Yükleniyor...
3 Nisan 2016
Karabağ, Azerbaycan’ın bir parçasıdır. Tarihî dönemlerde Azerbaycan’a ait olan Karabağ, Sovyetler Birliği döneminde de Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge idi. Sovyet döneminin sonlarında, 1988-1989 yıllarında Ermeniler, Rus silahlarının desteğinde Karabağ’a saldırdılar. 1991 yılında Laçın koridorunu da alarak Karabağ’a girdiler ve hiçbir devlet tarafından tanınmayan Bağımsız Karabağ Cumhuriyeti’ni ilan ettiler. 26 Şubat 1992’de Karabağ’da Hocalı soykırımını yaptılar ve yüzlerce Azerbaycan Türk’ünü vahşice öldürdüler. 1992-1993 yılında, Dağlık Karabağ çevresindeki Şuşa, Kelbecer, Ağdam, Füzuli, Zengilan, Cebrayıl ve Gubatlı’yı da işgal ettiler. 1993-1994 yıllarındaki çatışmalarda Azerbaycan’ın 30 top, 21 tank, 12 zırhlı aracına karşılık, Ermenistan’ın 170 topu, 160 tankı ve 200 zırhlı aracı vardı. Bu dengesiz dağılımın, Ruslardan sağlanan silahlardan kaynaklandığı açıktır.
Ermenilerin Dağlık Karabağ ve çevresindeki yedi ilçeyi istila etmesinden sonra bir milyondan fazla Azerbaycan Türk’ü yurtlarını terk edip kaçkın duruma düşmüşlerdir. Sonuç olarak Azerbaycan topraklarının % 20’si işgal altındadır.
Ermeniler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarına rağmen 1993 yılında Dağlık Karabağ çevresindeki ilçeleri işgale devam etmişlerdir. 1993’ün Ağustos ayında Ermeniler Füzuli ilçesine saldırdıkları zaman toplanan Güvenlik Konseyi, Azerbaycan topraklarının işgal edildiğini açıkça belirtmiştir. Nihayet, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 11 Kasım 1993 tarih ve 884 numaralı kararında da Ermeni işgal kuvvetlerinin Horadiz kasabasını ve Zengilan ilçesini terk etmesi istenildiği hâlde Ermeniler bu karara uymamışlar, işgalci korsanlıklarını devam ettirmişlerdir.
Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİK) tarafından 1992 yılında kurulan Minsk grubu da sorunu çözememiştir. Esasen bu grubun eş başkanı olarak seçilen ABD, Fransa ve Rusya’nın tarafsız olması da mümkün değildir. Çünkü Fransa ve Rusya zaten 1. Dünya Savaşı’ndan beri Ermeni taraftarı bir siyaset gütmektedir. Üstelik Ermeni işgallerinde Rus silahlarının doğrudan desteği söz konusudur.
Durum bu merkezde iken 1 ve 2 Nisan tarihlerinde Ermeni silahlı güçleri sınırdaki Azerbaycan askerî mevzilerine ve sivil yerleşim bölgelerine ağır silahlar, toplar ve havan toplarıyla saldırmış ve 12 kişinin şehit olmasına yol açmıştır.
Ermeni saldırılarına karşılık veren Azerbaycan silahlı kuvvetleri Ağdere, Terter, Ağdam, Hocavend ve Füzuli bölgelerinde operasyonlar düzenleyerek 100’den fazla Ermeni’yi yaralamak ve öldürmek suretiyle saf dışı bırakmış; onlarca tank ve topu imha etmiş; bazı stratejik mevkileri, Talış köyü etrafındaki bir tepeyi ve Seysulan yerleşim birimini, Füzuli bölgesindeki Lele tepesini alarak işgalcilerden temizlemiştir. Çatışmaların sonunda tek taraflı ateşkes ilan eden Azerbaycan, Ermenilerin provokasyonlara devam etmesi hâlinde işgal altında bulunan diğer topraklarına da sahip çıkacağını dünyaya duyurmuştur.
Türk dünyası için yıllardan beri kanayan bir yara olan Karabağ ve çevresindeki Türk topraklarının işgali olgusunda nihayet iç açıcı bir haber işitilebilmiştir. Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin başarısını tebrik ederken şehit düşen kardeşlerimize de Tanrı’dan mağfiret diliyoruz.
Bu vesileyle unutulmaması gereken iki hususta da uyarıda bulunmak istiyoruz.
Türk cumhuriyetlerinden herhangi birinde meydana gelen bir olayda, bir acıda bütün Türk cumhuriyetleri ve toplulukları duyarlı olmalı, gerekli tepkiyi göstermelidir. Bugün Kırım’ın, Azerbaycan’ın başına gelen yarın Türk cumhuriyetlerinden birinin de başına gelebilir. Bütün dünya Türklüğü ortak hareket etmenin şuuruna vakit geçirmeden ermelidir.
Türk cumhuriyetlerinin güçlü silahlı kuvvetlere sahip olmaları gerektiği de böyle olaylar vesilesiyle daha iyi görülmektedir. Barış, tarafsızlık gibi kavramların cazibesine kapılıp ordularını güçlendirmeyen ülkeler, her zaman düşman saldırısı ile karşılaşabileceklerini unutmamalıdırlar.
İkinci uyarımız Rusya hakkındadır. Putin politikasının hedefinin, Sovyetler Birliği’ni diriltmek olduğu açıktır. Kırım’da ve Ukrayna’nın doğu bölgelerinde uygulamaya koyduğu işgal hareketleri, bunu açıkça göstermektedir. Bu sebeple, bağımsızlığına kavuşmuş olan Türk cumhuriyetlerinin Rusya karşısında dikkatli ve uyanık olmaları şarttır. ABD, AB gibi ülkeler de bu konuda kuvvetli yaptırımlar uygulamalıdır.
Kardeş ülke Azerbaycan’ın başarısını tekrar kutluyor, Türkiye olarak kardeşlerimizin yanında olduğumuzu belirmek istiyoruz. Karabağ, Azerbaycan için olduğu kadar Türkiye için de kutsal bir vatan toprağıdır ve canımızdan azizdir.
MİLLİ DÜŞÜNCE GENEL MERKEZİ