Yükleniyor...
AKP diktasının hukuk dışı yollarla tekrarlattığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, 23 Haziran günü yeniden yapılıyor.
Seçimi iptal edip, yenileme kararı veren Yandaş Seçim Kurulu, gerekçeli kararda gerekçe yazamadı. AKP’liler; ‘ İstanbul seçimlerinde bir şey oldu ama bilemiyoruz’ diye, akıl ve vicdan işi olmayan bir iddiayla, YSK’yı kullanarak seçmen iradesini çaldı… YSK üyeleri kendini inkar ederek, mesleki anlamda intihar etti. 7 göbek sonraki torunlarının bile utanacağı bir karara imza attı. Gelecek yıllarda Hukuk Fakültelerinde ders olarak okutulacaktır.
Ekrem İmamoğlu’na gelince;
İmamoğlu’nu 2 konuda ilk eleştiren kişiyim. Ne var ki, bu konu İmamoğlu sorunu olmaktan çıktı. Vatan-millet sorunu haline geldi.
Belediye, encümen ve muhtar seçimlerinde, herşey AKP’nin elinde idi. YSK yandaş seçim kurulu haline getirilmişti. Türkiye’de seçimlerden önce İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Ulaştırma Bakanı istifa ederdi. Etmediler. İçişleri Bakanı bir bakan gibi davranmak yerine, militan gibi seçim kampanyası yürüttü. Partili Cumhurbaşkanı, devletin bütün imkanlarını kullanarak meydan meydan gezdi. Muhataplarına en ağır hakaret ve iftirayı yapmaktan çekinmediler. Gene de kaybettiler. Kaybetmeyi kabullenmeyip, İmamoğlu’nun Belediye Başkanlığı mazbatasını gasp ettiler. Seçmen iradesini gasp ettiler.
23 Haziran’da seçmen partiler üstü davranarak, ülkesine, geleceğine sahip çıkmalıdır. İstanbul’u yağmalayanlara dur demek için…
Yağmalamaya; ‘yağmalatmayacağım’ demek için… Türk Milletine ait bütün değerlere düşman olan bu çeteye DUR demek için… Türk Milletinin var oluşunun marşı olan İstiklal Marşımızın bile ‘siyasi’ diyerek yasaklayanlara dersini vermek için… Türk Ordusuna yüzlerce operasyon yapıp, kendi çocuklarını çürüğe ayırırken, fakirin çocuklarının hayatına bedel biçenlere ders vermek için… Ordu-millet BİRLİKTELİĞİNE KUMPAS KURANLARA, ‘YETER’ demek için… PKK’nın Irak kolu Barzani’nin dostlarına ‘düşmanla işbirliği yapmana izin vermiyorum’ DEMEK İÇİN… Türk Askerinin başına çuval geçirilirken, Coninin yanında olan ve başına çuval geçirilen Türk askerlerini resimleyen Neçirvan Barzani’yi en yüksek seviyede karşılayanların ihanetini suratlarına çarpmak için… Ege’yi Yunan gölü haline getiren, Yunan işgaline sahip çıkan, işgal ettirdikleri adalardaki Yunan otellerini turizm programlarında pazarlayanlara geçit vermemek için… Çocuklarına yurtlarda tecavüz edenlere, ‘bir defa olmuş’ diyebilecek kadar ahlaken iflas edenlerin insanlık suçuna ortak olmamak için… 301 madencimizi, yandaş taşeronlar eliyle ölüme gönderenlerin cinayetlerine ortak olmamak için… Dağına, taşına, tohumuna, suyuna el koymak isteyenlere direnmek için…
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yaşanan israfa dur demek için… Bu fakir milletin cebinden 6 bin lüks aracı birilerine peşkeş çekenlere, ekmeğini çalanlara, ‘dur, yoksa o çalan elini kırarım’ demek için… Senin çocuğun iş bulamazken, çalışanlar asgari ücrete mahkum edilmişken, yüzlerce taraftarına çalışmadan yüksek maaş(!) ödeyen modern hırsızlara ders vermek için, oyunu İmamoğlu’na kullan.
İmamoğlu’na proje diyenlere de bir sözüm var;
İmamoğlu’nun avukatı değilim. İlk eleştiren kişiyim. İmamoğlu’nun proje olmasıyla ilgili bir delil yok. Şüphe delil değildir. Delil arıyorsanız, proje olanlar, bütün delilleriyle önümüzde duruyor.
– BOP, ABD+İSRAİL ortak yapımı bir projedir. Bu projenin eş başkanı kimse, projeyi orada bulacaksınız.
– Dinlerarası Diyalog projesi, Evangelistlerin TEK DİN PROJESİDİR. Dinlerarası Diyalog Eşbaşkanı kimse, İşte projeyi tam da orada arayacaksınız!..
– NATO’nun Malatya-Kürecik’te kurduğu füze radar sisteminin, elde ettiği bütün bilgi ve görüntüleri, anında İsrail’e bildirecek şekilde’ kurulmasına kim izin verdiyse, PROJE ODUR! Hem de; ‘Nil’den Fırat’a Büyük İsrail’i kurma projesinin açık bir oyuncusudur!..
-ABD ile işbirliği yapıp, ‘Türk Ordusunu işbirliği ile kafesledik’ diyenlere kim el verdiyse, PROJENİN AĞA BABASI odur!..
– Türk Ordusunun savaş sırlarını ele geçirip, düşmana kim servis ettiyse, edilmesine yol verdiyse, açık proje odur!..
– Milletin malını-mülkünü küresel şirketlere kim peşkeş çektiyse, proje işte odur!..
– Milletin bekası için olmazsa olmaz olan Hava Kuvvetlerini kim uçamaz hale getirdiyse, projeyi orada arayacaksın!..
– Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, Deniz Kuvvetlerini kim zayıflattı ise, düşman hesabına çalışan proje tam da odur!..
– ASELSAN, HAVELSAN, Tai ve TEİ’nin çok iyi eğitim almış, doktora yapmış mühendislerinin, baskı-yolsuzluk ve ihanetlere dayanamayacak hale getirip istifa ettirenler… Böylece milli savunma projelerine komplo kuranlar… ASELSAN’dan 634, toplamda 1600 yetişmiş mühendisin Hollanda başta olmak üzere, yurt dışına gitmesine neden olanlara iyi bakın!.. Türkiye’nin aleyhinde kullanılan proje kişiler onlardır!
– İmralı canisini bilge kişi diye pazarlayanlar, bebek katilinin verdiği listeyle Türk Ordusunun şerefli subaylarını CİA’ya kim teslim ettiyse, projeyi orada arayacaksın!
– PKK terör örgütü ile Oslo’da(bir İngiliz yönetiminde), Dolmabahçe’de halvet olup, Türk Devletini teröristlerle eşitleyenler kimlerse, projeyi öncelikle orada arayacaksınız!..
– Ülkeyi; ‘Kürdistan, Lazistan diye bölüp, Anayasa suçu işlemekten imtina etmeyenler, gizli değil, açık projedir.
– Bizler, İmamoğlu’nun ilk ziyaretlerinden birini Bartholomeos’a yapmasını eleştirmiştik. Binali Yıldırım, Lozan Antlaşmasını çiğneyerek, Bartholomeos’a ‘Ekümenik’ dedi. İmamoğlu’na muhalif ayağıyla proje derken, proje oldukları apaçık ortaya çıkmış olanları güçlendiriyorsanız, ya aklınızı kaybettiniz, ya da asıl proje sizsiniz demektir.
– Dünya bilişim üzerinden yapılanırken, Türk Milletinin elinden bütün bilişim ve haberleşme kurumlarını alıp, yabancılara kim sattıysa, projenin ta kendisi odur!
– Türk Telekom’u Lübnanlı Hariri’ye Türk Bankalarından verdiği kredi ile bir yıllık karına kiralayan, kiracı dediği Hariri’nin Türk Telekom’un arsalarını satmasına göz yuman, çok değerli yeraltı ve yerüstü bakır kablolarını satmasına izin veren, Hariri’nin Türk bankalarına 5.5 milyar dolar borç takarak gitmesine izin veren kimlerse, işte gerçek proje odur!..
– Başka ülkelerin çiftçileri kazansın diye ülke tarımını bitiren kimlerse, projenin alası odur!..
-Yerli tohumu, küresel şirketlerin talebi doğrultusunda yasaklayıp, milyarlarca dolar parayı küresel Yahudi tohum şirketlerine aktaranlar kimlerse, açık proje işte odur!..
-Başka ülkelerin hayvan üreticileri kazansın diye, Türkiye’nin hayvancılığını kim yok ettiyse, gerçek proje işte odur!..
-Yugoslavya örneği önümüzde dururken, mikro milliyetçilik üzerinden milleti parçalama oyununda figüran olan, her ağzını açtığında milleti bazen 36, bazen 47 etnik isimle dilimleyen dili kim kullanıyorsa, işte gerçek proje odur!..
– Ayrıştırıcı, ötekileştirici bir dille, milleti karpuz gibi ikiye bölüp, iç savaş ortamı yaratanlardan daha iyi proje mi olur?
– Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlara, Türk Milletinin değerlerine, tarihine, adına, dinine kim düşmanlık ediyorsa, İtilaf Devletleri ve emperyalizmin en kullanışlı projesi odur!..
Bütün bu saydığım ve sayamadığım yüzlerce ihanet gerçeği önümüzde dururken, katil cinayet mahallinde kanlı bıçağıyla basılmışken, kundakçı evimizi yakarken yakalanmışken, bir başkasını hedefe koyup, bu gerçekleri unutturacak bir propagandaya girişmişsen, sen de ayrı bir projesin demektir!..
Benim önceliğim, evimi yakanların elinden çakmağı almak, milletimi bıçaklayanların elinden bıçağı almaktır. Çünkü bu seçim, belediye seçimi olmaktan çoktan çıktı.
Türkiye’de 8 milyon işsiz var. İş bulamayanların büyük bir kısmı üniversite mezunu gençlerimiz. Bu ne demektir biliyor musunuz? Saatli bir bombanın üzerinde oturuyoruz demektir. Hayalleri çalınmış, hayal kuramayan, kaybedecek çok az şeyi olan insan yaratırsanız… O insanların karşısında lüks, sefa içinde yaşamaya devam ederseniz, o saatli bombanın patlamasının önüne geçemezsiniz.
Türkiye her türlü provakasyona açık hale getirildi. Üstelik, iç savaş ve dış saldırılarda ülkemizi koruyacak Türk Ordusu terhis ediliyor… Yani; Atatürk’ün uyardığı gibi; ‘bütün orduları dağıtılmış olabilir..’ safhasına geçilmişken…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir uyarısını hatırlatmayı görev biliyorum.
31 Temmuz 1920’de Afyonkarahisar’da subaylara yaptığı konuşmada “kuvvet ordudur” diyordu: “Her durumda ordu, düşmanlarımızın birinci saldırı hedefi oldu. Orduyu yok etmek için mutlaka subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır. (…) Düşmanlarımız herkesten önce subayları öldürür, onları aşağılar ve hor görürler.”
Peki, Türk Subaylarını, ‘fuhuş-casusluk’ gibi aşağılayıcı isimlerle kim yargılattı?
Kahramanlarını intihara kim zorladı?
Türk Subaylarını;
PKK terör örgütü elemanlarının, kadın satıcılarının gizli tanıklığında kim yargılattı?
Kahramanlık Madalyalı gazilerimizi kim intihara zorladı?
Türk Ordusu’nun okullarını kim kapattı?
Emir-komuta zincirini kim paramparça etti?
Türk Ordusuna yapılan operasyonlardan güç alarak, Türk Ordusu komutanlarına “eşek gibi’ diyecek kadar hain ve aşağılayıcı dil kullanan sözde yönetmen, kimlerin koruması altında konuşturuluyor?
***
İstanbul seçmeni İmamoğlu’na oy verdiğinde, AKP’ye dur demiş olacaktır. Bu ihtar, AKP’yi yönetenleri frenleyecektir.
İmamoğlu seçimi kazandığında sadece bir belediye başkanı olacaktır. Çok fazla anlam yüklemek gerçekçi değildir. Devlet gücü elinde değildir. Bir yanlışı olursa, izler, kamuoyu oluşturur, durdurursun. AKP’ye dur diyemezsen, bugüne kadar yaptıkları, yapacaklarının garantisidir.
Konumlarını korumak, süreyi uzatabilmek için elimizde kalmayanları bile vereceklerinden emin olabilirsiniz. İstiklal Marşımızın ‘siyasi’ diye bir üniversitede yasaklanması, gelecekte neler yaşayabileceğimizin açık delilidir.