KAHRAMANLAR – Talat Şalk

Mondros Mütarekesinden sonra itilaf devletleri Türkiye’yi işgale başladılar. Zamanın en güçlü donanmaları, bu donanmanın ateş gücü desteğindeki iyi eğitilmiş kara ordularıyla Çanakkale’yi geçemeyen İtilaf Devletleri mütarekeden sonra hiç mukavemet görmeden Çanakkale Boğazını geçtiler ve İstanbul Boğazına demirlediler. İşgal sırasında Atatürk İstanbul’daydı. İşgal altında bir şey yapamayacağını, kurtuluş mücadelesinin Anadolu’da verilebileceğini anlamıştı. Bu sebeple kendisini Anadolu’da […]


Paylaşın:

Mondros Mütarekesinden sonra itilaf devletleri Türkiye’yi işgale başladılar. Zamanın en güçlü donanmaları, bu donanmanın ateş gücü desteğindeki iyi eğitilmiş kara ordularıyla Çanakkale’yi geçemeyen İtilaf Devletleri mütarekeden sonra hiç mukavemet görmeden Çanakkale Boğazını geçtiler ve İstanbul Boğazına demirlediler.

İşgal sırasında Atatürk İstanbul’daydı. İşgal altında bir şey yapamayacağını, kurtuluş mücadelesinin Anadolu’da verilebileceğini anlamıştı. Bu sebeple kendisini Anadolu’da 9. Ordu Müfettişliğine tayin ettirdi. Amacı Anadolu’da milletiyle bütünleşmek, istiklal mücadelesini başlatmaktı.

Bu itibarla 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkışı İstiklal Harbimizin başlama tarihidir. Amasya Tamimini yayımladı ardından Erzurum Kongresini topladı. Erzurum Kongresi 23 Temmuz 1919’da toplandı. Ağustos’ta sona erdi. Kongreye Doğu illerimizden 63 Delege katıldı.

Mustafa Kemal Paşa 38 oyla kongrenin başkanı seçildi. Kongrede alınan kararlar uyarınca;

  • Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez, her türlü yabancı işgal ve müdahalesine millet birlik olarak kendisini savunacaktır.
  • İstanbul Hükümeti vatanını ve istiklalini elde etme gücü göstermediği takdirde bu amaca ulaşmak için geçici bir hükümet kurulacak, geçici hükümetin üyeleri milli kongre tarafından kurulacaktır.
  • Kuva-i Milliyeyi amil ve milli iradeyi hâkim kılmak esastır.
  • Hıristiyan halka siyasi hâkimiyetimizi ve toplumsal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez.
  • Manda ve hâkimiyet kabul edilemez.
  • Meclis-i Mebusan’ın derhal toplanması için çalışılacaktır.

Kongre 9 kişilik bir temsil heyeti seçerek çalışmalarını tamamlamıştır. Temsil heyetinin başkanlığına Atatürk seçilmiştir.

Erzurum Kongresinde işgal altındaki vatanın bütününü ilgilendiren kararlar alınmış, milli mücadelenin programı yazılmıştır.

İstanbul Hükümeti Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı andan itibaren başlattığı faaliyetlerinden rahatsızdı. Atatürk’ü adım adım izliyordu.

Kongrenin açıldığı günün gecesinde Atatürk’ün şahsına bağlı gizli teşkilattan “Hükümetin tutuklanması için askeri ve sivil makamlara emir verildiğini ve bir beyanname neşredilerek kendisini asi ilan ettiğini bildirir” bir haber aldı.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının tutuklanması ve İstanbul’a gönderilmeleri ile kongrenin dağıtılması için 15. Kolordu Komutanlığına ve 3. Ordu Müfettiş Vekilliğine emirler gönderildi.

Kazım Karabekir Paşaya gönderilen emirde; Kemal Paşa ve Rauf Bey’in Hükümete muhalefetlerinden hemen derdestleriyle İstanbul’a izamları Bab-ı Alice tensip edilmiş ve Vali Memurini Mülkiyesine de evarim-i lazime (gerekli emirler) ita kılınmış olduğundan Kolorduca ciddi muavenette bulunulması mercudur.

Kazım Karabekir Paşa, Harbiye Nazırının, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının tutuklanması ile ilgili emri uygulamamakta bir an dahi tereddüt etmez. Harbiye Nazırına “Bir ferd-i millet olarak vatanın selametle tahliyesine çalışan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını tevkif edemem. Tevkif teşebbüsü de kanuna aykırı olur. Bu emrinizin arz ettiğim sebeple infazına imkân yoktur.” diye Harbiye Nazırına cevap verir.

Harbiye Nazırına Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını tutuklayamayacağını bildiren Kazım Karabekir Paşa askerinin başına geçer Erzurum’a gelir.

Mustafa Kemal Paşa’ya Kazım Karabekir Paşanın askerleriyle Erzurum’a geldiği haberi verilir. Kazım Karabekir Paşaya kendisinin tutuklanması ve İstanbul’a gönderilmesi için emir verildiğinden haberi vardır. Fakat Kazım Karabekir Paşanın Harbiye Nazırının tutuklama emrini kabul etmediğinden ret cevabı verdiğinden haberi yoktur.

