Yükleniyor...
Şiddet, maalesef ki hayatın her alanında karşılaşabileceğimiz yıpratıcı bir eylemdir. Her türlü şiddet vakaları, toplumun gündeminde sıklıkla yer alsa da şiddetin anlamı, kapsamı, şiddet sayılan durumlar, olaylar ve türleri yeterince bilinmemektedir.
Kavram olarak şiddet, fiziksel gücün yanı sıra psikolojik, ruhsal ve ekonomik gibi her türlü iktidarın, bireysel veya toplu olarak kasıtlı şekilde bir başkasına uygulanması anlamına gelmektedir. Diğer bir ifadeyle genellikle güçlü olanın her türlü tehditle ve dayatmayla kendisinden daha zayıf olanı kontrol etmeye çalışarak ona karşı üstünlük kurmayı hedeflemesi ve insan haklarını ihlal etmesidir. Saldırganlık içeren, kaba ve kırıcı şiddet eylemine maruz kalan kişinin veya canlının ise ruhsal rahatsızlıklar yaşamasına, yaralanmasına ve hatta ölümüne yol açabilmektedir.
Günümüzde toplumda her ne kadar kadına yönelik şiddet vakalarına yaygın olarak rastlansa da çocuğa, hayvana veya herhangi bir canlıya uygulanan şiddet de acı bir toplumsal gerçekliktir. Toplumların gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılı olarak azalması beklenen şiddet eylemleri, gelişmemiş ülkelerde olduğu kadar gelişmekte olan ve hatta gelişmiş ülkelerde de görülen ve toplumları hasta eden bir problemdir.
Pek çok türü olmakla birlikte şiddet olarak algılanan durumlar ve davranışlar, toplumların kültürel yapısına ve değer yargılarına göre değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle fiziksel, duygusal, ekonomik, cinsel, dijital, siber ve sözel gibi özel şiddet türlerinin yanı sıra medya şiddetinden ve kolektif şiddetten de söz edilmektedir.
Toplumda en çok maruz kalınan şiddet türlerinden biri, kaba kuvvetin korkutma ve sindirme yoluyla bir yaptırım aracı olarak kullanıldığı fiziksel şiddettir. İtmek, vurmak, yaralamak gibi her türlü fiziksel gücün kullanıldığı eylemleri kapsamaktadır. Aile içinde görülen ve aile birliğini bozan şiddet türlerinin başında ise fiziksel şiddet gelmektedir.
Duygusal şiddet; tıpkı fiziksel ve diğer şiddet türleri gibi bir yaptırım aracıdır. Sanılanın aksine en az fiziksel şiddet kadar yıkıcı ve yıpratıcıdır. Fiziksel istismardan farkı ise baskı aracı olarak kaba kuvvet yerine duyguların kullanılmasıdır. Duygusal ihtiyaçların bilinçli bir şekilde istismar edilerek karşı tarafın ruh sağlığını bozacak her türlü durumlar ve eylemler bütünü, duygusal şiddet olarak tanımlanmaktadır. Sevgiye ihtiyacı olan bir bireyin sevgiden mahrum bırakılması, yapıcı olmayan bir biçimde sıklıkla eleştirilmesi, terk edilmekle tehdit edilmesi, duygularının ve düşüncelerinin açıkça ifade ettirilmemesi yani ifade özgürlüğünün kısıtlaması, giyimine ve kiminle görüşeceğine karar verilmesi, duygusal şiddet olarak tanımlanan eylemler arasında yer almaktadır.
Ekonomik açıdan güçlü konumda olan bireyin zayıf olanın maddi ihtiyaçlarını karşılamaması olarak tanımlanan ekonomik şiddet de kişiye ekonomik konularda hesap sorma, onu zorla çalıştırma veyahut çalışmasına engel olma, parayı kullanış biçimiyle alay etme gibi ekonomik özgürlüğü kısıtlayıcı her tür davranışı kapsamaktadır. En önemli özelliği ise ilişkilerdeki ekonomik dengenin bu şiddet türünü uygulayan istismarcı tarafından kontrol edilmesidir.
Herhangi bir şiddet eyleminin yaşandığı ilişkilerde, genellikle cinsel istismar da açıkça gözlenmektedir. Cinselliğin bir tehdit ve kontrol amacı olarak kullanılması, cinsel şiddettir. Aşırı kıskançlık, karşı tarafa cinsel bir nesne gibi davranmak, cinselliği bir cezalandırma yöntemi olarak kullanmak, fiziksel şiddet ve duygusal baskı uygulayarak bireyi isteği dışında cinsel davranışlara zorlamak, cinsel istismarın kapsamı içinde yer almaktadır.
Şiddet algısının düşük olduğu toplumlarda, sevgililer ve eşler arasında karşındakini cinsel bir nesne olarak görmek ve karşı tarafın rızası dışında ona cinsel davranışlar sergiletmek gibi eylemler, maalesef ki normalleştirildiğinden genellikle cinsel bir istismar olarak algılanmamaktadır. Oysaki tehdit ve baskı amacı içeren ve karşı tarafın rızası dışında gerçekleştirilen her türlü cinsel eylem, cinsel istismardır.
Günümüzde yaygın olan ve belki de çok az insanın şiddet olarak tanımladığı bir diğer şiddet türü de dijital şiddettir. Her türlü teknolojik araç gereç vasıtasıyla belirli bir kişiye veya gruba yönelik tehdit, şantaj, hakaret ve ısrarcı bir şekilde takip etmek gibi rahatsızlık verici ve kontrol amacı taşıyan işlemler ile eylemler, dijital şiddet kapsamındadır. Teknolojik araçlar vasıtasıyla bir kişiyi ve grubu hedef alan her türlü aşağılayıcı, ayrımcı ve huzursuz edici eylem, kişinin dijital kişisel alanına müdahaledir ve dijital şiddettir.
Son yıllarda internetin yaygınlaşmasıyla sıklıkla duymaya başladığımız bir diğer şiddet türü de siber zorbalıktır. Sosyal ağların özellikle çocuklar ve gençler için önemli riskler barındırdığı bu şiddet türünde, onların dijital teknolojiler aracılığıyla eziyete, tehdide, tacize, küçük düşürülme ve utandırılma gibi eylemlere maruz bırakılması, siber şiddet türünün tanımı içinde yer almaktadır. Siber zorbalığı arttıran en önemli faktörlerden biri ise internet kullanım oranındaki artışın ve kullanım yaşının giderek düşüyor olmasıdır.
Dijital ve siber zorbalığı içine alan bir kavram olan medya şiddeti de başta televizyonlar, bilgisayarlar ve akıllı telefonlar aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Televizyon dizileri ve haberleri, filmler, bilgisayar oyunları gibi şiddet içeren çok fazla unsur, medya şiddetini körüklemekte ve toplumun sağlığını olumsuz etkilemektedir. Çünkü gerçek hayatta olduğundan çok daha fazla kavga, cinayet, intihar, gasp, darp, cinsel taciz, işkence gibi çeşitli şiddet olaylarına medya içeriklerinde tanık olunmaktadır. Bu durum da maalesef ki şiddet kavramının içselleştirilmesine ve normalleştirilmesine yol açarak toplum düzenini tehdit etmektedir.
Sözel şiddet ise sözcükler yoluyla rencide etme, küçük düşürme, aşağılama eylemlerini içeren her türlü ifade olarak tanımlanmaktadır. Sözlü olarak gerçekleştirilen duygusal, cinsel, ekonomik, dijital ve siber istismar da sözel şiddet türünün kapsamında yer almaktadır.
Diğer şiddet türlerine göre toplumdaki yıkım oranı daha fazla olan kolektif şiddet eylemleri içinde; vatandaşın yönetimi ve yönetimin vatandaşı istismarı, grevler ve ihtilaller, terör olayları ve savaşlar yer almaktadır. Kolektif istismar; toplumlara sosyal, politik ve ekonomik istismar şeklinde uygulanmaktadır.
Şiddet türlerinin listesi uzatılabilir olmakla birlikte en yaygın olanları fiziksel, duygusal, ekonomik, cinsel, dijital, siber, sözlü şiddeti, medya şiddeti ve kolektif şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şiddet eylemi, bireylerin uyku bozukluğu, korku ve kaygı yaşamasına, düşük benlik saygısına, özgüven eksikliğine, uyum sorunlarına, iletişim problemlerine, ağır ruhsal travmalara neden olmakla birlikte sağlıklı bir toplum düzeninin sağlanmasının önündeki en önemli engellerden birisidir. Bu nedenle birey ve toplum olarak huzurlu yaşayabilmek için şiddet eylemine yol açan her türlü rahatsızlığın tedavi edilmesi için çalışmalar yapılmalı ve sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum düzeni inşa edilmelidir.
Şiddetle doğru mücâdele edebilmek için şiddetin anlamını ve türlerini doğru bilmek gerekmektedir. Bu nedenle bireylerin ve toplumun şiddet konusunda farkındalığını artırabilmek ve her türlü şiddet ile doğru yöntemlerle baş edilebilmesini sağlamak için her hafta şiddet kavramının farklı bir yönü üzerine Millî Düşünce Merkezi yazarları olarak bilgi vermeyi ve değerlendirme yapmayı sürdüreceğiz. Bir sonraki yazımızda ise dijital dünya ve toplum ile sınırlandırıcı şiddetin ilişkisini içeren bir yazıyı kaleme alacak olan Gülcan Havva Eraslan, bakalım bizlere neler söyleyecek?