Yükleniyor...
Kısacık ömrüne çok sayıda eser sığdıran, Türk edebiyatının usta kalemi Ömer Seyfettin’in vefatının 100. yılında kayıp bir hikâyesi gün yüzüne çıktı.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi Serkan Tuna’nın tezi üzerinde çalışırken dikkatini çeken bu hikâyenin, Türklük Bilimi Araştırmaları dergisinin son sayısında ele alındığını görmekteyiz.
Serkan Tuna, Prof. Dr. Süheyla Yüksel gözetiminde Hakkı Tarık Us Süreli Yayınlar Kataloğu’ndan temin ederek başlattıkları “Musavver Terakki (Beşinci Sene) İnceleme-Tahlili Dizin-Seçilmiş Metinler” isimli tez çalışmasını bir süredir devam ettiriyor.
Tuna, tez çalışması sebebiyle Musavver Terakki mecmuasını incelerken “C. Nazmi” imzasıyla okuyucuya sunulan bir hikâye ile karşılaşıyor: “Küçük Hiss-i Hikâye”
Hikâye bir cambazın aşkını konu alıyor.
“C. Nazmi” imzasının Ömer Seyfettin’in müstearlarından biri olduğunu bilen Tuna, hemen Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat’a danışıyor ve kendisinden “Cambazın Aşkı”nın ismi bilinen ama metnine ulaşılamayan bir hikâye olduğunu öğreniyor.
Bu bilgi ışığında araştırmasını derinleştiren Tuna, kayıp olarak nitelendirdiğimiz hikâyeyle ilgili ilk ve tek bilginin Ömer Seyfettin tarafından Hakkı Tarık Us’a gönderilen mektupta olduğunu fark ediyor.
Mektup, Şevket Rado tarafından Hayat Tarih Mecmua’sında “Ömer Seyfettin’in Bir Edebiyat Meraklısına Mektupları I’’ başlığıyla yayımlanıyor. Söz konusu mektupta Ömer Seyfettin, Tarık Us’a şöyle demektedir:
“Nam-ı müstearımla eser denilebilecek bir şey neşretmedim. Yalnız [C. Nazmi] imzasıyla [Canbazın Aşkı] serlevhalı büyük hikâyemi neşrettim ki küçüklük hayatıma, edebiyata çalıştığım ilk günlere ait olduğu için bence pek kıymettardır.”
Serkan Tuna, Ömer Seyfettin’e ait olduğunu tespit ettiği metnin tamamını Türklük Bilimi Araştırmaları dergisinin son sayısında bizlerle paylaşıyor.
Hikâyenin içeriğinden haberdar etmek için de Tuna’nın aynı yazıda esere dair değerlendirmesini aynen aktarıyoruz:
“Hikâyenin başkarakteri olan Victor, bir cambazhanede kalabalıklar önünde cambazlık gösterisi yapar. Ara ara kendi gösterisine katılan direktörün kızı Rosa’a âşıktır. Paul ise Victor’un gizliden gizliye çekişme hâlinde olduğu aynı yerdeki bir diğer kişidir. Paul ile Rosa’un yakınlaşmasından rahatsızlık duyan Victor, onların evlenmesi ve çocuklarının olmasıyla tamamen yıkılır. Hikâyede olaylar Victor’un gözünden takip edilir. İç âleminde yalnız olan Victor, hissiyatını kimseyle paylaşamamanın sancısını çeker. Yakın dostu olarak gözüken Fernand’a derdini açar lakin Fernand bu manevi duygulardan uzak bir kişidir. Onu anlamadığı gibi aşk için “ölüm kıyafetine” bürünmesini anlamsız bulur ve aşktan kaçmasını öğütler. Fernand’dan başka yakın dostu olmayan Victor, iç âleminde sürekli aşk acısıyla başbaşa kalır. Böylece hikâye, Victor’la birlikte iyiden kötüye doğru sürüklenir. Başlangıçta kaslı, kendisini beğenen ve âşık kişi olarak güçlü gözüken Victor, hikâyenin sonunda düzgün vücudunu yitirmiş, topal kalmış, aşkta mağlup olmuş ve itibardan düşmüştür. Victor, Rosa, Paul, Fernand dışında hikâyenin şahıs kadrosu Anna, Jack, Heroine, Camille, Loise ve cambazhanenin sahibi direktörden oluşur. Şahısların tümü yabancıdır. Mekân olarak ise birkaç yer tercih edilmiştir. Gösterilerin yapıldığı, çalışanların ikamet edip idman yaptıkları cambazhane en yoğun olanıdır. Cambazhane dışında Victor’un Fernand ile zaman zaman uğrayıp dertleştikleri mavi boyalı meyhane, Victor’un Rosa’u düşünmek için gittiği şehir dışındaki ağaçlık, ziyafetin verildiği otel ve gazino vardır.” (Tuna, 2020)
Ömer Seyfettin bibliyografyasındaki boşluklardan birini dolduran Serkan Tuna’ya teşekkür ediyoruz.
Tuna, S. (2020). Ömer Seyfettin’in Kayıp Bir Hikâyesi: Cambazın Aşkı. Türklük Bilimi Araştırmaları, 192.
1 Yorum