Libya’daki Ateşi Kim Söndürecek?

 14.03.2011   (E) Büyükelçi, Dr Mustafa Aşula 06.03.2011 Libya’daki ateşi dışarıdan kimsenin söndürmeye ciddi niyetli olmadığı anlaşılıyor;  Avrupa Birliği ile birlikte, buna Amerika Birleşik Devletlerinin de dâhil olduğunu görüyoruz. Amerika sıcak kestanelerle elini yakmak yerine, bunları maşa ile almayı öteden beri tercih etmiştir. Bunda biraz da, Amerika’da üniversitelerde okutulan ve yöneticilerce benimsenen uluslararası ilişkiler dinamiğinin etkisini […]


Paylaşın:

 
14.03.2011 
 
(E) Büyükelçi, Dr Mustafa Aşula

06.03.2011

Libya’daki ateşi dışarıdan kimsenin söndürmeye ciddi niyetli olmadığı anlaşılıyor;  Avrupa Birliği ile birlikte, buna Amerika Birleşik Devletlerinin de dâhil olduğunu görüyoruz.

Amerika sıcak kestanelerle elini yakmak yerine, bunları maşa ile almayı öteden beri tercih etmiştir. Bunda biraz da, Amerika’da üniversitelerde okutulan ve yöneticilerce benimsenen uluslararası ilişkiler dinamiğinin etkisini görmek mümkündür.  Örneğin Amerika, birinci Körfez savaşından önceleri ve sonraları Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesini Irak halkına bırakmıştı. Rejimin kötü ve baskıcı icraatı, demokratik yollarla sonunda yöneticilerin kendiliğinden uzaklaştırılmasıyla sonuçlanacaktı.  Ancak Amerika Orta Doğu’daki halk psikolojisini ve siyasi parametreleri iyi bilmediği için, devrilmesi beklenen liderlerin yine ayni halk tarafından omuzlara alındığını çoğu kere hayretle izlemiştir.

Her ne kadar Başkan OBAMA aleni beyanlarında ‘ Kaddafi için artık gitme zamanı gelmiştir’ diyorsa ve filodan bazı savaş gemilerini Libya sahillerine doğru yönlendiriyorsa da, aslında Irak ve Afganistan’dan sonra, bir de Libya’da yeni bir serüvene başlamak istememektedir. Esasen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden çıkarılabilen cılız yaptırım kararı da bu temayülü teyit ediyor. Amerika, Libya’daki muhaliflere anlaşılan hala fazla güvenmeye devam ediyor.

Avrupa Birliğinden İngiltere, Fransa, Almanya ve özellikle İtalya’nın ayrı ayrı Libya ile  gözden çıkarılmayacak ölçüde önemli ticari ve iktisadi ilişkileri vardır.  Bölgede dördüncü  ve çok makbul kalitede petrol üreten Libya, her şeyden önce, bahse konu ülkeler için vazgeçilmez ikmal ( supplier ) ülkesidir.  Dolayısıyla, Avrupa Birliği de Libya’da düzenin bir an evvel yerine oturmasını ve işbirliğine devamı ( business as usual ) beklemektedir.

Amerika’nın ve Avrupa’nın deruni düşüncelerini  öteden beri keşfetmesini iyi bilen ve fiiliyatta sadece Avrupa ile değil, fakat sokaktaki nümayişlerde usulen atılan sloganlara rağmen, bizzat Amerika ile de iyi geçinmenin yollarını hep araştırmış olan  Lider  Kaddafi, görüldüğü kadarıyla, savaşta kademeli bir taktik uygulamıştır; önceleri savunmada kalan Lider, bir süre muhaliflerin kapasitesi, kimlikleri ve bağlantıları belli olsun diye bekledikten sonra, şimdilerde  taarruza geçmiş bulunuyor. Albay Kaddafi, kendi tarifine göre, teröristlerin başlattığı isyan ve ayaklanmayı tenkil  ve bu yönüyle de doğal ve  meşru bir zeminde hareket ediyor.

Bütün bu olup bitenlere bakıldığında ‘ tarihin bir tekerrürden ibaret olduğu ‘ gerçeği bir kere daha su yüzüne çıkmış oluyor; tıpkı vaktiyle Bosna Hersek’te Müslüman Boşnakların üç seneyi aşkın bir süre Sırp ve Hırvatların görülmemiş saldırılarına maruz kalmaları ve bu hazin katliam tablosu karşısında Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tereddüt ve bocalama içinde hiç bir şey yapamamaları, sonunda Amerika’nın kapısını çalarak, tam yetkiyi bu ülkeye vermek suretiyle işin içinden sıyrılmaları gibi. Anlaşılan Albay Kaddafi tarihin bu sahifelerine de aşina.

 
 

Yazar

Milli Düşünce Merkezi

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar