Yükleniyor...
Önce sahte kamuoyu yoklamaları ile saldırdılar.
MHP’nin baraj altında kalacağı izlenimi yaratmaya uğraştılar.
Televizyonlar; yandaş gazeteler bunu pompaladı.
Bu yetmedi. Çünkü; MHP’nin sessizce oyunu artırdığı görülüyordu.
– Sonra bazı ülkücü eskileri kullanıldı.
Bunlar, Devlet Bahçeli’ye ve arkadaşlarına saldırdılar…
Hatta Alparslan Türkeş’in oğlu Ahmet Türkeş, AKP’den milletvekili adayı yapıldı.
Oğul Türkeş; babasına hakaret edenlerle kol kola girdi.
Bu da yetmedi MHP’yi geriletmeye…
– Peşinden kasetler devreye sokuldu.
MHP’li seçmen bunlarla ürkütülmek istendi. Emin olun ki bu da yetmeyecek.
Çünkü, millet; kaset işinin iktidarla bağlantılı olduğunu görüyor.
***
Sadece MHP oyları değil bu komplonun sebebi.
Seçimden sonra AKP yeni bir anayasa dayatacak.
Bu anayasa ile Türkiye’nin parçalanması devreye sokulacak.
Amerikan kaynaklı bu projeye; oradaki cemaat başı da destek veriyor.
O yüzden de kendisi AMERİKAN yöneticileri tarafından ödüle boğulu-yor…
Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP de bu oyuna karşı çıkıyor.
Bahçeli’ye tehditler bu yüzden.
MHP’yi çözerlerse Türkiye’yi de çözmüş olacaklar… Yani sorun; sadece MHP’yi değil bütün bir milleti ilgilendiriyor.
DP LİDERİ ZEYBEK’İ DUYDUNUZ MU?
Kaynadı gitti o haber.
Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek Bayburt’ta tarihsel bir sırrı açıkladı. Buyurun:
“Şimdi size Demokrat Parti Genel Başkanı olarak tarihi bir sırrı açıklıyorum. Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi kurucusu ve başkanı olarak görevimin başındayken, ABD büyükelçiliği siyasi müsteşarı beni ziyarete gelmek istediğini söyledi. Yanında heyetle geldi. Bana üniversiteyle ilgili sorular sordu, cevaplar verdim ama asıl geliş sebepleri başkaymış. O zaman AKP diye bir hükümet yoktu, 57. koalisyon hükümeti vardı. ‘AKP diye bir parti kurulursa nasıl olur’ dedi. ‘İyi olmaz’ dedim. ‘Biz onu destekleyeceğiz, siz de içinde var olur musunuz’ diye sordu. ABD’nin ve onun siyasi müsteşarının kuracağı bir parti olacak ve sizin hemşeriniz Zeybek de böyle bir partide yer alacak. Siz bunu kabul edebilir misiniz?”
Peki ey millet siz kabul ediyormusunuz?
YEĞENİNİZ NASIL?
Bir AKP’li bakan adına ÖSYM’ye elektronik mektup (e-mail) gelmiş:
-Yeğenim üniversite giriş sınavına katıldı. Kendisini uygun bir yere yerleştirin.
Konuyu CHP Lideri Kılıçdaroğlu gündeme getirdi.
Başbakan’ın avukatı ve bakanı Hayati Yazıcı üstüne alınıp cevap verdi:
-O elektronik postayı (e-mail) ben göndermedim; benim adıma başkası göndermiş.
Sonra da bu rezaleti gündeme getirdi diye Kılıçdaroğlu’ndan 30 bin lira tazminat talep eden bir dava açtırdı.
Bu acıklı durumu hangi atasözü ile açıklayabiliriz acaba?.
BAŞBAKAN ÖTEKİLERİ DE SORSUN
Başbakan Erdoğan; bu torpil mailine inanmıyor ve Kılıçdaroğlu’na “Seni kim kandırdı?” diye yükleniyor.
– İyi de bunun gibi imzasız maillerle birçok insanı Ergenekoncu diye içeri tıkmadılar mı?
O sahte maillerin hesabını sormayı neden aklına hiç getirmez Sayın Başbakan?
– İktidar partisini eleştiren yayınları ve belgeleri ile dikkat çeken Oda TV isimli internet sitesinin sahibi Soner Yalçın ile çalışanları Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, böyle bir maille yollanan dosya yüzünden terörist ilan edilip tutuklanmadılar mı?
Oda TV çalışanları da bu işin bizimle ilgisi yok diyorlar; savcılar ve yargıçlar inanmıyor.
Amma aynı iş AKP’li Bakan Hayati Yazıcı’nın başına gelince…
-Haşa, sümme haşa! O böyle bir şey yapmaz! Çünkü o Başbakan’ın avukatıdır…
– Sayın başbakan! Balyoz soruşturmasında da belge gösterilen bir CD’nin sahte olduğu anlaşıldı.
Ama sanıklar asker olunca kimse onların itirazlarına önem vermedi.
– Ergenekon davalarında tutuklananlar aleyhine işler yapıldı. Öyle ki, terörist diye içeri tıktıkları teğmenin telefonuna bile soruşturmayla ilgili polis ekleme yaptı. Durum ortaya çıkınca da “sehven
-yanlışlıkla- oldu” denilerek işin üstü örtüldü. Siz buna adalet diyorsanız; zulüm acaba nedir arkadaşlar?