Yükleniyor...
Televizyonlardaki evlilik programları, geleneksel anne, baba, koca, gelin kayınvalide vb. kurumlara ve aile müessesesine büyük darbe indirmektedir. TV’lerde evlilik değil birleşmek, aile değil şirket kurmak programları yapılmaktadır. Sanal ekranlardaki evlilik görüşmeleri mutluluk üzerine değil madde, çıkar ve kazanç üzerine kuruludur. Ahlak, erdem, edep, âdâp, feragat veya sadakat gibi insani ve manevi kavramların yerini televizyon evliliklerinde otomobil, daire, arsa, kira, maaş gibi maddi kavramlar almıştır. Bu programlarda mahremiyeti deşifre ediciliğin, ar ve hayâ kavramlarını yok sayıcılığın yanı sıra, manevi değerleri maddi çıkarların aracı haline getiricilik de dikkat çekecek kadar öne çıkmaya başlamıştır.
Son zamanlarda bir TV’deki -sözde- evlendirme programında bir kişi evlenmek istediği kadının özelliklerini şöyle sıralıyor: “Bakire olmalı, başı kapalı olmalı ve 5 vakit namaz kılmalı” dır. Bu kişinin karşısına getirilen kadın ise “Ben bakireyim ama kapalı değilim. Ancak evin ve villan olduğunu söyledin. Villayı benim üstüme yaparsan kapanırım ve namaz kılarım” karşılığını veriyor. Bu noktada -Allah rızası için değil de- villa karşılığı kapanmak yahut villa karşılığı namaz kılmanın nasıl bir ahlak olduğunu bir psikiyatrın açıklaması gerekiyor!
Sonuçta konu RTÜK’e, duyarlı insanlar tarafından kadının “villa karşılığı bekâretini pazarlamaya çalıştığı iddiasıyla” şikâyet ediliyor. RTÜK’ün konuyla ilgili olarak yaptığı toplantıda Ak Parti kontenjanından gelen üyeler, ‘bekâretini villa karşılığı pazarlamaya’ çalışan kadının yer aldığı TV’deki izdivaç programına -istemeyen izlemesin diyerek- ceza verilmemesi yönünde oy kullanıyor. MHP ve CHP’li üyeler ise sözü edilen programdan dolayı ilgili televizyon kanalına ceza verilmesi için oy kullanıyor. AKP’lilerin çoğunlukta olması, RTÜK’ün bekâret pazarlaması yapan programa ceza verilmesini engelliyor.
Yazının devamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=19396