Yükleniyor...
Başlıkta “ABD’de Türk Demokrasi Projesi” ibaresini kullandık ama bu projenin henüz ABD yönetimi tarafından siyaseten uygulamada olup olmadığını bilmiyoruz. Ancak bu projenin hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler tarafından ve ABD’deki etkili düşünce, strateji kurum ve kuruluşlarınca destekleneceğini biliyoruz.
ABD’nin çeşitli ülkelere güya ‘Demokrasi’, ‘İnsan Hakları’ ve ‘Batılı değerler’ adına müdahil olmasından sonra o ilkelerle birlikte çevre ülkelerde nelerin olduğunu, ülkelerin başına nelerin geldiğini çoktandır biliyoruz.
‘ABD’nin demokrasi getirmesi!’ sadece Türkiye’de değil tüm Dünyada alay ve espri konusudur.
ABD gibi büyük ve güçlü bir devletin tarihe bırakacağı kayıtlar içinde bu ve benzeri birçok stratejileri, hataları sonucu milyonlarca insanın hayatlarının kararması, devletlerin bir daha bellerini doğrultamaması ilerde ABD’nin kendi nesillerinin bile yüzünü buruşturacak; yüzünü kızartacaktır.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Ilımlı İslam stratejik programları o günün Dünyasında belki ABD açısından uygulanabilir, gerçekleştirilebilir görülüyordu, bazılarınca da büyük bir bölgesel demokratikleşme hamlesi olduğu sanılabilirdi. . Ancak ne ABD bu projeleri yönetebildi, ne de hiçbir ülkeye yararı oldu. Projeden beklediği sonuçlar çıkarına olduğu kadar ‘Amerikan imajını’ yerle bir etti. Libya’da Büyükelçileri öldürüldüğünde ABD’deki infiali, kızgınlığı ve biraz da çaresizliği hatırlıyoruz. Afganistan’da ardını bile toparlayamadan kaçması daha dünkü hadiseler. Rusya’nın tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar Akdeniz’e inmesi, Ortadoğu’da nerdeyse ABD ile başat güç olması da ABD’nin ve sözüm ona ‘BOP’un sonucu. Rusya, Suriye’den, Akdeniz’den ve Ortadoğu’dan daha çıkar mı?
Birçok ülkede antidemokratik ve otokratik de olsa iyi kötü var olan istikrar da bozuldu. Irak 30 yıldır durulmadı. O yıllardaki çocuklar ve gençler bu gün yetişkin insanlar ve ömürleri çalkantılarla, acılarla, korkularla ve ölümlerle geçti. Kuzey Afrika ülkeleri hala debelenme içinde. Suriye’yi zaten biliyor, Suriye konusuyla yatıp kalkıyoruz. Bu mu Amerikan demokrasisi, insan hakları ve medeniyet projesi?
Bazıları İsrail’in çıkarlarından, petrolden, bölgeyi karıştırıp özellikle Türkiye ve İran gibi ülkeleri tedirgin ve meşgul etmek, Arap ülkelerini kendine muhtaç durumda tutmaktan bahsedebilirler. Doğrudur ama ABD bunu zaten BOP’ dan önceden beri yapageliyordu.
ABD’deki içinde çok etkili ve yetkili, görüşleri hala dikkate alınan, eli-kolu uzun, ABD’deki siyaset üzerinde de çok etkili olan sivil toplum kuruluşları nezdinde itibarları olan birçok insan neden ‘Türk Demokrasi Projesi’ (TDP) oluşturur? Buna kim ve neden finansman sağlar? Bunların Türkiye’deki, Ortadoğu’daki uzantıları kimler? Zamanında neden AK Partiyi desteklediler, şimdi neden RTE ve AK Partiyi alaşağı etme derdindeler?
Türk Demokrasi Projesini, Türkiye aleyhine olan her girişimi destekleyen Rum, Ermeni ve Yahudi lobileri zaten desteklerler.
İçlerinde hiçbir güya Türk aydını, düşünürü, bilim insanı, siyasetçisi, sanatçısı olmayan bu ABD’lileri Türkiye’nin demokratikleşmesi veya otoriterleşmesi neden bu kadar ilgilendirir, kendilerini bu meselelere adarlar? Neden ‘Türkiye’nin çevre ülkelere saldırganlık içinde olduğunu’ söylerler. Neden Türkiye’deki yolsuzluklardan ve kötüleşen ekonomiden söz ederler? Bizi bizden daha çok mu düşünüyorlar? Ya da içlerinde Türkler var da yönetim takımında mı yok? Türkiye’de mi faaliyette olacaklar? Ya Fetullahçılar?
Türkiye’nin başına dökülmesi niyetiyle kaynatılan su kazanın altına odun atma sırasında olanlar?
Mesele Cumhur İttifakı, Millet ittifakı ya da RTE veya bilmem kim meselesi değil. Yarın bu girişimle ilgili ne komplolar üretilecek, ne yerli işbirlikçiler türeyecek, ne paylaşımlar yapılacak? Ve biz kamuoyu olarak bu konular üzerine ne kadar çok yazacağız, konuşacağız ve ne kadar toplumsal enerjimizi tüketeceğiz.
Tarihin hiçbir döneminde hiçbir devlet istediği her uygulamayı eksiksiz ve kusursuz uygulayamamıştır. Ne İskender, Ne Cengiz Han, ne Roma, ne Osmanlı, ne İngiliz İmparatorluğu ne de ABD. İşte BOP! Ne kadar da güçlü olsalar yerel devletlerin, milletlerin derin varlık ve tarih bilincinde yer bulmayan uygulamalar ya revize edilir ya da siyasal, ekonomik ve askeri gerçekliklere göre tekrar gözden geçirilir. Rusya’nın Ukrayna’nın tümünde kontrol sağlayıp, mevcut yönetimi devirip kendince bir yönetim oluşturma hesabıyla girdikten sonra karşılaştığı direnmeyle Ukrayna’nın Doğusunda yoğunlaştığını biliyoruz. Yani Putin’in dev Rusya’sı Ukrayna’yı bir yandan bir yana işgal edemedi.
Evet, adı ne olursa olsun ABD’nin projeksiyonlarının maliyetini arttırarak, uygulanabilirliğini bozarak (askeri, siyasi, ekonomik…) kendi çıkarlarımıza paralel hale getirmeye muktedirdik, muktediriz. Hiçbir gücün karşısında eğilmeden ilişkilerimizi ortak çıkarlar temelinde sürdürme becerisini göstermeye de muktediriz. Örnek olarak Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tecrübelerimizi hatırlatmak bile gereksiz.
Seçimler sonrası yeni bir iktidar gelirse ‘ABD kurdurdu!’ şaibesini nasıl bertaraf ederler? ABD’nin kirli elinin üzerlerine bulaştıracağı kirden nasıl arınırlar?
Birkaç yıldır Büyük Ortadoğu Projesinin (Greater Middle East) çöktüğünü, BOP’un ABD’deki strateji geliştirme ve uygulama kurum ve kuruluşlarınca ve hatta devletin kurumlarınca bile çoktandır ‘hipotetik ve ütopik’, ‘başarısız’, ‘ABD için utanç verici’, ‘ABD Ortadoğu’da kaybetti’, ‘ABD eline yüzüne bulaştırdı’ diye nitelendiğini yazıyorum. ABD derken de tüm Amerikalıların aynı görüşte olmadığı kaydını düşmeliyiz, tıpkı İsrail derken tüm İsrail siyasi kurumlarının aynı düşünmediği gibi.
Ancak adı ne olursa olsun ABD’nin Ortadoğu’daki uzun vadeli stratejik yaklaşımının esasları değişmez. 30 yılı aşkın bir süredir güneyimizde bir uydu devletçik kurdurma çabalarını artık Dünyada bilmeyen kalmadı. Güneyimizde bir devletçik kurulması tüm Arapların ve özellikle İsrail’in işine gelir. Türkiye ile aralarında tampon bir devlet olması ve Türkiye’yi meşguliyet tuzağına çekmesi herkesin hatta İran’ın bile işine gelir. ABD diğer bazı bölge ülkelerinin de farklı çıkar hesaplarıyla desteklemesiyle bunu ancak kısmen yapabildi ama Türkiye’yi kırk yıldır meşguliyet tuzağında tutmayı başardı.
Türkiye geç de olsa oyunu bozmaya yönelik hareketlerde bulunuyor. Türkiye ne pahasına olursa olsun buna izin vermez. Bu durum erinde geçinde ABD stratejilerinde dikkate alınacaktır. İran’la ilgili projeksiyonları da tutmadı. Türkiye ve İran’da dışardan müdahale oldukça içerde bir birleşme ve yoğunlaşma olmasını Batı ve ABD anlamakta zorluk çekerler. Hâlbuki bu bir kadim millet ve devlet refleksi. Türkiye’yi uyduruk Ortadoğu devletleri, Afrika devletleri veya Güney Amerika devletleriyle karıştırıyorlar.
Şu da var ki Türkiye’de tüm iktidarlar bazı AB ülkeleri ve ABD’nin desteğine hep ihtiyaç duymuşlardır. Bu durum onların ajanı, yerli işbirlikçileri oldukları anlamına gelmez. Çıkar Birliği devletler arasında esastır ve esasen diplomasi de budur.
Ancak ABD, İsrail’in güvenliği ve genişlemesi, bunun için de Ortadoğu’daki ülkelerin zayıflatılması, istikrarsızlaştırılması, İsrail’e güvenlik tehdidi oluşturmaması yönündeki aktif desteğinden hiçbir şekilde vaz geçmez. İster Demokratlar, ister Cumhuriyetçiler olsun bu ideolojilerini hep canlı tutarlar. ABD artık Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine ‘demokrasi getirmekten, insan haklarını geliştirip genişletmekten’ vaz geçti çünkü bu ülkeler İsrail’in ve ABD’nin etkin kapsama alanına gönüllü girdiler… Ekonomileri ve paraları zaten batılı finans danışmanlıklarınca, odaklarınca yönetiliyor. İran’da da rejim değişikliği yapamayacağını anlayarak vaz geçti.
Konu işte bu süreçte bizim bakımdan önemli. Başkan Biden daha başkan olmadan Türkiye’de demokratik yollardan iktidar değişikliğine destek vereceğini açıklamıştı. Şimdi sözünü ettiğimiz Turkish Democracy Project – Türki Demokrasi Projesi bu kapsamda bir çekirdek kuruluş ve girişim mi?
BOP olmadıysa işte size ‘Türk Demokrasi Projesi’ (Turkish Democracy Project) – TDP. Altta bağlantısını verdiğim Türk Demokrasi Projesinin web sayfasından hem İngilizce hem Türkçe birçok alt başlıklardan projenin ayrıntılarını takip edebilirsiniz.
Türkiye’de birçokları ‘güya yüksek ve stratejik görüşlerini’ çokbilmiş bir havada hala BOP üzerine inşa ediyorlar. Dillerine bir BOP takılmış, ha bire tekrarlıyorlar. Fikir, düşünce ve uygulama olarak çökmüş bir strateji üzerine bu insanların BOP diyerek inşa etmeye çalıştıkları düşünceleri, yorumları da zaten ciddiyetini, değerini kaybediyor.
Konuyu makalelerimin çoğunda birkaç cümleyle veya paragrafla da olsa tekrar edegeldim ama ‘adı büyük’ ‘sembol…’ bazı tanıdıklar yazılarımı okumazlar bile. Okusalar bile birkaç kelimeyle bile olsa tepki vermeyi kendilerine yakıştıramazlar. Onlar yıllar öncesinde bir şekilde duyarak ezberlediklerini vurgulu ve gür sesle tekrardan asla vazgeçmezler çünkü bu tür söylemler duymayı bekleyen geniş bir kitlemiz de var zaten.
BOP çoktan tarih oldu ama BOP’tan beklenen amaçlar başka türlü Türk Demokrasi Projesiyle mi uygulamaya konuluyor? Türk milletinin kendi özgür iradesiyle yapacağı bir iktidar değişikliğini bu çevreler şimdiden sahiplenmek mi istiyorlar? Halen muhalefetin önde gelen birkaç siyasi partileri ve özellikle ana muhalefet partisi buna nasıl bir tepki verecek ya da bu şaibeyi nasıl ortadan kaldıracak? Varsayın, mevcut iktidar seçimi kaybetti ve hatta dağıldı. Bir zamanlar bu partiye oy vermiş milyonlarca yurttaşın yeni iktidara ‘Amerika’nın iktidarı’ veya ‘ABD’nin adamı’ yaftası vurmasına nasıl engel olurlar? Malum ya biz kendi içimizde karşı taraftakileri hemen illa bir dış güçle ilişkilendiriveririz.
Yalnız hemen belirtelim: bu süreçte ‘Hırsızın hiç mi suçu yok!’ durumu yok mu? Projenin alt başlıklarında sıralanan hususlarda iktidarın hiç mi hatası, yanlışı yok veya bilerek, isteyerek yaptığı uygulamalar yok mu? Kötü yönlerimizi Türkiye düşmanları ortaya koyuyor diye o kötü yönlerimizi yok mu sayacağız? ABD’de bir sivil toplum kuruluşu bunları sıralayıp bunlara karşı kamuyou oluşturuyor diye o kötü uygulamaları yapan siyaseti savunacak mıyız? Türkiye’nin, Türkiye’nin daha demokratik, yolsuzluklardan arınmış bir ülke olması çabası bizlerin de talebi değil mi? Bunları seslendirenler ABD’nin adamı mı olur?
Birçokları şimdiden ‘Minare eğri’ demeye hazırlanıyor. Biz de şimdiden ‘minare eğri mi, doğru mu’ tartışmasına meydan verilmeden ve hatta minareyle uğraşmadan Dünyadaki konjonktürün Türkiye’nin önüne koyduğu fırsatları azami oranda değerlendirmesini istiyoruz. Ekonomi kötü, herkes anlaşılır bir durumda ekonomiye kilitlenmiş ama şimdi olmazsa birkaç yıl içinde bu sıkıntılar atlatılır. Ancak stratejik hataların da stratejik fırsatları değerlendirememenin de millete, devlete ve tarihe maliyeti yüksektir. TDP’nin iddialarından biri de ‘Türkiye’nin komşu ülkelere karşı saldırgan ve uzlaşmaz tavrı ve aşırı uçları desteklemesi’ olarak verilmiş. Bizi kimlerin ve neden saldırgan olarak tanıtmaya çalıştıklarını ve kimlerin Türkiye içinde bu yönde yırtındıklarını biliyoruz. İktidarı da muhalefeti de bu yönüyle değerlendirmek durumundayız.
Kaynak:
5 Yorum