KARA KOYUN, AK KOYUN

Kara koyun ak koyun, geçitte belli olur demişler. Öyle bir geçit ki kıldan ince kılıçtan keskin. Bu tariften herhalde bir şeyi hatırladınız: Sırat Köprüsü. İlm-i hâl kitapları sırat köprüsünü kıyamet gününde kurulacağını yazarlar. Yani mahşerde. Türkçesi hesap gününde. Türkiye sahiden sırat köprüsünde. Büyük bir sınavda. Milli Mücadele günlerini işleyen adını Türk’ün Ateşle İmtihanı koymuştur. Bu […]


Paylaşın:

Kara koyun ak koyun, geçitte belli olur demişler. Öyle bir geçit ki kıldan ince kılıçtan keskin. Bu tariften herhalde bir şeyi hatırladınız: Sırat Köprüsü. İlm-i hâl kitapları sırat köprüsünü kıyamet gününde kurulacağını yazarlar. Yani mahşerde. Türkçesi hesap gününde.

Türkiye sahiden sırat köprüsünde. Büyük bir sınavda. Milli Mücadele günlerini işleyen adını Türk’ün Ateşle İmtihanı koymuştur. Bu sınavın adını ne koyacağız. Türk’ün terörle sınavı mı? Bu isim yetmez gibime geliyor. Çünkü sadece terörle mücadele etmiyoruz. İşin arka planı var; fikir kavgası, ideoloji savaşı. En çetin meselede bu.

Türk adına, Türk milleti kavramına karşı çıkanlar yanıldıklarını henüz fark edemediler. Sanıyorlar ki devletin adı Türk olunca, birtakım kesimleri kışkırtıyor, onların kışkırtılmasına sebep oluyor. Tarih bilmezliğin tam örneği. Son üç dört asırdır tarihi bilselerdi isyanların, ayaklanmaların sebeplerini öğrenebilirlerdi. O çok zahmetli ve yorucu bir iş. En kolay yolu, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkelerine karşı çıkmak sanıyorlar ki bu ilkeler ortadan kalksa Türkiye’ye sulh ve sükûn gelecek. Ne aldatıcı bir düşünce. Görmek mi istemiyorlar, yoksa göremiyorlar mı?

Kurucu İlkeler ortadan kalktığı gün Türkiye tuzla buz olur. İnsanlar birbirini boğazlar. Teröre karşı devletin kolluk güçlerini, tankını, topunu, uçağını kullanıyorsunuz. Devletin dağıldığı gün ne topunuz kalır, ne tüfeğiniz. Ne asker kalır, ne polis. Bir hercümerç, tam bir kıyamet yaşarsınız. Böyle bir günü hayal edebiliyor musunuz? Hayali bile insanı korkutuyor. Adamın kanını donduruyor. Bu doğrudan doğruya ateşle oynamaktır. Yurdun birçok yerinde ateşle oynanmaktadır. Bu ateşi körükleyenler, köşelerinde zevkten dört köşe, ellerini ovuşturarak biraz daha, biraz daha diye kışkırtmalarına devam etmektedirler.

Birbirleriyle kavga edenleri tanıyorsunuz. Çok değil üç beş ay önce can ciğerdiler, kuzu sarmasıydılar. Ne oldu? Çıkarlar çatışmaya dönüştü.

“Bu çözüm süreci değil, çözülme sürecidir” diyenlere karşı ağza alınmayan hakaretler yapılıyordu. “Siz barış istemiyorsunuz, siz milletin birliğinden hoşlanmıyorsunuz. Siz demokrasiden yana değil, insanların ana dillerini konuşmalarını bile istemiyorsunuz” diyorlardı.

Şimdi kim demokrasiden yana, kim birlikten yana? Belli mi dersiniz?

İnsanların ayrılık damarlarını tahrik edenler, belki siyasi bir başarı elde edebilirler. Fakat millet, devlet ne hale düşer onu hayal edebiliyor musunuz? Bu birbirlerine kinlenmiş grupların kinlerini, öfkelerini kim, nasıl dindirecek?

Şehit düşünlerin acılarını duymazlıktan gelerek veya onların kahramanlıklarını alkışlayarak bir yere varacağımızı mı düşünüyorsunuz? Ateş düştüğü yeri yakıyor. Siz şahsen bu acıyı hiç yaşadınız mı? Ocağınıza hiç kor ateş düştü mü? Gözleriniz ağlamaktan kan çanağına döndü mü? Onun için kenarda durup şehit övgüleri düzmeyin.

Bu topraklar ezelden beri, bizim bildiğimiz bin yıldan beri kana doymadı. Bu Türk oğlunun kanıdır. Vatan içindir, bayrak içindir, namus içindir bu kan.

Vatanın tarifini bile kanla yapmışız, yapmaya devam ediyoruz; Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Başka vatanları bilmiyorum ama bizim vatanımızın bedeli tarih boyunca ağır oldu, olmaya da devam ediyor.

Öyle inanıyorum ki bu toprakların sahipleri bizim yerimize, başka soyun çocukları olsaydı, bu topraklarda çoktan kaybolup gitmişlerdi. Kaç büyük ateşi sinemiz de söndürdük, kaç büyük ateşi söndürmeye devam edeceğiz.

Kara koyun, ak koyun günlerindeyiz. Dar geçitteyiz, zor günlerde, kara günlerdeyiz. Böylesi günlerin yiğitleri vardır: ÜLKÜCÜLER!

Yazar

Necdet Özkaya

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar