HÜRRİYET KASİDESİ

      HÜRRİYET KASİDESİ NAMIK KEMAL Sadeleştiren: A.Şükran Tozlu   01 Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten   Asrımıza hâkim olan hükûmet üyelerini; doğruluktan ve selametten sapmış görerek, hükûmet kapısından şeref ve saadetle ayrıldık.   02 Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvetmend olan mazluma el çekmez […]


Paylaşın:

 

 

 

HÜRRİYET KASİDESİ

NAMIK KEMAL

Sadeleştiren: A.Şükran Tozlu

 

01
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten
 
Asrımıza hâkim olan hükûmet üyelerini; doğruluktan ve selametten sapmış görerek,
hükûmet kapısından şeref ve saadetle ayrıldık.
 
02
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvetmend olan mazluma el çekmez ianetten
 
İnsan olduğunu bilenler halka hizmetten usanmaz.
Mürüvetli olanlar mazluma yardımdan geri durmaz.
 
03
Hakir olduyda millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten
 
Millet hor görülüyorsa onun şanına zarar gelir sanma.
Cevher, yere düştü diye değerini ve itibarını kaybetmez.
 
04
Vücudun kim hamîr-i mayesi hâk-i vatandadır
Ne gam rah-i vatanda çâk olursa cevr ü mihnetten
 
Vücudun ki, mayasının hamuru vatan toprağındandır.
Vatan yolunda sıkıntı eziyetten parça parsa olsan dahi, bunun için gam çekmen gerekmez.
 
05
Muîni zalimin dünyada erbab-ı denâettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bî insafe hizmetten
 
Dünyada, zalime yardımcı olanlar alçak kimselerdir.
İnsafsız avcıya hizmetten zevk alanlar köpektir.
 
06
Hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i faniye
Hayatın kadrini âli bilenler hüsn-î şöhretten
 
Hayatın yüksek bir değeri olduğunu bilenler;
fani bir zevk yerine, arkalarında iyi bir şöhret ve ebedi bir feyz bırakmaya gayret ederler.

07
Nedendir halkta tûl-î hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten
 
Halkta uzun ömüre bunca düşkünlük nedendir?
Bilmem, emaneti çok saklamakta ne fayda vardır?
 
08
Cihanda kendini her fertten alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de âr eyler melâmetten
 
Bir insan ki; kendi kendinden utanmadığı halde,
başkaları tarafından ayıplanmaktan ar duyar ise, 
kendisini herkesten aşağı görüyor demektir.
 
09
Felekten intikam almak demektir ehl-i idrâke
Edüp teyzîd-i gayret müstefid olmak nedâmetten
 
İyi düşünenler için; başarısızlıklarından faydalanarak,
gayretlerini çoğalmak, felekten intikam almak demektir.

 

10

Durur ahkâm-ı nusrat ittihâd-ı kalb-i millette

Çıkar âsâr-ı rahmet ihtilâf-ı re’y-i ümmetten

 

Başarının bütün esrarı milletin kalp birliğindedir.

Halkın birbirine aykırı görüşlerinden hayırlı sonuçlar doğar.

 

11

Eder tedvir-i âlem bir mekinin kuvve-i azmi

Cihan titrer sebat-ı pay-i erbab-ı metânetten

 

İradeli bir kişinin azmindeki kuvvet dünyayı döndürür.

Yılmaz insanların ayak diremesiyle cihan titrer.

 

12

Kaza her feyzini her lütfunu bir vakt için saklar

Fütur etme sakın devletteki za’f ü betâetten

 

Kader, her feyzini ve lütfunu bir süre için saklar.

Devlette, bugünkü zayıflık ve ağırlıktan utanma.

 

13

Değildir şîr-i der zencire töhmet acz-i akdamı

Felekte baht utansın bînasîb erbab-ı himmetten

 

Zincire bağlı bir arslana ayaklarının acizliği suç değildir.

Dünyada iş yapmak fırsatından mahrum edilen gayret sahiplerinden talih utansın.

 

14

Ziya dûr ise evc-i rif’atinden ıztırarîdir

Hicab etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten

 

Eğer ziya (Ziya Paşa) çıkması gereken zirveden uzaksa, bu durum mecburiyetten kaynaklanan bir durumdur.

 

Yerde kalmış kabiliyetten tabiat mahçup olsun.

 15

Biz ol nesl-i kerim-i dude-i Osmaniyanız kim

Muhammerdir serâpa mâyemiz hûn-i şehâdetten

 

Biz; o asil ve faziletli Osmanlı soyundanız ki,

mayamız, baştan başa şehit kanıyla yoğrulmuştur.

 

16

Biz ol âlî himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim

Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten

 

Biz; o yüksek işler başaran ciddiyet ve gayret sahipleriyiz ki,

bir aşiretten, fetihler yapan bir devlet çıkardık.

 

17

Biz ol ulvi nihâdânız ki meydan-ı hamiyette

Bize hâk-î mezar ehven gelir hâk-î mezelletten

 

Biz; o yüksek karakterli kahramanlarız ki, insanlık

ve yurtseverlik meydanında mezar toprağı, gözümüze şerefsizlik toprağından daha hafif görünür.

  

18

Ne gam pür ateş-i hevî olsa da gavga-yı hürriyet

Kaçar mı mert olan bir can için meydan-ı gayretten

 

Hürriyet kavgası korku ateşiyle dolu olsa da gam değil.

Mert olan,bir can için gayret meydanından kaçar mı?

 

19

Kemend-i can güdazı ejder-i kahr olsa cellâdın

Müreccahtır yine bin kere zencir-i esaretten

 

Celladın can alan ipi kahreten bir yılan gibi olsa bile,

yine de tutsaklık zincirinden bin kere üstündür.

 

20

Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin

Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten

 

Felek her türlü cefa araçlarını toplayıp gelsin

Millet uğrundaki yolumda azimden vazgeçersem kahpeyim.

 

21

Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler

Ki edna zevk-i âlâdır vezaretten sadaretten

 

Mesleğimde çektiğim eziyetler hatırlansın.

Zira, o eziyetlerin en bayağı zevki dahi bakanlıktan, başbakanlıktan daha önemlidir.

  

22

Vatan bir bîvefâ nazende-i tannâza dönmüş kim

Ayırmaz sadıkan-ı aşkını âlâm-ı gurbetten

 

Vatan, vefasız ve alaycı bir sevgiliye döndü.

Aşkına sadık kalanları gurbet, kederlerinden ayırmıyor.

 

23

Müberrayım reca vü havften indimde âlidir

Vazifem menfaatten hakkım ağraz-ı hükûmetten

 

Korku ile bir şey ummaktan uzağım.

Benim gözümde (bana göre) işim çıkarcılıktan, hakkım da hükûmetin garezlerinden üstündür.

  

24

Civanmerdan-ı milletle hazer kavgadan ey bidâd

Erir şemşir-i zulmün ateş-i hûn-u hamiyetten

 

Ey zalim, milletin yiğitleriyle kavgadan sakın!

Senin zulmünün kılıcı, vatansever kanların ateşinde erir.

 

25

Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imhâ-yi hürriyet

Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten

 

Zulüm ve işkenceyle hürriyet fikrini yok etmek mümkün değil.

Eğer elinden geliyorsa, çalış; insanlıktan düşünceyi kaldır.

 

26

Gönülde cevher-i elmasa benzer cevher-i gayret

Ezilmez şiddet-i tazyikten tesir-i sıkletten

 

Gönüldeki gayret cevheri elmasa benzer.

Baskının şiddeti ve ağırlığın basıncıyla ezilmez.

 

27

Ne efsunkâr imişsin ah ey dîdâr-ı hürriyet

Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten

 

Ah ey hürriyet güzelinin yüzü, ne çok büyüleyici imişsin.

Gerçi esaretten kurtulduk ama senin aşkına esir olduk.

 

28

Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme

Cemâlin tâ ebed dûr olmasın enzar-ı ümmetten

 

Artık kalpleri kendine çekmek kudreti sendedir.

Güzelliğini saklama! Güzel yüzün, ebediyete kadar milletin gözlerinden mahrum kalmasın.

  

29

Ne yâr-ı can imişsin ah ey ümmid-i istikbâl

Cihanı sensin âzâd eyleyen bin ye’s ü mihnetten

 

Ah ey istikbâl ümidi! Ruhun ne kadar sevgilisi imişsin.

Dünyayı binlerce dert ve sıkıntıdan kurtaran sensin.

 

30

Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infaz et

Hüdâ ikbâlini hıfz eylesin her türlü âfetten

 

Devlet ve hâkimiyet zamanı şimdi senindir, hükmünü dünyada yürüt.

 

Tanrı, saadetini her türlü felâketten korusun.

 

31

Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahralar

Uyan ey yâreli şîr-i jiyan bu hâb-ı gafletten

 

Gezdiğin nazlı sahralar zulüm köpeklerine kaldı.

Ey kükreyen yaralı arslan, bu gaflet uykusundan uyan!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazar

Milli Düşünce Merkezi

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar