Yükleniyor...
Son günlerde DHKPC ismini sık sık duyar olduk. Belli bir yaşta olanların önceden duyduğu bir isimdi. Komünist anarşistlerin silahlı eylem yapan örgütlerinden biri. Bu eli kanlı örgütün militanlarından biri geçen gün İstanbul’da, günahsız gencecik bir polisimizi şehit etti. Geriye yine onulmaz yaralar içinde bir ocak, gencecik bir eş, henüz ne olduğunu anlayamayan yaşta bir çocuk kaldı.
Eli kanlı komünist örgütlerden bu ve bunun gibilerinin adlarını bundan sonra sık sık duyacak gibiyiz. Dikkat edilirse bazı lise binalarının yakınlarında da ki duvarlarda orak çekiç amblemlerinin yanında “Liseli Öğrenci Birliği” diye yazılar görmek mümkündür.
Uzun bir süredir sahnede gözükmeyen, eylem yapmayan Komünist örgütler şimdilerde neden ortaya çıktılar? Bu sorunun cevabı düşünülmesi gerekir. Çıkış noktaları olan Rusya ve Çin’de bile uygulama sahasını yitiren, unutulma periyoduna bırakılan, bizde dahil olmak üzere bulunduğu yerlerde azınlık bir grubun ütopyası olarak kalan komünizm/komünistler Türkiye’de neden hala varlığını devam ettirmek için çabalarlar…
İki şıklı olan sorunun ikinci şıkkına verilecek cevap açıktır. Türkiyeli komünistlerin bir kısmı düşüncesinde samimidir. Geriye kalan büyük bir bölümü ise dünde bugünde bundan rant elde etmiş ve etmek için çaba gösterenlerdir. Bunların ipleri malum birilerinin elindedir. İplerini yönetenlerin isteği komünizmin başarısı veya yönetilmeyi istedikleri rejimin olması değildir. İstedikleri değişik adlarda kategorize ettikleri kişi veya grupların yani piyonlarını kullanarak, plan ve emellerinin başarılı kılınması sağlamaktır. İkinci şıkkın cevabı birinci şıkkı desteklemek için ortaya çıkmıştır.
***
Beynelmilelci düşünce ve bu düşünceyi taşıyanlar kardeştir. Bunların kardeşlikleri bilinen kardeşlikten ötedir. Bunlar birbirlerine daha yakın daha yardımlaşmacıdır. Çünkü beynelmilelci düşünceyi taşıyanların destekçileri ve kullanıcıları aynı odaklardır. Varmak istedikleri hedeflerde hemen hemen aynıdır. Bölücülükte, komünistlikte, bölücülerde, komünistlerde beynelmilelcidir. Bunlar için önemli olan yok etmek istedikleri hedefteki başarılarıdır.
***
Türkiye Cumhuriyeti son sekiz yıldır bağırarak çağırarak gelen bir bölücülük tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yıllardır PKK adlı bölücü terör örgütü Türkiye’de kan dökmekte, huzur bozmaktadır. Sözde, Kürt halkının haklarını savunuyoruz diye mücadele vermektedirler. Son yıllarda kendi lehlerine olacak uygulamalar yapan bir siyasi erk in de desteği görülmektedir.
Üzülerek belirteyim ki bu siyasi erk’in başkanı iktidara geldiği ilk günlerden beri “Türkiye’de 36 etnik grup vardır” teranesini dillendirmektedir. Bu davranış ve söylem bölünmeyi meşrulaştırmak gibi vahim bir sonuca doğru gitmektedir.
Açılım adı altında ülkenin birliğine, dirliğine ve bütünlüğüne zarar verecek eylemler yapılmakta, ülkede yaşayanlar arasında bin yıldır tesis edilmiş kardeşlik duygusuna zarar vermektedir. Arada ki mesafe günden güne açılmakta kalın siyah çizgiler çekilmektedir.
Siyasi erk temsilcileri vasıtasıyla bölücü başı ve terör örgütü temsilcileri ile pazarlık masasına oturmaktadır. Bu yaptıklarını “gerekirse yine görüşürüz” diyerek de ikrar ettikleri bir pazarlığın içindedirler.
