İstanbul’da 2. Vatikan kurma hazırlığı mı?

Çipras’ın Türkiye’ye gelip, müze yapılan Ayasofya’yı ve kapalı olan Ruhban Okulu’nu ziyareti, Ege adaları işgalken Türk devletinin temsilcilerinin bu olaylara naif yaklaşımları ve beraberinde Kadir Mısıroğlu gibi vakalar, akıllara tek bir soruyu getiriyor: “İstanbul’da 2. Vatikan mı kuruluyor?”


Paylaşın:

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından davet edilen Yunanistan Başbakanı Çipras ülkemize geldi. Anıtkabir’i ziyaret etmedi. İstanbul’a geçerek Ayasofya’yı ziyaret etti. Heybeliada’ya geçerek kapalı olan Ruhban Okulu’nu ziyaret etti. Fener Rum Patriği Bartholomeos, okulun Osmanlı döneminde açılıp Cumhuriyet döneminde kapatılması üzücü dedi(!)

Okulu T.C. Devleti’nin yasalarına bağlı olmadan “Evrensel”  statüde açmak, devlet içinde devlet olmak istiyorlar. Bu dayatmayı kabul etmek niyetinde olanlar varsa hatırlatalım;

“Egemenlik hiçbir mana, hiçbir şekil ve hiçbir renkte ve işarette ortaklık kabul etmez.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

18 ada, bir kayalık Yunanistan tarafından işgal edildi. Adalar silahlandırıldı. Adalara füze rampası bile kuruluyor. Rum Pontus soykırım iftirası ile suçlanıyoruz. Yunanistan’da, “Rum Pontus Soykırımı yapılmamıştır” demek suçtur. Yunanistan’da yaşayan Türklerin durumunu düşünebiliyor musunuz?

Peki, partili Cumhurbaşkanı ne diyor?

“Siyasetçilerin görevi düşman kazanmak değil, dost kazanmaktır. Biz bu anlayışla siyasetimizi sürdüreceğiz” diyor.

Çok yazık! Danışmanları arasında, ülkeler arasında dostluk -düşmanlık ilişkisi değil, çıkar ilişkisinin olduğunu anlatacak düzeyde kimse yok mu? O zaman biz Ata’mızın vasiyet gibi bir sözüyle cevap verelim;

“Rica ile merhamet dilenmekle bir millet ve devletin şeref ve istiklâli kurtarılmaz. Türk Milleti, gelecek nesiller için bunu unutmamalıdır.” Mustafa Kemal Atatürk

İstanbul üzerinde gizli-kapaklı oyunlar oynanıyor. 2003 yılında yandaş medyada “Tanıtımda Sivil Devrim” başlığıyla bir haber çıktı. Türkiye’nin marka olarak tanıtılması için kurulan Türkiye Tanıtım Konseyi’nin hazırladığı bir proje haberleştirilmişti. AKP projeye tam destek veriyordu. Projenin İstanbul ile ilgili bölümünde;

“İstanbul, Müslümanlık ve Türklük gibi negatif çağrışımları olan kavramlardan soyutlanarak ele alınabilecek bir değerdir” denilmekteydi.

Türkiye’nin tanıtımında Fener Ortodoks Patrikhanesi’nin önemi(!), Ermeni Patrikhanesi ve kiliseleri bütün ayrıntılarıyla yazılmıştı.

Rahmetli Kemal Çapraz, “Türkiye’yi Kim Nasıl Tanıtacak” başlıklı yazısında;

“Bu projede yer alanlara da şöyle bir göz atmadan geçemedim tabi ki… Bazı komitelerden isimler sunmakla yetineceğim. Lüzumu halinde tam listeyi de yayınlayarak cennet vatanımızı kimlerin nasıl tanıtacağını yüce milletimizin takdirine bırakacağım. Kültür-Edebiyat-Mizah komitesi: Mario Levi, Orhan Pamuk, Tarih-Arkeoloji-Mimarlık: Prof. Dr. Stefanos Yerasimos, Kamu: Ali Müfit Gürtüna, Cengiz Özdemir, Melih Gökçek, Basın Medya: Etyen Mahçupyan, Mehmet Ali Birand, Akademikler: Geyvan Mc. Millen, Prof. Dr. Jak Deleon, Sivil Toplum-Meslek Örgütleri: Aldo Kaslowski, Tanıtım Strajejileri Kurulu: Vincent Bouvard, Türkiye Tanıtım Konseyi İcra Kuruluna ise, Başbakanlıktan Prof. Dr. Nabi Avcı katılıyor. İşte, Türkiye’mizi dışarıda tanıtacak kurul ve işte tanıtımda yaptığımız devrim…” diye devam edip, Allah aşkına, bırakın tanıtmayın diyerek yazısını bitiriyordu.

***

AKP iktidarı ile devletin bütün çivileri söküldü.  AKP’li Cumhurbaşkanı BOP eş başkanı oldu.

Aytunç Altındal’a göre Büyük Orta Doğu Projesi ile İstanbul’un tarafsız bir komisyon tarafından yönetilmesi öngörülüyordu. İstanbul, kurulması tasarlanan Birleşik Orta Doğu Devleti’nin başkenti olacak, Türklüğün izleri silinecek, Sur içi, Vatikan tarzı bir yapıya kavuşacaktı.

Çipras’ın gelişiyle yandaş basından bir yazar, Ekümenik Patrikhane güzellemesi yapıyor ve ben geçmişte yayınlanan bir haberi hatırlıyorum:

Yunanistan’da yayımlanan To Vima Gazetesi, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Fener-Rum Patriği Bartholomeos arasında “kâğıda dökülmemiş gayrı resmi bir gizli mutabakat bulunduğunu” iddia etmişti. Barto’da özerklik istiyor(muş)!

Ve ben Fatih Kaymakamlığı’na bağlı olan bir papazı devlet adamıymış gibi karşılayıp görüşen 2003 yılının Başbakanı’nı hatırlıyorum. O Başbakan, bu papazı aracı kılarak Yunanistan’dan ricada bulunmuştu.

AKP’li Ali Babacan’ın TÜSİAD toplantısındaki:

“Biz bu bölgede (Ortadoğu’da, Kafkasya’da ve Balkanlar’da), ülke sınırlarının anlamsızlaşmasını, sermaye ve üretimin serbestçe dolaşımını ve artık halkların kaynaşmasını istiyoruz. Bu maksatla Afrika’ya açılıyoruz.” (18.01.2012) açıklamasını hatırlıyorum.

Vatikan’ın, “Asya’nın Hıristiyanlaştırılması sürecinde, Türkiye merkezdir görüşünü dile getirmesini hatırlıyorum.

AKP’nin Mersin’de St. Paul Kilisesi’yle başlattığı, Trabzon’daki Sümela Manastırı ve Van’daki Akdamar Kilisesi ile sürdürdüğü ’kilise açılımını’, Serhad şehri Edirne’ye Papaz 1. Antin’in heykelini dikerek taçlandırdığını(!) hatırlıyorum.

Misyonerliği serbest bırakmasını hatırlıyorum…

Kurtuluş Savaşı yıllarında, Anadolu’da, Katolik ve Protestanlarca açılan 800 okul vardı. Çoğu işgalcilerle iş birliği yaptı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında zararlı faaliyetleri nedeniyle kapatıldığı bilgisini hatırlıyorum.

Deli raporu olan biri; “keşke Yunan kazansaydı diyor. AKP ve başından hiçbir tepki gelmiyor. Tam tersine, ülkenin cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı bu şahsı ziyaret ediyor. Şahıs sarayda ağırlanıyor. Bu demektir ki püsküllü, AKP’nin “mayın eşeğidir”. Mayınlı sahaya sürülüyor. Onların söyleyemediğini püsküllü söylüyor.

Yunanistan Ege’de yürüyor. AKP İktidarı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra ilk defa toprak kaybediyor. Yunanistan karşısında geri çekilmeye başlıyor hem de en ufak bir direnç göstermeden.

Ahmet Akgül  “Sabah Yakın Değil mi?” başlıklı kitabında;

“Sn. Rauf Denktaş’ın vefatıyla ilgili duygusal ve hamasi nutuklar atıladursun, İsrail Kıbrıs Rum Kesimine füzelerini yerleştirmeye başladı. Aynı askeri anlaşmaları bütün Balkanlar’da; Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan ve Makedonya ile yapan İsrail’in Türkiye’yi bir düşman ittifakı ve füze rampalarıyla kuşattığı açıktı.” diye uyarıyor.

CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu: “İstanbul Ankara’dan yönetilemez. İstanbul Anayasası yapacağız. İstanbul’u küresel merkezlere açacağız” diye bir açıklama yapıyor. İlk ziyaret ettiği kişi de Fener Rum Patriği Bartholomeos oluyor.

Belli ki milletin bilmediği ama küreselcilerin iyi bildiği bir proje sinsi sinsi yürütülüyor. Acaba İmamoğlu da o proje sahiplerine selam mı çakıyor? Barto 2. Vatikan’ı kurarken sorun çıkarmam mı diyor?

Bertolt BRECHT “Gerçeği bilmeyen sadece aptaldır. Fakat gerçeği bilen ve ona yalan diyen, suçludur, canidir.” diyor.

Bu yaşadıklarımızdan sonra ben de diyorum ki; “İstanbul’da 2. Vatikan mı kuruluyor?”

Yazar

Zahide Uçar

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar