Yükleniyor...
Türkiye’de Kamu Tarım ve Ormancılık AR-GE Organizasyon Yapısı
İddialı bütün ülkelerde ulusal tarımsal araştırma sistemi içerisinde araştırma enstitüleri ve üniversiteler yer almakta olup bunlar, bir şekilde uluslararası organizasyonlar çatısı altında işbirliği halindedir. Türkiye’de tarımsal araştırmalar, esas olarak Tarım ve Orman Bakanlığı Araştırma Enstitüleri (51 tarım ve 12 ormancılık) ve üniversitelerin tarımla ilgili fakülteleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Tarımsal araştırma ve geliştirme (AR-GE) konusunda Türkiye’de en büyük görevi Tarım ve Orman Bakanlığı üstlenmiştir.
Bu kuruluşlar arasında istikrarlı bir işbirliğinden söz etmek güçtür. Yine de bugüne kadar temel ve uygulamalı tarım alanlarında çok önemli araştırmalar gerçekleştirilmiş, tarımın ve ormancılığın gelişmesine önemli katkılarda bulunulmuştur. [1]
Tarım ve Ormancılık AR-GE Sistemi Nasıl Daha İşlevsel ve Etkin Hale Getirilebilir?
Konu ile ilgili köşe yazarı tarafından aşağıda yapılan değerlendirme bir dış bakış olması bakımından aktarmak gerekir:
“Tarımın beyni konumundaki Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğüne bağlı, bünyesinde önemli birçok tarımsal potansiyeli barındıran ve ülkemizin dört bir yanında faaliyet gösteren Araştırma Enstitüleri, geçmişi taklit etmek yerine, geleceği dizayn etmenin planını ve programını yapmalıdır. Araştırmacı, akademisyen, üretici ve çiftçi ortak zeminde dengeli bir şekilde buluşturulmalıdır. Bunun için de değişime, yeniliğe ve dünyadaki gelişmelere dinamik bir refleks gösterecek yapı olmalıdır. Bunu sağlamanın yolu da canlı bilgi, bilinç, cesaret ve disiplinden geçmektedir.
Bitki Islah çalışmaları ivme kazanmalı
Ülkemiz tarımında yeni bitki çeşidi geliştirmenin ve bitki ıslahının belirli bir ivme kazandığı, ancak sistemsel ve idari aksaklıkların bu ivmeyi sahaya ve üretime yeterince yansıtamadığı bilinen bir gerçektir. İdari aksaklıkların; liyakat, bürokrasiyi azaltma ve mevzuatla aşılacağı; sistemsel aksaklıkların ise doğru planlama, geleceğe yönelik entegre ve sürekli projelerle aşılacağı kabul edilmektedir. Ancak yıllardır süregelen, kendini yenileyememişlik, belki de yenileme gereği duymamışlık, hantallığın en önemli sebebi olarak öne çıkan ve tecrübe adı altında kamufle edilmiş alışkanlıklar etkisini ve etkinliğini hala sürdürmektedir.
Tarımsal Enstitüler uzman yetiştirme ve tohum geliştirme fabrikalarıdır
Aslında Araştırma Enstitüleri bir yönüyle yeni bitki çeşidi ve tohum geliştirme, diğer yönüyle de uzman, akademisyen yetiştirme fabrikalarıdır. Bu nedenle dünyayla yarışacak bitki çeşitleri ve üretim teknikleri geliştirecek şekilde dizayn edilmelidir. Bunun yolu da yeniliği getirene, güncellemeyi sürekli kılana, bilgiyi ve bilinci sahaya yansıtana, tecrübeyi aslına uygun tarif edene ve uygulayana, tarıma sistemsel yaklaşana engel olmak değil destek olmaktır.” [2]
Farklı kesimlerden gelen bakış açısının ortaya koyduğu tespit ve görüşlerin büyük ölçüde doğruluk payı olduğu kabul edilebilir.
Aksayan yönler ve ihtiyaç duyulan yapısal değişiklikler:
Yeni dönem, tarımsal ve ormancılık Ar-Ge kurumlarının birlikte çalışmasını zorunlu kılmaktadır. Bu iki sistemin birlikte çalışması ile ortaya çıkacak sinerjiye ülkesel anlamda ihtiyaç duyulmaktadır.
Giderek yoğunlaşan çevresel sorunlara rağmen tarımsal Ar-Ge ile ormancılık araştırmaları arasında bugüne kadar organik bir bağ kurulamamıştır.
Çevre faktörünün öne çıkması ile ormancılık Ar-Ge sistemi bu yüzyılda yeni bir döneme girmiştir ve bu yeni dönem bu kurumların yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır. [3]
Günümüzde sorunlar çok boyutlu ve karmaşık hale gelmiştir. Bu sorunların çözümü, çok disiplinli ve katılımcı Ar-Ge projeleri ile mümkündür. Hâlbuki geleneksel Ar-Ge sistemimizde tek disiplinli-bireysel projeler ağırlığını sürdürmektedir.
Ar-Ge sisteminde yüzlerce proje yürütülmesine rağmen yarım asırdır bekleyen temel sorunlara tam çözümler üretilememiştir. Bu durum enstitülerin ve üniversitelerin toplum nezdindeki itibarını zedelemektedir. Ulusal ve bölgesel öncelikler üniversiteleri bağlamadığı için araştırmada tekerrürlerin önüne geçilememiş, kaynakların keyfî kullanımı önlenememiştir.
Uzmanlar, tarımsal Ar-Ge sonuçlarının yayımı ve üreticilere aktarılması noktasında yaşanan sorunların yeteri kadar çözülmediğine işaret etmektedirler. Tarımsal araştırmalar konusunda üniversitelerin gerçekleştirdikleri temel araştırmalar ve kamu araştırma kurumlarının yapmış olduğu uygulamalı araştırmaların sonuçlarının aktarılamaması ve bilginin yayılamamasında organizasyonlardan kaynaklı sorunlara da işaret edilmektedir. Gelişmiş ülkelerde üretici sorunlarını çözmede özel sektör girişimi ile kurulan geliştirme merkezleri (improvement centers) veya farklı isimler altındaki merkezlerde yaşanan sorunların çözümüne yönelik pek çok yasal ve bürokratik işlerle uğraşılmadan, üretici örgütleri ve firmaların talepleri ile oluşturulan projeler çerçevesinde bilimsel çalışmalar yapılmakta ve elde edilen sonuçlar örgütlerine aktarılmaktadır. Bu bağlamda ülkemizde kamu araştırma kuruluşları ve üniversitelerin yanında, bu yapıların da zaman içerisinde gelişimi, ülkemiz tarımına katkı sağlayabilecektir. [1]
Ülkemizde Tarım ve Ormancılık AR-GE Yapısının Güçlü Yönleri ve Fırsatları Nelerdir?
Tarım ve Ormancılık AR-GE Yapısının Zayıf Yönleri ve Tehditleri Nelerdir?
Yapısal reform yapma iradesi ortaya çıktığında, sistemin güçlü yönleri ve fırsatları çerçevesinde; zayıf yönlerini güçlendirmek ve olası tehditleri azaltmak için gerekli hedef ve stratejiler belirlenip uygulamaya geçmek gerekecektir.
Tarım ve Ormancılık Alanında Yükseköğretim Sistemindeki Yapısal Sorunlar ve Yapılması Gerekenler
Ziraat fakülteleri tarımsal araştırma ve yayım çalışmalarına yönelik elemanların yetiştirilmesinde birincil kaynaktır. Türkiye’de çok sayıda ve çoğu gereksiz ve işlevsiz Ziraat Fakültesi bulunmaktadır. Ayrıca tarımla ilgili Doğa Bilimleri ve benzeri adlarla önemli sayıda kamu ve özel fakülteler bulunmaktadır. Bunlar eğitim ve araştırma etkinliklerini gerçekleştirmektedir. Mevcut yapı gereği araştırma ve öğrenci eğitimi konularına yoğunlaşan fakültelerin doğrudan yürüttüğü yayım etkinlikleri çok sınırlıdır. Fakülteler, ilgili bakanlık ve diğer kuruluşlarda görevli elemanların hizmet içi eğitim çalışmalarını gerçekleştirmekte, seminer ve toplantılarda araştırma sonuçlarını aktarmaktadır. Ancak, çiftçi düzeyindeki yayım çalışmalarına katılım sınırlı kalmaktadır.
Ziraat mühendisliği eğitimi veren fakültelerde ziraat fakültesi dışında farklı isimlendirmeler bulunmaktadır. 2020 yılında kontenjan açılan 37 fakülteden ikisi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi, biri Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi adını taşımaktadır.
Türkiye’de binlerce öğrenci herhangi bir bölüme yerleştirilemezken, ziraat fakültelerinin tercih edilmemesi ve bu fakültelerin kontenjanlarının doldurulamaması, sistemdeki çarpıklığı ortaya koymaktadır. Ziraat fakültelerine bağlı bazı bölümlerin mevcut bütün üniversitelerde neredeyse hiç tercih edilmemekte, bazı bölümlerini tercih eden öğrenci sayısı neredeyse yok denecek kadar az olmuştur. 2022 yılında baraj puan uygulaması kaldırıldığından sadece üniversiteye kayıt oldum demek için kontenjanlar şeklen dolmuş gibi olmuştur.
Yeterli donanıma sahip olmadan açılan üniversite sayısındaki artışın eğitim kalitesinde düşüşe neden olduğu, bir dönemin popüler mesleği olan ziraat mühendisliğinin halk ve öğrencilerin gözünde uğradığı değer kaybı iş bulma problemiyle doğrudan ilişkili bulunmakta, ülkemizde gerek ziraat fakültesi ve gerekse bölüm sayısı, dolayısıyla da alınan öğrenci ve iş bulamayan ziraat mühendisi sayısı giderek artmaktadır.[4]
Tarım bilimleri teknikleri yanında, temel bilimler, istatistik, yapay zeka, akılı tarım teknolojileri, ekoloji, çevre, iklim değişimleri, karbon tarımı gibi çağın ve ekolojilerinin ilkeleri üzerinden bilgi üretmek istenilen düzeyde değildir. Yaşanan sorunları çözecek temel bilimler bilgisinin kullanarak sorun çözecek nitelikli eğitim gereksinimi doğmuştur.
Türkiye tarım ve ormancılık bilimi ve eğitimi potansiyeli nedir? Dünyadaki yerimiz nedir? Türkiye’nin tarım bilimi eğitimi politikamız var mı? Türkiye tarım eğitiminin dünya çapında bir ideası var mı?
Bu sorular, tarım ve ormancılık alanında yükseköğretim için cevaplaması hiç de olumlu cevaplandırılabilecek sorular değildir.
Ziraat Fakültelerinin maalesef bu sürede kendilerini yenileme konusunda çok yavaş davranıyor, çoğu yeterince nitelikli öğrenci ve akademik kadro sağlayamadığı için güç kaybına uğramışlardır. Bölüm isimlerinin değişmesi dahi birçok şekilsel değişim sorunu çözememiştir. Tarımda yeni paradigma yaratamamışlardır.
Nasıl bir eğitim çıktısı istiyoruz, her şeyi bilen ziraat bir mezun mu yoksa becerisi gelişmiş, öğretilenleri öğrenmiş, bilgiden bilgi üretebilen nitelikte yetişmiş insan gücüne sahip olmak mı sorusunun cevabı bir politika ve vizyon gerektirir. Maalesef şu ana kadar hiçbir üniversitemiz ve fakültemiz misyon ve vizyon tam belirleyememiş ve izleyememiştir.
Türkiye tarım eğitiminde plansızlık ve uzun erimli hedef sorunu yaşanıyor. Ülkenin ihtiyacı gözetilmeden her ilde açılan üniversitede bir de ziraat fakültesi açılmıştır. Çoğu Ziraat Fakültesi alt yapı ve yeterli akademik kadro sağlanmadan açılmıştır. Eğitim kalitesi son derece sorunludur. [5]
Veteriner fakültesi
Türkiye’nin 32 veteriner fakültesi ile ABD’yi bile geride bıraktığını bildiren Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), “Plansız açılan Veteriner Fakülteleri; eğitim sistemimizi, hayvancılığımızı ve toplum sağlığını tehdit etmektedir.” açıklaması yaptı.
Bu hatalı uygulamalar sonucu; eğitim yeterliliğine sahip olmayan ancak adı fakülte olan kurumlar, yeterli donanıma sahip olmadan mezun olan çok sayıda veteriner hekim ve hatalı uygulamalar ile zarar gören insan sağlığı, çevre sağlığı ve hayvancılığımız olacaktır. [6]
Açık öğretim programları da dâhil olmak üzere yaklaşık 85 adet veterinerlik meslek yüksekokulu bulunmaktadır.
Gıda mühendisliği
Gıda mühendisliği bölümünün bulunduğu üniversitelerde bazı fakültelerde mevcut öğrenci kontenjanları dolabiliyorken, bazılarında hiç müracaat olmadığı veya oldukça düşük sayıda yerleştirme olduğu görülmüştür. [7]
Varılan noktada, üniversite kontenjanlarının planlanmasında ülkenin ihtiyaçları, kamunun gereksinimleri ya da sanayinin istihdam hacmi gibi herhangi bir veri incelenmemekte, özellikle meslek örgütleri sürecin dışında tutulmakta, daha açık ifadeyle üniversite kontenjanları planlanmamaktadır. Bu açıdan gıda mühendisliğinde makas çok açılmakta ve bu durum kendisini işsizlik olarak göstermektedir. [8]
Orman Fakülteleri
1857 yılında başlayan 164 yıllık geçmişe sahip ormancılık eğitimi ülkemizde 12 Orman Fakültesi ile temsil edilmektedir. 38 Adet Ormancılıkla İlgili Meslek Yüksekokulu vardır. [9]
Ülkemizde 2020 yılı itibarı ile 40’a yakın Ormancılık Meslek Yüksek Okulu ve bu okullarda her yıl eğitime başlayan yaklaşık 1700 öğrenci var. Fakat bu gençlerin okullarını bitirdikten sonra istihdam edileceği alanlar oldukça sınırlı. Her yıl 1000’in üzerinde mezun veren bu okullardan mezun olan gençler, eğitimini aldıkları branşlara ait iş bulamamaktadır. [10]
Türkiye İçin Genel Değerlendirme
Tarımsal araştırma organizasyonları içerisinde yer alan Bakanlık ve Üniversiteler gibi kurum ve kuruluşların her birinin farklı görev ve etkinlikleri vardır. Ancak, gerek araştırmaya ayırdıkları bütçeleri, gerekse sahip oldukları araştırmacı sayıları yönünden Bakanlık ve Üniversiteler önemli bir ağırlığa sahiptir.
Özellikle son 30 yıl boyunca Ziraat, Veteriner ve Orman Fakülteleri ile gıda mühendisliği bölümlerinin sayıları gereğinden çok fazla artmış, yeni Su Ürünleri fakülteleri açılmış, ancak eğitim düzeyinde yeterli iyileşme sağlanamamıştır. Ayrıca konularında eğitim almış bu meslek mezunları için yeterli hizmet ortamları yaratılamamıştır.
Diğer taraftan, Tarımsal Ar-GE kuruluşları arasında bir işbirliğinden söz etmek de güçtür. Değişen koşullar ve yeni ihtiyaçların ortaya çıkması, tarımsal araştırma organizasyonlarının da bu paralelde çalışmalarını gerekli kılmaktadır.
