Yükleniyor...
Türkiye’de hukuksuz ve siyasi nitelikli tutuklamalar, sadece hukuk ve demokrasi açısından değil, aynı zamanda ekonomik istikrar ve finansal piyasalar üzerinde de ağır şok etkileri yaratabilecek gelişmelerdir. Böyle bir olayın ardından piyasalarda yaşanabilecek gelişmeleri kısa, orta ve uzun vadede adım adım değerlendirmek mümkündür.
Böylesi bir siyasi şok, piyasaların ilk tepkisiyle birlikte sert dalgalanmalar yaratır.
Borsa İstanbul (BIST 100): Endekste %5 ila %10 arasında sert satışlar görülebilir. Özellikle bankacılık sektörü ve yabancı yatırımcıların yoğun bulunduğu hisseler en sert darbeyi alır.
Döviz Kurları: Dolar/TL ve Euro/TL kurlarında ani ve sert yükselişler gözlenebilir. 3 ila 5 iş günü içinde USD/TL’nin %5 ila %10 arasında yükselmesi olasıdır.
CDS Primleri: Türkiye’nin risk primi hızla artışa geçer ve 500 seviyesinin üzerine tırmanabilir.
Sermaye Kaçışı ve Döviz Talebi: Yabancı portföy yatırımcıları riskten kaçınma refleksiyle pozisyonlarını kapatır. İç piyasada döviz talebi patlar; bu durum Merkez Bankası rezervleri üzerinde baskı yaratır. Swap piyasalarında TL sıkışıklığı ve gecelik faizlerde sert yükselişler yaşanabilir.
Tüketici güven endeksinde sert düşüş yaşanır. Reel sektörde yatırım kararları ötelenir, özellikle uzun vadeli projeler askıya alınır. Enflasyon beklentileri bozulur, piyasa faizleri üzerinde yukarı yönlü baskılar artar.
Tahvil Faizlerinde Yükseliş: Kamu borçlanma maliyetleri artar. Gösterge tahvil faizleri kalıcı olarak çift hanede kalabilir.
Güvenli Liman Arayışı: Yatırımcılar altına yönelir, iç piyasada altın fiyatları rekor seviyelere ulaşabilir.
Kripto varlıklara bireysel ilgi artar; özellikle yüksek oynaklık dönemlerinde alternatif yatırım araçları öne çıkar.
Enflasyonu kontrol altına almak daha da zorlaşır. Kur şokları ithalat maliyetlerini artırır ve cari açık üzerinde baskı yaratır. Kamu borçlanma maliyetleri kalıcı olarak yükselir; bütçe disiplini bozulur.
Sermaye Piyasasında Daralma: Yabancı yatırımcı girişi uzun süreli olarak yavaşlar. Türkiye varlıkları, küresel ölçekte ‘yüksek riskli’ varlık kategorisine indirgenir. İç piyasa yatırımcıları da riskten kaçınarak daha korunaklı alanlara yönelir.
Uluslararası İlişkiler ve Yaptırımlar Riski: Avrupa Birliği ve ABD başta olmak üzere uluslararası camiadan siyasi tepkiler gelebilir. Türkiye’nin dış finansmana erişimi daha maliyetli ve zor hâle gelir.
Gelişmelerin devamı hâlinde uluslararası yaptırımlar gündeme gelebilir.
Alternatif Senaryolar: Yumuşama ve Erken Seçim İlanı
Siyasi tansiyonun düşmesi ve erken seçim çağrısı yapılması, piyasalarda toparlanma sinyali oluşturur. CDS primlerinde düşüş görülebilir; döviz talebi azalır.
Baskının Artması ve Demokrasi Zemininde Kaybın Derinleşmesi: Bu durumda Türkiye varlıkları ‘yatırım yapılmaz’ kategorisine iner. Piyasalar için tam bir ‘riskten kaçış’ dönemi başlar.
IMF veya Uluslararası Finans Desteği Arayışı: Geçici olarak rahatlama sağlayabilir ancak ciddi bir siyasi ve itibar bedeli doğurur.
Böyle bir siyasi ve hukuksuz tutuklama dalgası, Türkiye ekonomisinde çok yönlü ve derin etkiler yaratır. İlk etapta borsada sert satışlar, döviz talebinde ani artış ve risk primlerinde sıçrama yaşanır. Orta vadede yatırım ve büyüme eğilimleri zayıflarken, uzun vadede ise enflasyon, kur ve faiz üçgeninde kalıcı baskılar oluşur.
Ekonomik göstergelerdeki bozulma, Türkiye’nin dış finansman imkanlarını kısıtlar; finansal piyasalarda ve kamu dengelerinde kırılganlık artar. Bu sürecin yönü, tamamen siyasi iradenin göstereceği tutuma, toplumsal reaksiyona ve uluslararası aktörlerin alacağı pozisyona bağlıdır. Siyasi gerilimler yumuşatılmadığı ve demokratik hukuk devleti ilkeleri yeniden tesis edilmediği sürece, Türkiye ekonomisi uzun süreli yapısal zarar görebilir.