Bu düşüncedekilere yardımcı olmak adına 13 ili büyükşehir yapan yasayı çıkartılar. İl Özel İdareleri bütçesinin % 70 ini büyükşehir belediyelerine devrettiler. Bu Belediye Başkanlarının yenilmez güç olma sonucunu getirecektir. İlerde eyaletleşme modeline geçişin altyapısı hazırlanmış olmaktadır. Şimdi merkezden atama ile gönderilen valiler yarınlarda belki de yasa değişikliği yapılarak seçimle iş başına gelmeleri sağlanacaktır. Türkiye’nin her yöresi aynı olmadığı için Güneydoğu bölgelerinde bölücü örgütün istediği noktalar oluşacaktır.
Bu yasa ile 1000 yıldır yönetme kültürümüz içinde bulunan köy kuruluşu bu bölgelerde kalkacak,150 senelik İl Genel Meclisi uygulaması sonlandırılacaktır.
Bu konuyu derinliğine incelemek başka bir yazının konusudur. Bu gevşeklikler ve tavizler sonucu terör örgütü PKK ve eksenindeki KCK ve BDP sorumsuzca bölücülük söylemleri üretmektedir. Öyle bir noktaya gelinmiştir ki, bir süre önce hapisteki PKK uzantıları açlık grevi başlatmışlar, bu durum Öcalan devreye sokularak durdurulabilmiştir. Bunun kabul edilemez tarafı devletin terörist başından yardım istemesidir.
Bunlar yapılırken siyasi erk’in başı bir tarafta bölücülerin siyasi kanadı BDP’ ye milliyetçi söylemlerle yüklenerek Türk halkının amiyane tabirle gazını almakta; bir taraftan da bölücülerle anlaşma sağlamak için onların talep ettikleri yasalar meclisten geçirilmesi için olağan dışı çaba gösterilmektedir.
Bölücüler gemi azıya almışlar, normal bir ülkede söylenmesi bile mümkün olmayan söylem ve eylemler yapmaktadır.
Bütün olumsuzlukları ile ortada iken, Türk ordusu sindirilmiş olmasına rağmen dağda mücadele vermektedir. Bu mücadelede bütün olumsuz şartlara rağmen büyük artılara imza atmaktadır. Bir tarafta terör örgütünün maddi kaynaklarından büyük bölümünü karşılayan esrar ve erin’in tonlarcası yakalanmış, diğer tarafta kış uykusuna geçmek isteyen bölücülerin sığınakları tespit edilip imha edilmektedir.
***
1980 yılı öncesinde komünist terör örgütleri suçsuz günahsız vatan evlatları katlederken,1980 İhtilalından sonra geri çekilmiş bunların yerine belli güçlerce kullanıma hazır hale getirilmiş bölücülük kartı Öcalan vasıtasıyla devreye sokulmuştur. Komünist örgütlerin bir kısmı terör örgütünün bünyesinde yerlerini almışlardır.
Bugünde dünkünün tersi bir durum olacağı gözükmektedir. Bundan sonra komünist örgütler Türkiye’de daha belirgin şekilde çalışmalara başlayacak, ses getirecek eylemler yaparak PKK, KCK ve BDP üzerinde ki gözleri kendi üzerlerine çekip onların rahatlamasını sağlamaya çalışacaklardır.
***
Artık Türkiye’nin bölünme noktasına geldiği açıkça konuşulur duruma gelmiştir. ABD istihbarat örgütünün “Küresel Eğilimler 2039: Alternatif Dünyalar” adlı raporunda “Bir Kürt devletinin yükselişinin Türkiye’nin bütünlüğüne darbe olacağı ve Ortadoğu sınırlarının ortaya çıkmakta olan bu devletle yeniden çizileceği” diye görüşler taşımaktadır.
Ulusal İstihbarat Konseyi Danışmanı ve raporun başyazarı Mathew Burrows’a göre “ bu muhtemel bir senaryo değil ancak gerçekleşmeyeceğinden de emin olunmamalı” Diye de görüş açıklamıştır.
Değerli okuyucularım, burası Anadolu coğrafyası. Birçok yazımda izah etmeye çalıştığım gibi Anadolu coğrafyanın kaderidir bu çalkantılar. Bu coğrafyanın ve yaşayanlarının rahat olabilmesi için üzerinde kurulan, yaşayan devletin milli yöneticisi, milli politikası, her olaya milli bir bakış açıları olmalıdır. Bu da yeterli değildir bu topraklar üzerine hayat sürecek devletlerin mutlaka ve mutlaka da ekonomik ve kültürel açıdan güçlü olmaları gerekir.
Bu söylenenler olmaz ise bu ve buna benzer sıkıntılar isim ve kılıf değiştirerek her dönemde ortaya çıkacağı muhakkaktır.