Yükleniyor...
Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu’nun bu yıl sekizincisini yaptık. Her yıl sempozyumu bir üniversite sahipleniyor. Bu yıl Çanakkale 18 Mart Üniversitesi sahiplendi. Çanakkale savaşlarının 100. yıl dönümünde bu üniversitemiz Türk’ü sevenlerin, Türkçeyi sevenlerin bildirileriyle anlamlı günler yaşadı. Pek çok üniversitemizden ve Türk dünyasından sempozyuma katılan genç yaşlı Türkologlar, Türk dilinin çeşitli konularını işlediler; fikir alış verişinde bulundular, kaynaştılar. Çanakkale geçilmez diyen şehitlerimizin ve onların başındaki Gazi Mustafa Kemal’in manevi varlıklarını yanımızda hissettik. Anladık ki o günkü kahramanlık ruhu sayesinde vatanımızda bugün Türkçemizi başımız dik bir şekilde rahatça kullanıyor ve hatta onu bir dünya dili hâline getirmeye çalışıyoruz.
15-16 Ekim günleri Türkçeyi konuştuk; 17 Ekim’de Gelibolu’ya geçtik; şehit kanlarıyla yoğrulmuş topraklarda ürperdik; muhteşem abidelerin gölgesinde ellerimizi kaldırarak ruhlarla iletişim kurduk.
Ve 18 Ekim’de İzmir’e intikal ettik. Çeşme’de bir otele. Sanki cennete gelmiştik. Otelde Çinli bir dil bilimcinin yaptığı espride olduğu gibi “iki gözümüz iki çeşme” olmadı tabii, yüzümüz güldü, gözümüz ışıdı.
Gözümüz aydınlandı, çünkü Dede Korkut’un huzurunda idik. III. Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kongresi’nin konusu “Dede Korkut ve Türk Dünyası” olarak belirlenmişti. Saha Yeri’nden (Yakutistan’dan) Balkanlara dek Türk Dünyası İzmir’de, Çeşme’de idi. Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü kurulalı epey olmuştu ve işte üçüncü muhteşem kongresini Dede Korkut’a hasr etmişti. Gördük ki Dede Korkut, yalnız Oğuz Türklerini birleştirmiyor; Özbek, Kazak, Uygur Türklerine kadar bütün Türk dünyasını kucaklamaya çalışıyor.
Türk dilinin şaheseri Dede Korkut Kitabı beş gün boyunca incelendi, tartışıldı. Dil, edebiyat, halk bilimi açılarından ele alındı. Dede Korkut’un Türk Dünyası’nda Korkut Ata adıyla ne kadar yayılmış olduğunu gördük. Korkut Ata kopuzu icat eden bir destan anlatıcısı, destancıların piri olarak Kazak, Kırgız efsanelerinde yaşamaya devam etmektedir.
Fikret Türkmen’in kurduğu, Metin Ekici’nin başkanlığını yürüttüğü enstitü, bu toplantıda bilimin yanına sanatı da katmış ve akşamları bizi Türk Dünyası müzikleriyle buluşturmuştur. Tuva’nın, Hakas’ın kayçıları, Başkurt kurayı, Kazak dombırası, Kırgız komuzu, Azerbaycan tarı, Yakut demir kopuzu ile tarihin derinliklerine daldık.
Kongre Zeybek Ateşi adlı gösteriyle bize büyük bir sanat ziyafeti de sundu. Gösteride Türk tarihinin kahramanları birer birer sökün ettiler. Oğuz Kağan’dan, Korkut Ata’dan Atatürk’e kadar. Zeybek Ateşi’nde toplandılar; alp oldular, batur oldular, efe oldular.
Çanakkale’de, İzmir’de olanlara baktım ve ülkemde iyi şeyler de oluyor, dedim.