Soğukkanlılığını kaybetmez ancak endişelidir. Kazım Karabekir Paşa, Atatürk’ün kaldığı odaya girer. Önünde durur. Topuklarını vurur, Atatürk’ü asker selamı ile selamlar “Paşam ben ve kolordum emrinizdedir.” Der.

Kazım Karabekir Paşanın Erzurum’a gelişini, ordusuyla Atatürk’ün emrine girişini ne zaman okusam duygulanırım.

Burada vatansever bir paşanın, vatanın kurtuluşu için bütün rütbelerinden vazgeçen, sadece büyük milletine inanan ve milletinin bir ferdi olarak istiklal savaşını başlatan liderliğine ve dehasına güvendiği, başka bir vatansever paşanın emrine girişi ve her türlü tehlikeyi göze alarak istiklal mücadelesine katılması vardır. Kazım Karabekir Paşanın bu hareketi kahramanlara özgü bir harekettir.

Kazım Karabekir Paşanın Kolordusu ile birlikte Atatürk’ün emrine girmesi ve istiklal mücadelesine katılması çok önemlidir. Artık Mustafa Kemal Paşa’nın emrinde önemli bir askeri güç vardır.

İstanbul Hükümeti Bitlis eski valisi olan ve Erzurum Kongresinde Mustafa Kemal Paşaya en büyük desteği veren Mazhar Müfit (Kansu) Beyin de tutuklanmasını ve İstanbul’a gönderilmesini istemiştir. O sırada Erzurum Valiliğine Kadı Hurşit Efendi vekâlet etmektedir. Hurşit Efendi vatansever birisidir. Mustafa Kemal Paşa’nın istiklal mücadelesini gönülden destekliyordu. Hiç tereddüt etmeden İstanbul Hükümetinin Mazhar Müfit Beyin tutuklanması ve İstanbul’a gönderilmesi talebini reddetti. Mazhar Müfit Beyi tutuklayamayacağını İstanbul Hükümetine bildirdi.

Kadı Hurşit Efendi şakacıydı, şaka yapmayı severdi. Mazhar Müfit Beyi kahve içmek için makamına çağırır. Kahvelerini içtikten sonra birdenbire kaşlarını çatarak, “hükümet seni tutuklamamı ve İstanbul’a göndermemi istiyor.” der ve Emniyet Müdürünü odasına çağırır ve Mazhar Müfit beyi tutuklamasını ister. Bunun hükümet emri olduğunu ve İstanbul’a gönderileceğini söyler.

Emniyet Müdür bir an şaşırır, Sonra toparlanır “Mazhar Müfit Bey tutuklanamaz, emrinizi yerine getiremem” diye cevap verir. Hurşit Efendi bu defa Jandarma Komutanını çağırır. Jandarma Komutanına da Mazhar Müfit Beyin tutuklanmasının ve İstanbul’a gönderilmesinin Sadrazamın emri olduğunu söyler ve tutuklanmasını emreder.

Jandarma Komutanı hiç tereddüt etmez “Mazhar Müfit Beyi tutuklayamam, eğer ısrar ederseniz, onun yerine sizi tutuklarım.” der.

Kadı Hurşit Efendi Jandarma Komutanının bu sözleri üzerine gülmeye başlar, İstanbul Hükumetine yazdığı red cevabını çıkarır okur. Şakasını yapmış bu arada Emniyet Müdürünü ve Jandarma Komutanını daha iyi tanımıştır.

Yeniden kahve söyler, kahvelerini keyifle içerler, vatanın durumunu konuşurlar.

Erzurum Vali Vekili Kadı Hurşit Efendi, Mazhar Müfit Bey, Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanı bunlar kahramandırlar. Her biri Devletin görevli memurudur. Böyle olmakla beraber Devletin en üst makamından gelen emri dinlememiş, geleceklerini tehlikeye atmışlardır. Bunlar devlete asi mi olmuşlardır?

Hayır! Devlete asi olmamışlardır. İstanbul işgal altındadır. İşgal altındaki hükümet kendi hür iradesine karar verememektedir. İtilaf devletlerinin amacı Anadolu’da da Türk hâkimiyetini sonra erdirmektir. Türk Devleti yok olmak tehlikesiyle karşı karşıyadır. Türkiye İstanbul’dan kurtarılamaz, kurtuluş Anadolu’dadır. Atatürk bu sebeplerle Samsun’a çıkmış ve kurtuluş mücadelesini örgütlemeye başlamıştır.

Atatürk’ün faaliyetlerinden etkilenen İtilaf Devletleri yetkilileri İstanbul Hükümetini sıkıştırmış, Atatürk’ün tutuklanması hakkında karar çıkartmışlardı. Bu sebeplerle Kazım Karabekir Paşa, Erzurum Vali Vekili Kadı Hurşit Efendi, Erzurum Emniyet Müdürü, Erzurum Jandarma Komutanı asi değil, her şart altında devletin devamı için hayatlarını tehlikeye atan kahramanlardır.

Kimsenin şüphesi olmasın Türk milleti kahramansız kalmaz. Bugün de böyle kahramanlarımız vardır.

Yazar

Talat Şalk

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar