Şekür TURAN VEFAT ETTİ

     Bağımsız Şarki Türkistan İslam Cumhuriyetinin, Rus-Çin devletlerinin ittifakıyla yıkışması üzerine,  1949 yılında Çin katliamından kurtulmak için Doğu Türkistan’dan yola çıkıp, Keşmir üzerinden 1954 yılında Türkiye’ye ulaşan Mehmet Emin Buğra-İsa Yusuf Alptekin heyetinde bulunan A. Şekür Turan 11. 11. 2011 günü Ankara’da vefat etmiştir.  Kültür Bakanlığı Müşavirliğinden emekli olan Turan’ın cenazesi 12 Kasım Cumartesi […]


Paylaşın:

     Bağımsız Şarki Türkistan İslam Cumhuriyetinin, Rus-Çin devletlerinin ittifakıyla yıkışması üzerine,  1949 yılında Çin katliamından kurtulmak için Doğu Türkistan’dan yola çıkıp, Keşmir üzerinden 1954 yılında Türkiye’ye ulaşan Mehmet Emin Buğra-İsa Yusuf Alptekin heyetinde bulunan A. Şekür Turan 11. 11. 2011 günü Ankara’da vefat etmiştir.  Kültür Bakanlığı Müşavirliğinden emekli olan Turan’ın cenazesi 12 Kasım Cumartesi ikindi namazını müteakip Karşıyaka mezarlığında toprağa verilmiştir.

Şekûr Turan’ı Allah’tan rahmet, Doğu Türkistan Türklerine ve bütün Türk Milliyetçilerine başsağlığı diliyoruz.

DOĞU TÜRKİSTAN’IN YETİŞTİRDİĞİ

DEVLET ADAMLARI

AHMET CAN KASİMİ

A.Şekür TURAN

Kültür Bakanlığı Emekli Müşaviri

Doğu Türkistan’dan gelen kitapların içinden Nimşehit Ermiya Sayrami’nin “Yürek Sözü” isimli şiir kitabını okurken, şair’in Ahmet Can Kasimi’nin ölümü üzerine yazdığı ağıt’a rastladım. Ağıtta Ahmet Can Kasimi’nin yurdu için yaptığı hizmetleri, kahramanlığı ve ani ölümü çok acıklı bir şekilde yer alıyordu. Bu ağıtı birkaç kere okuduktan sonra o zamanki Rus-Çin oyunu, Ahmet Can Kasimi ve öne sürdüğü fikirleriyle onun hazin ölümü göz önümde canlandı. Ahmet Can Kasimi’nin öne sürdüğü fikirlere geçmeden önce Doğu Türkistan’ın istiklâli için öne sürülen fikirlere de değinmek yerinde olur, kanaatindeyim. O zamanki Doğu Türkistan’ın kurtuluşu için 4 tez öne sürülüyordu.

Bu dört tez ana hatları ile kısaca şunlardır :

1) Savaşarak,

2) Çinlilerle anlaşarak,

3) Hür Dünya’nın yardımını sağlayarak,

4) Ruslarla işbirliği yaparak,

1) Savaşmak ; Doğu Türkistan Türkü’nün gönülden bağlı olarak ileri sürdüğü temel tez, tam istiklâl idi. Bu tez uğrunda iki yüz yıldan beri yapılan savaşlarda, yüzbinlerce ŞEHÎT verilmişti, istiklâl için savaştığımız kuvvet, dünyanın en kalabalık, bir milyardan fazla nüfuslu Çin emperyalizmi idi.

Tabiri caiz ise, kuvvetler arasındaki nispet, kurtla fil arasındaki nispetten de fazla idi. Bu eşitsizliğe rağmen, Doğu Türkistan Türkü savaş yolu ile geçici de olsa defalarca istiklâlini elde etmiş, 1933 ve 1944 tarihlerinde, hükümet şeklinin en mütekamili olan Cumhuriyeti ilan etmişti. Savaşlar çok kanlı olduğu gibi, halktan çoluk-çocuk, kadın yaşlı zayiatta çok vahim rakamlara ulaşıyordu. Ayrıca, eldeki kaynaklara göre Hoten vilayetinin 10 bin nüfuslu Cuma kasabasında 503 sivil kurşuna dizilmiştir. Savaş meydanlarında ölenler, bu sayının dışındadır. Buna ilaveten müstevliler, halkı istiklâl fikrinden vazgeçirmek için köyleri ve şehirleri yakıp yıkıyorlardı…

2) Çinli’lerle anlaşarak; Savaşın sonuç vermeyeceğine kani olan liderlerden bazıları, Çinlilerle iyi geçinip, önce yani muhtariyet sonra tam muhtariyet ve belki zamanla istiklale kavuşulacağına kapılarak anlaşma yolunu seçmişlerdi… Anlaşma tezini savunanlara zamanın Çin yöneticileri yerine getirmeyecekleri vaatlerle, yetkisiz unvanlar vererek sözde bunları Doğu Türkistan’ın başına geçirerek, diğer tezlerin savunucularına karşı kullanmışlardır…

3) Davayı, hür dünya hükümetlerine anlatarak ; Onların yardımı ile istiklali elde etmek. Bu tezi savunanlar, başta Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne, sonra da Japonya, Hindistan ve bazı İslam ülkelerinde faaliyet göstermişlerse de netice elde edememişlerdir.

4) Ruslarla işbirliği yaparak; istiklale kavuşulacağını savunanların başında, Ahmet Can Kasimi geliyordu. Bu guruptakiler” Biz Çinliler’le savaşarak istiklal elde edemeyeceğimiz gibi» Çinliler’in vereceği muhtariyeti bekleyip  oyalanırsak   yurdumuza   Çin göçmeni akını başlayacaktır. Onun için Ruslar’ın yardımı ile, bir UYGURİSTAN  DEVLETΠ kuralım”. Bu fikrin en faal olduğu devre, 1947 senesine rastlar. Çünkü, bu tarihlerde Doğu Türkistan’ın Üç vilayeti, yani; İli, Altay ve Çöçek Ruslar’ın yardımı ile Çinliler’den kurtarılmış ve müstakil Şarki Türkistan Cumhuriyeti kurulmuştu. Bu Cumhuriyetin Rus yardımı ile kurulmuş olan radyo istasyonu ve ordusu vardır.

Doğu Türkistan’daki Çin zorbalığı ve zulmünden kurtulmak isteyenler Rus propagandasına kapılarak, Ahmet Can Kasimi ve taraftarlarıyla Doğu Türkistan’ın bütün vilayetlerini kurtarmak için zaman zaman Çin kuvvetleri ile çatışarak kayıplar veriyorlardı.

Burada, Ahmet Can Kasimi’yle ilgili bir hatıramı mevzu ile ilgisi dolayısıyla nakletmek istiyorum;

Bir sabah, M. Emin Buğra’nın yerleştirdiği ortaokulun hazırlık sınıfında iken, okul önünde büyük bir kalabalık ile karşılaştım. Öğrendiğime göre, öğleden sonra okulun toplantı salonunda Ahmet Can Kasimi konferans verecekti. O tarihlerde Ahmet Can Kasimi taraftarlarınca, bir kahraman olarak tanıtıldığı gibi, üstün hitabetinden de bahsediliyordu. Böyle övgü ile tanıtılan kişiyi dinlemek için saatler önce okul toplantı salonu dolduğu gibi, bahçeye hoparlör kurularak halkın dinlemesi de sağlanmıştı. Ben, bir Öğretmenin yardımı ile misafirlere ayrılan bölümde yerimi almıştım. Alkışlar ve hurra sesleri arasında kürsüye çıkan Ahmet Can Kasimi, dakikalarca alkışlandı. Sol yakasında Ay-Yıdız’lı madalya sallanıyordu, iki saate yakın süren konuşması sırasında, Çin zulmünden ve bu zulme karşı alınması gereken tedbirlerden söz ederek, Çinliler’in çoğalma ve ahlaki durumlarına değinmişti. Konuşması sırasında duvarda asılı duran Mareşal Çankayşek’in resmine işaret parmağını salladıkça ve Çin yöneticilerine çattıkça salonda alkıştan inliyordu. Yıllar boyu Çinliler’in zorbalık ve haksızlıklarına maruz kalan dinleyiciler için bu konuşma ve çatmalar sözde dahi olsa bir boşalma ve Çinliler’den intikam alma vesilesi olduğu için dinleyiciler arasında benim gibi çatanların sayısı fazlalaşıyordu. Kapıda Ahmet Can Kasimi ile beraber gelip, üniformalarına Ay-Yıldızlı rozetler takan yaverleri de ayaca göze çarpıyordu.

Konuşma bitip, önceden hazırlanmış bazı sorular soruldu. Ahmet Can Kasimi bu sorulara da dinleyicileri etkileyecek şekilde cevaplar vermiştir. Örneğin, suallerden biri şöyle idi;

“Çinliler iç meselelerin hallettikten sonra, Doğu Türkistan’a milyonlarca Çinli’yi göç ettirerek yurdumuzda çoğunluğu sağlayacaklardır. Ruslar girerse teknikle, medeniyetle gelecekler ve ayrıca çok az sayıda geleceklerinden milletimiz asimilasyona uğramamış olacaktır..” Ahmet Can Kasimi gelişinde nasıl coşkunlukla karşılandıysa, ayrılırken de o şekilde uğurlandı.

Ahmet Can Kasimi, 2. tezin savunucuları tarafından, komünistlikle, dinsizlikle, memleketi satmakla suçlanıyordu. Aradan 46 sene geçtikten ve Doğu Türkistan’a ardı arkası kesilmeyen ve bu gidişle de durmayacak olan Çin göçlerini gördükten sonra, Ahmet Can Kasimi’ye hak vermemek elde değildir…

Ahmet Can Kasimi, ehven-i şer kabili Rus’u tercih etmişse de sonraki hadiselerde Rus da gerçek yüzünü gösterince, Kasimi Rus’a da karşı gelmiş bunun neticesi olarak Ruslar, Çinlilerle anlaşarak bir uçak kazasını yaratarak bu büyük Türk evladını ŞEHiT etmiştir.

Ahmet Can Kasimi’nin aziz hatırası önünde derin saygı ve fatihalarla, eğiliyorum. Son olarak, aziz okuyucularımın dikkatlerine şu hususu getiriyorum;

Ruslar, Sovyetler Birliği’ni dağıtarak Bağımsız Devletler Topluluğu adı altında, Türk Cumhuriyetlerin kurulmalarını sağlamışlardır.

Soruyorum; Çinliler, ne zaman Doğu Türkistan’ı tanıyarak milletlerin hakkını teslimde Ruslardan geri kalmadıklarını gösterecekler? 03 Ocak 2005

http://www.hurgokbayrak.com/yeni_sayfa_165.htm

Yazar

Milli Düşünce Merkezi

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar