Yükleniyor...
12 Şubat 2018
12 Şubat (1920) Maraş’ın Fransız İşgalinden kurtuluşunun yıl dönümü.
Mondros Mütarekesi’nden sonra, önce İngiliz’in işgal ettiği sonra Fransız’a devrettiği Maraş, büyük kahraman Aslan Bey (Toğuzata) başkanlığında Kuvvay-ı Milliye’yi kurup şehir savaşını başlatırlar. Çok değil 22 gün sürmüştür mücadele. Ama öncesi, hazırlık safhası bir hayli çetindir.
Maraş Kalesi’nden Şanlı Bayrağımız indirilmiştir. Galiba bardağı da bu olay taşırmıştır. Ankara’nın, “Sabredin Aslan, büyük mücadelemiz için biraz daha sabredin” demesine rağmen, Türk nasıl dayansın Bayrağını görmemeye…
“Gebedir geceler ak sabahlara
Sabahlar utkuyu koynunda saklar
Mermiler sürülür gök silahlara
Bir cehennem olur sokaklar” (Kurtuluş Destanı’ndan)
Hepsi de Türk oğlu Türk olan yiğitler davranırlar silaha…
“Çıktılar erce meydanlara
Kendilerini meydana attılar
Ata yadigarı dolma tüfekleriyle
Kazmalarıyla kürekleriyle
Mangal gibi yürekleriyle
Yerle-göğü
Birbirine Kattılar” (Bir Avuçtular’dan)
Bir kıyıcı mücadele başlamıştır ki demeyin gitsin… Komşu evden açılan ateşle bir çok şehit verildiğini gören Yiğit Türk Kadını çıkar sahneye. Bakar çare yok, verir ateşi kendi evine… Yakar bir çok yiğidin şehit olmasına sebep olan evi de kendi eviyle beraber.
Bu kadar mı yiğitliği bu karı kocanın? Olur mu, yiğitlik savaştan sonra da devam eder… “Biz ne yaptık ki?” diyeceklerdir.
“Kazanında kaynatacak aşı yok
Kimse bilmez mezar taşı yok
Savaşmayı bilir özge işi yok
Gök maviyle bilenir Gök bıçaklar.” (Kurtuluş Destanı’ndan)
Savaşamayanlar da şavaşın içindedir.
“Kırk
Kırk kurt
Kırk kurt kız
Kırk kurt kız kırk gün
Bilediler öfkelerini bilinçle
Yumruklarını gökyüzüne kaldırdılar
Gökyüzünü öfkeyle-hınçla yumrukladılar
Bakışları kurt bakışlı-özleri kurt soyundan
Tanrı önünde önce dua ettiler sonra
Yalın kılıç meydanlarda durdular
Döllendi özlerde ak umutlar
Kırk kurt kız kırk gün
Kırk kurt kız
Kırk kurt
Kırk” (Kırk Işık Kız’dan)
Ya cephede…
“Ön cephede bir kadın
Yanında mavzeri
çapraz kuşanmış fişekliği
Gelmiş oturmuş cepheye
Gökten ağmış gibi
Beyazlar giyinmiş
Savaş meleği
Belli ki-bir sıkıntısı var
Kenetlenmiş dişleri
Dizlerine vurur
yumruk olmuş elleri
Sorar Aslan Bey
‘Bir sıkıntın mı var bacım?’
Kadın döner usulca
Utanır-kızarır yüzü
Yüzünde Tamu’nun öfkesi
Soluk soluğa sesi
‘Sıkıntıma çare değilsin bey
Biraz ileride
Ayşe bacı var cephede
Onu bana gönder
Bir iyilik yapacaksan
Bu yeter.’
Az sonra cepheden
Bir bebek sesi yükselir
Çeteler
Toplanırlar başına
İlk ezan okunur kulağına
Üç defa adı söylenir
Adı ‘ZAFER’ olsun denir
Daha ilk kez
Memeyi vermeden daha
Daha ilk kez
Yavrum demeden daha
Daha ilk kez
Kucaklamadan daha
Kara bir kurşun sesi
Dalga-dalga kuşattı cepheyi” (Cepheden Bir Kesit’ten)
Düş görür yiğitler…
“Göğün memelerinden
Işık sağdım dün gece
Karanlıklar aklandı
Ben bir Ay’dım dün gece
Nikah kıydım Yıldız’a
Her yanım ışıklandı” (Çuhadaroğlu Ali’nin Türküsü’nden)
Yirmi iki gün sürer savaş… yanıp yıkılır etraf… sonunda zafer gelir. Ama işleri bitmemiştir daha. Kendi evlerinin önü temizlenmiştir fakat Antep vardır, Urfa vardır, oralarda da yiğitler vardır. Sakarya olacaktır, Kocatepe Dumlupınar onları bekleyecek, İzmir kurtulacaktır…
“Bize şimdi
Bir masal gibi gelir
O yiğitler-öyle savaştılar
Tanrı’ya kavuştular” (Bir Avuçtular’dan)
————-
Şiirler, Kahramanmaraş Türk Ocağı Şubesinin yayını olan, Nihat Yücel’in Utku Türküleri – Maraş Destanı Kitabından alınmıştır.