Türkiye’de çiftçi önceliklerinin ve koşullarının araştırmaya aktarılmasında kurumsal bir yapı oluşturulamamıştır. Araştırmacıların bireysel görüşme ve gözlemleri, araştırma konularının belirlenmesinde hala etkilidir. Aynı şekilde, araştırmacılarla yayımcılar arasında bireysel ve informal ilişkiler ağırlıktadır. Yayımcıların araştırma çalışmalarında yer almasına da sıcak bakılmamaktadır. Yine çiftçilerin araştırma ve yayım çalışmalarına finansal ve düşünsel katılımları sağlanamamıştır. Araştırma çalışmalarının yerele indirgenmesinde önemli araç olan yerel deneme birimlerinin yokluğu ve/veya yetersizliği de büyük bir sorundur. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde aktörler arasındaki ilişkilerin ve bilgi ağının etkinleştirilmesinde, yerel kuruluşların sürece katılmasında ve sistemin yerele odaklanmasında bölgesel Ar-Ge veya benzer işleve sahip birimlerin kurulması tarımın geleceği için önemli görülmektedir.
Yükseköğretimde nasıl bir yapısal reform gerekiyor?
1. Yeterli akademik kadroya sahip olmadan, öğretim üyesi öğrenci oranı belirlenmeden yeni fakülteler ve bölümler açılmamalı,
2. Fakültelerinin açılması için çekirdek eğitim programının netleştirilmeli, asgari fiziki şartlar belirlenmeli,
3. ÖSYM sınav sonucuna göre, fakültelerinin ilk 5000 sıralamasındaki adaylara burs verilmeli, tarım ve ormancılık öğretiminin cazibesi artırılmalı,
4. Tarım ve ormancılık eğitimi yeniden revize edilmeli ve kaliteli eğim sürecine geçilmeli,
5. Yaparak öğrenme modeli tarım eğitiminin ders işleyiş şekli olmalı, staj süreleri uzatılmalı ve yan dal uzmanlık alanları genişletilmeli,
6. İlgili fakülteler ile koordineli ile Tarımsal Araştırma Merkezleri ve Enstitüler Kurulmalı
7. Bakanlıklara bağlı Tarımsal Araştırma Enstitüleri, üniversiteler ile organik bağ oluşturmalı,
8. Üniversite, tarım teşkilatları ve çiftçi arasında sistematik yayım faaliyeti başlamalı ve tarımsal eğitimde yayın faaliyetleri eğitimin bir parçası olmalı,
9. Çağın üretim sistemine uygun, ekosisteme uygun, doğanın yasalarını koruyan, sürdürülebilir yaşam eksenli bir eğitim sitemi yaratılmalıdır!
Dünyada Araştırma Sistem ve Modelleri
Ulusal araştırma sistemlerinin çekirdeğini kamu tarafından desteklenen organizasyonlar ve kurumlar oluşturmaktadır. Zaman içerisinde üç ulusal araştırma organizasyon modeli gelişmiştir. Bu modeller;
Asya kıtasında APAARI, Avrupa’ da SCAR, ABD’de ARS, Avustralya’da ACIAR önemli uluslararası tarımsal araştırma kuruluşları ve üst yapılardır. Latin Amerika ve Afrika kıtasında ise ulusal tarımsal araştırma kuruluşları ve üniversiteler araştırma çalışmalarını yürütmekle beraber daha dağınık bir yapı göstermektedir.
Tarımsal Araştırma Konseyi Modeli, farklı bir otonom araştırma organizasyonunu temsil eder ve politika belirleme, yönetim, koordinasyon ve finansmanında rol oynar. Bu modelin ayırt edici özelliği, tam özerk yönetsel sorumluluk ve bilim insanlarını bürokrasiden kurtarmaktır. Bu modele örnek olarak Hindistan Tarımsal Araştırma Konseyi (ICAR) ve Pakistan Tarımsal Araştırma Konseyi (PARC) verilebilir.
Özellikle Asya kıtasındaki Tarımsal Üniversite (SAU) modeli, içerisinde tarımsal araştırma ve eğitimin organize olduğu Amerikan Devlet Üniversiteleri gibi kurulmuş otonom yapıya sahip üniversitelerdir. ABD, Hindistan, Pakistan ve Filipinler devlet üniversiteleri de bu model çerçevesindedir. Bu üniversiteler tarımsal araştırma, eğitim ve yayım eğitimi ile sorumlu bölge temelli özerk organizasyonlardır. [11]
Bazı Ülkelerde Tarımsal Ar-Ge ve Eğitim Organizasyon Yapısı
Çizelge 1: Seçilmiş bazı ülkelerde tarımsal araştırma göstergeleri
Ülkeler | AR-GE Yatırımı % ? | Özel Sektörü
Payı % |
Kamu Sektörü
Payı % |
Yabancı
Kaynak % |
1000 Çalışan
Araş. Sayısı |
İsveç | 3.8 | 67.8 | 24.5 | 3.5 | 8.4 |
Almanya | 2.8 | 66.9 | 30.7 | 2.1 | 6.1 |
Fransa | 2.2 | 54.1 | 36.9 | 7.0 | 6.1 |
Hollanda | 2.0 | 49.7 | 35.8 | 11.2 | 5.1 |
İtalya | 1.0 | 43.0 | 50.8 | 6.2 | 3.3 |
İspanya | 1.0 | 49.7 | 38.6 | 4.9 | 3.7 |
Yunanistan | 0.7 | 24.2 | 48.7 | 24.7 | 2.6 |
ABD | 2.8 | 8.8 | |||
Japonya | 3.5 | 9.3 | |||
Türkiye | 0.5 | 3.2 | 88.4 | 8.4 | 2.2 |
Çizelge 21: Seçilmiş bazı ülkelerde araştırma bütçesi
Ülkeler | Bütçe
(milyon $) |
Enstitü
Sayısı |
Alt İstasyon
Sayısı |
Araştırıcı
Sayısı |
Üst birim
Sayısı |
Cezayir | 13.7 | 30 | 61 | 450 | 1 |
Fas | 36.3 | 9 | 24 | 434 | 1 |
Mısır | 61.0 | 24 | 32 | 6.380 | 3 |
Etyopya | 8.3 | 7 | 14 | 728 | 1 |
Suriye | 15.3 | 9 | 24 | 1.400 | 2 |
İran | 99.0 | 33 | 260 | 6.500 | 1 |
Japonya | 900.0 | 12 | 42 | 1.638 | 1 |
Fransa | 600.0 | 19 | 74 | 7.500 | 1 |
ABD | 1.800.0 | 24 | 101 | – | 1 |
Türkiye
Önerilen |
90
180 |
61
10 |
0
30 |
1746
1750 |
2
1 |
[12]
Neden Yeni Modeller ve Yapısal Reform Arıyoruz?
Aşağıda grafikte zaman içinde teknolojik yeniliklere bağlı olarak tarımın gelişimi ve gelecekte de nasıl artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için bir nasıl bir tarım ve tarım teknolojileri öngörüldüğünü görmekteyiz.
İklim değişikliğine paralel olarak sorunlar artmaktadır. Günümüzde doğal kaynak ve çevre yönetimi Ar-Ge stratejilerinin odak noktasını oluşturmaktadır. Ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan sürdürülebilir bir kalkınma, ulusların temel önceliği haline gelmiştir. “Bilime dayalı tarım”, “koruyucu tarım”, “dijital-akıllı tarım” ve “yeşil tarım” gibi yeni stratejiler ortaya çıkmıştır.
Tarımda ileri teknoloji kullanımı yaygınlaşmaktadır. Hemen hemen tüm gelişmiş ülkeler Ar-Ge ve Eğitim sistemlerini yeniden yapılandırarak, mevcut ve gelecekteki sorunlara hızlı çözümler üretmek için verimli ve rekabetçi vizyoner bir yapı oluşturmuştur.
Türkiye’de tarımsal Ar-Ge ve Eğitim sisteminde önemli bir değişiklik yapılmamış ve kamu sektöründe kuruluşundan bu yana geleneksel yapı korunmuştur. Ar-Ge, Eğitim ve Yayım sistemlerinin kamu Ar-Ge, üniversiteler, STK’lar, özel kuruluşlar arasında eşgüdüm (koordinasyon) ve işbirliği kurabilmesi için yeni bir Yapısal Reforma ihtiyaç duyulmaktadır.
Aşağıdaki gösterildiği gibi tarımsal Ar-Ge yaklaşımlarda önemli değişiklikler olmuştur ve biz de ülke olarak böylesi değişiklik stratejilerini gündemimize almalıyız.
Gelişmiş ülkelerde araştırma sisteminde yeni yaklaşımlar
Eski Sistem Yeni Sistem
Merkeziyetçi yönetim Yerinden yönetim
Hiyerarşik yönetim Katılımcı yönetim
Kişisel öncelik Talep odaklılık
Kamu ağırlıklı finansman Özel sektör ağırlıklı finansman
Bireysel yaklaşım Bütüncül yaklaşım
İçe odaklanmış bir yapı Rekabet edebilirlik
Öznel değerlendirme Performansa dayalı değerlendirme
Üretkenliğe odaklanmış Ekoloji, ekonomi ve sosyal beklenti odaklı
Uygulama göz ardı edilmiş Uygulama önemli bir konu
Kamu ve Özel Ar-Ge Kamu özel ortaklığı
Çalışmaları ayrı
Kadınların öne çıkamadığı Kadınlara pozitif ayırımcılık
Bu yaklaşımlara uygun olarak ülkemizde bu alanda ilk defa denenecek bir yol ve yöntem izlenerek; çoğunlukla Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) emekli yöneticileri olan kişiler bir Sivil Toplum Girişimi ve Düşünce Kuruluşu gibi başlatmış olduğu Tarım ve Ormancılık AR-GE, Üniversite Eğitimi ve Yayım konusunda ihtiyaç olabilecek Yapısal Reform (yeniden yapılandırma) çalışması başlatılmıştır. Bu konu TAGEM yöneticileri ve Paydaş Kuruluşlarının bazıları ile de görüşülmüş ve kendileri de konunun gündemde tutulmasının uygun olacağını ifade etmişlerdir. Yapısal Reform (yeniden yapılandırma) çalışması başlangıç aşaması olan; içinde hedef ve stratejilere ilişkin taslak temel ilkelerin de yer aldığı anket çalışmasını başlatmış ve bunu emekli ve çalışan akademisyenler, kamu araştırmacıları, özel araştırmacılar ve ilgili Oda ve Birliklerden oluşan Çalışma Grubu Üyelerine (120 civarında) gönderilmiştir.
Anketlerin değerlendirilmesi sonrasında nihai görüş ve öneriler için TAGEM ve diğer paydaşlarla işbirliği içinde çalıştay(lar) planlanacaktır. Sonraki aşamalarda, Ar-Ge, Eğitim ve Yayım yapıları için öneriler çalıştaylar aracılığıyla paydaşlarla tartışılarak sonuçlandırılmaya çalışılacaktır. Son aşamada, Ar-Ge, Üniversite Eğitimi ve Yayım konularında yapısal reforma yönelik en fazla 3 strateji önerisi Bakanlıklara, ilgili resmi birimlere ve kamuoyuna sunulması planlanmaktadır.
Bu reform paketinin hayata geçirilmesi için her türlü çaba ve gayret gösterilecektir.
KAYNAKLAR:
2 Yorum