Hollanda Parlamentosu Kararı

5 Mart 2018 Hollanda Parlamentosu Ermeni iddialarına paralel karar verdi. Türkler 1915 yılında ermeni vatandaşlarına soykırım yaptı. Daha önce Fransa, İsviçre Parlamentoları da bu çeşit kararlar aldılar. Fransa ve İsviçre parlamentoları, 1915 yılında “soykırım yapılmamıştır” demeyi suç kabul eden yasalar da çıkardılar. Fransa Anayasa Mahkemesi “soykırım yoktur” demeyi suç kabul eden yasayı, araştırma ve soruşturma […]


Paylaşın:

5 Mart 2018

Hollanda Parlamentosu Ermeni iddialarına paralel karar verdi. Türkler 1915 yılında ermeni vatandaşlarına soykırım yaptı.

Daha önce Fransa, İsviçre Parlamentoları da bu çeşit kararlar aldılar. Fransa ve İsviçre parlamentoları, 1915 yılında “soykırım yapılmamıştır” demeyi suç kabul eden yasalar da çıkardılar.

Fransa Anayasa Mahkemesi “soykırım yoktur” demeyi suç kabul eden yasayı, araştırma ve soruşturma sonucunda ulaşılan bilgileri açıklama ve ifade etme özgürlüğüne aykırı bulması sebebiyle iptal etti.

İsviçre’nin “soykırım yoktur” demeyi suç sayan yasasını ise Doğu PERİNÇEK, yasanın düşünceyi açıklama özgürlüğüne aykırı olduğu iddiası ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürdü.

AİHM Doğu PERİNÇEK’in başvurusunu kabul etti. Yasa mahkemece görüşüldü. Düşünceyi açıklama özgürlüğünü ihlal ettiğine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğuna karar verdi. Mahkeme, kararının gerekçesinde önemli bir tespitte de bulundu. Kısaca özetlersek Mahkeme, “1915 olayları 2. Dünya savaşında Nazilerin Yahudilere uyguladığı soykırıma benzemiyor” dedi. Yani AİHM; Ermeni diasporasının soykırım yapıldığı iddiası doğru değildir, soykırım yapılmamıştır dedi.

Bu önemli bir hukuki belgedir. AİHM’nin bu kararını kullanmalı, yararlanmalıdır.

Parlamentoların soykırım ile ilgili karar vermek yetkileri yoktur. Verdikleri kararların hukuki geçerliliği de yoktur. Bunu onlarda bilirler. Bu kararlarla Türkiye’yi baskı altına almaya, bu yolla Türkiye’yi Ermeni iddialarını kabul etmeye zorluyorlar.

Soykırım Sözleşmesi 1948 yılında kabul edilmiştir. Hukukun genel prensibi bir yasa, kabul edildiği tarihten önceki döneme uygulanamayacağıdır.

Soykırım suçlarına bakmaya, suçun işlendiği iddia edilen devletin yetkili bir mahkemesi veya sözleşmeci devletler bakımından yargılama yetkisine sahip bulunan uluslararası bir ceza mahkemesi yetkilidir.

Ermeni diasporası 1915 yılında Osmanlı Devletinin ermeni vatandaşlarına soykırım yaptığını iddia ediyor. İşlendiği iddia edilen soykırım suçu işleniş tarihi itibariyle iddia doğru olsa bile mahkeme bu suça bakamaz.

Ancak ermeni iddiaları doğru değildir. Ermenilerin iddialarını kanıtlayacak delileri yoktur. Türkiye’nin ise 1. Dünya Savaşının başlaması ile 1920 ve hatta daha sonraki yıla kadar Anadolu’da ermeni çetelerinin savunmasız kalan halkımıza soykırım uyguladığını gösteren çok sayıda delili vardır.

Anadolu’muzda Ermenilerin katlettiği vatandaşlarımızın topluca gömüldüğü çok sayıda toplu mezar bulunmaktadır.

Tehcir ise asla soykırım değildir. Savunmasız vatandaşlarımıza soykırım uygulayan, ordumuzu arkasından vuran ermeni çetelerine karşı devletimizin vatandaşlarımızı korumak için aldığı bir tedbirdir. Aynı tedbiri 2. Dünya Savaşında Amerika Birleşik Devletleri de Japon asıllı vatandaşlarına uygulamıştır.

Anadolu’nun hiçbir köşesinde ermeni iddialarının doğru olduğunu gösterecek Ermenilerin topluca gömüldüğü tek bir toplu mezar bulunmamıştır.

Birinci Cihan Savaşı sonunda galip devletlerin Osmanlı Hükümeti ile imzaladığı Türkiye’nin kabul etmediği Sevr Anlaşmasının bir maddesine dayanarak, o zamanki milletler cemiyeti, tutuklanıp Malta’ya götürülen Ziya GÖKALP ve diğer arkadaşlarının yargılanmasını istedi. Olayın tahkikine Londra Başsavcısı tayin edildi. Başsavcı ciddi bir hukuk adamıydı. Ermeni iddialarını titizlikle araştırdı. İddiaları doğrulayacak tek delil bulmadı. ABD’den de ellerinde delil varsa göndermelerini istedi. ABD’nin elinde de ermeni iddialarını doğrulayacak tek bir delil yoktu, sonuçta Başsavcı Ziya GÖKALP ve arkadaşları hakkında dava açmadı, takipsizlik kararı verdi.

Bu sebeple Ermeni diasporası ve diasporayı destekleyen batılı devletler parlamentolarından sözde Ermeni soykırımını tanıyan kararlar çıkartıyorlar. Bu kararlarla Türkiye’yi mahkûm edemezler.

Batılı devletler şöyle bir yola da başvurabilirler. Önceden çıkaracakları bir yasa ile parlamentolarını soykırım suçlarına bakmaya yetkili sayabilirler. Böyle bir yasa çıkarırlarsa bu yasada 1948’de kabul edilen BM Soykırım Sözleşmesine aykırıdır. Soykırım Sözleşmesi bütün imzacı devletleri bağlar. Sözleşmeye göre soykırım suçlarına bakacak mahkeme yetkilendirilmiş uluslararası ceza mahkemesi ile suçun işlendiği devlet ceza mahkemesidir.

Türkiye çok çetin hukuki mücadele vermek durumundadır. AİHM’in verdiği Perinçek Kararını Avrupa’nın bütün parlamentolarına, hükümetlerine ve hatta Amerika Birleşik Devletlerinin bütün eyaletlerine hatırlatmalıdır. Ermeni çetelerinin yaptığı soykırım ile ilgili belgeseller hazırlamalı bunları bütün Avrupa ülkeleri ve ABD’ye göndermeli bu belgesellerin okunmasını sağlamalıdır.

Ermenistan ordusu 26 Şubat 1992’de Dağlık Karabağ’ın Hocalı kasabasına baskın düzenledi. Hiçbir şeyden habersiz 613 sivil Azerbaycan Türkü’nü katletti. Katledilenlerin 106’sı kadın 63’ü çocuk 70’i yaşlı idi. Bugün Ermenistan Devlet Başkanı olan Sarkisyan, İngiliz araştırmacı Thomas De Wall’a “biz bunu ibret için yaptık” diyebilmiştir. Ermenilerin[1] “2 Mart 1992 günü yaktığı cesetlerin içinde 10 yaşında henüz ölmemiş bir kız çocuğu da diri diri yakılmıştır.”Bu Azerbaycan Türklerine karşı işlenmiş soykırım suçudur.

Türkiye, Ermeni ordusunun işlediği bu soykırım suç faillerinin yargılanmasını mutlaka sağlamalı, bu konuda kardeş Azerbaycan Devleti ile birlikte hareket etmelidir.

 

 

 

 

 

*[1] Aslan BULUT’un 26 Şubat 2018 günlü Yeniçağ’da ki yazısı

Yazar

Talat Şalk

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar