ele alır.

Yarım asrı geçen bu eserler Türk kültürüne kalıcı katkılar yapmakla kalmamış milletimizin de daima esinlendiği bir başucu eser olmuştur.

Hatasıyla doğrusuyla Hüseyin Nihal Atsız, Türkçülük için yaşadı ve Türkçülük uğruna mücadele verdi. Türk milletini yücelten, koruyan ve her türlü saldırıya karşı kalkan görevi gören işlerde bulundu. Bu noktada ömrü tam anlamıyla çekinilmeden bir ‘’adanmışlık ömrü’’ olarak ifade etmek mümkündür. Sert ve sarsıcı üslubunda ideolojik tavrı ve dilimize karşı yaklaştığı hususiyet kendini belli eder.

Hüseyin Nihal Atsız’ın fikir dünyası ve düşünceleri üzerine daha çok konuşulabilir. Böylesine önemli şahsiyetler üzerine yazılacak monografilerle yeni bakışlar ortaya çıkacaktır. Her dönem farklı monografilerin kalem alınması, dilimize zenginlik katacağı gibi dönemin dil özelliklerini ve kültürel koşullarının yansımasını da arttıracağı açıktır. Her dönem yazılmaya muhtaç olan Atsız için yazılan pek çok makale, deneme, şiir, hatıra/anı formatında eser bulunmaktadır.  Peki ya Atsız hakkında bu zamana kadar unutulmayan neler yazıldı?

Son yıllarda rahmetli Hüseyin Nihal Atsız üzerine çok verimli ve dolu çalışmalar yapılmıştır. Atsız için yazılanların hepsini buraya sığdırabilmek mümkün değildir. Bu çalışmaların başında ise Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun hocamızın kaleme aldığı “Atsız: Türkçülüğün Mistik Önderi’’ isimli eserin yanı sıra değerli hocam Prof. Dr. Saadettin Yağmur Gömeç’in yayına hazırladığı “Atsız Armağanı 2” isimli çalışma son derece değerlidir. Rahmetli Yücel Hacaloğlu hocamızın büyük bir emek sonucu hazırladığı “Atsız’ın Mektupları’’ isimli eserin yanı sıra Milli Düşünce Merkezi’nin bir seçki olarak hazırladığı e-kitap “Atsız: Türkçülüğün Çağlayanı” isimli çalışmayı zikretmek mümkündür.

Bir dönem yalnızca Türk milliyetçisi çevrelerce okunan ve fikri tartışmaların meselesi olan Atsız bugün bütün Türkiye’de kendine yer bulmakta ve farklı dünya görüşlerinden olan insanlarca ilgi ile okunmaktadır. Bunun pek çok sebebi olmakla beraber temel sebeplerinden biri bütün dünyada milliyetçiliğin yükselişinin yanı sıra Atsız’ı keşfeden kişilerin ondan ve onun ürettiği içeriklerden kopamaması da yatmaktadır.

O hâlde…

Allah, mekanını cennet kılsın. Ruhu şad olsun.

Yazar

Necdet Cura

Peki ben ne yapabilirim?
Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır. TIKLAYINIZ!

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.