Yükleniyor...
Demek bir döngü tamamlanmıştı. 5 yıl öncesinde ‘Açılış’ı yapan ‘karakter, ‘kapanış’ ı yapacaktı!
Kimsenin tanımadığı bilmediği bir isim, aniden TRT’ye fırlamış ve yüzlerce kişinin adını anarak ‘Ergenekon’ dosyasına açılışı yapmış sonra kayıplara karışmıştı..
Ekrana çıktı ve dedi ki: ‘Ergenekon süreci bitti. Şimdi Başkanlık Dönemi başlıyor! RTE, Kemal Atatürk’ten sonra bu ülkeye gelmiş en büyük devrimcidir!’
Sürecin bittiğini, topluma yapılan psikolojik/ekonomik/askeri operasyonun şekil değiştireceğini ‘müjdeliyordu’!
Ardarda darbe almış, çökertilmiş ev üzerine yeni bir bina çıkılacaktı. Çatıya ‘başkan’ oturacaktı..
Toplumda ‘barış’ sağlanacak, ‘İmralı’ ile ‘Silivri’ el sıkışacak, bu sürecin çocukları celladlarının yerli uşaklarından çiçekler alacaktı!
İrlanda’da olduğu gibi katiller ve maktul yakınları, zalimler ve mazlumlar, TSK ve onu tarumar edenler ekranlardan, gazete sayfalarından, filmler, diziler ve kliplerden, haber ve tartışma programlarından fırlayacaklar birbirleri ile YÜZLEŞECEK (!), AFFEDECEK (!) BARIŞACAK (!) ÖPÜŞÜP KOKLAŞACAKlardı…
Etrafı katillerine bin teşekkür eden maktul yakınları saracaktı!
Bir dönem kapanacak, BARIŞ güllerinin kan deryasını kapadığı soluk sessiz bir korkunun kılıcının hep enselerde ışıldadığı bir başka dönem açılacaktı! Gak diyen baro kapanacak, guk diyen, teröre yardım ve yataklıkla suçlanacak, evine barkına el konacaktı.. Yasalar hazırdı!
Sisteme girmeyen bertaraf edilecekti. Sistem içi ‘MUHALEFET’ serbestti. Sokakları doldurup, renkli şapkalar ve zilli davullu Amerikan tarzı protestolar hoşgörülebilirdi. Ama hukukun müdafaası, esnaf, işçi, çiftçi, madenci, öğretmen, memurun birliği, her cenahtan MİLLİ KUVVETLERİN kucaklaşması bu milletin hafızasından hiç silinmemişti ve emperyalizmin en büyük kabusuydu..
Yedi düvel, çapulcu sürüsü olarak gördükleri bu milletin karşısında bu birlik sayesinde paramparça olmuştu!
O nedenle 1940’lardan beri sistematik olarak damarlara sızma yoluyla, eğitimi, basını ele geçirerek, aynı anda açlıkla terbiye ederek bu milleti devşirmeye çalıştılar. 1940’larda alenen ifade etmişlerdi: Türkiye ‘BATILI KALIPTA İNSAN YETİŞTİRİLECEK LABORATUAR ÜLKE’ ilan edilmişti.. Üzerinde bu kadar uzun süredir ‘çalışılan’ başka bir millet yok. Ve bu kadar uzun süre çalışıldığı halde başarısız oldukları bir başka ülke de YOK.
Amerikalı psikolojik harekat uzmanları saç baş yoluyor.. BU milletin RUHU dimdik ayakta ve her baskıyla biraz daha dikiliyor.. İnanmayan Anadolu’nun bağrına gitsin.. Bu kadar çalışmaya yüzde 10-15’in kafası kaydırıldıysa geri kalan güçlenerek diş gıcırdatmaktadır!
Yüzde 50 masalı ile iktidara destek verenler! Bu masalı kesin artık! 50 milyon seçmenin sadece yüzde 16’sı AKP’ye oy vermiştir. Onlar da muhalefetin düzenbazlığından gına getirmiş olan yüzde 5-6’lık bir kesimle paraya, mevkiye tamah eden bir gruptur.. Ve çok küçük bir azınlık ampulün tam etrafındadır ve şu sıralar ne yapacakları meçhul zigzaglamaktadır..
Artık Gün O Gündür!
Bu millet, işçi, çiftçi, memur, esnaf, öğrencisiyle, PARTİLER ÜSTÜ bir MİLLİ BİRLİK oluşumu için elele verecektir..
“Önce Partim” değil ÖNCE VATAN diyenler birleşecektir. Bu tarihin emridir! Ve Mustafa Kemâl’in dediği gibi MİLLETE gidilecektir. 1918 Mütareke İstanbul’unda harekatını şöyle belirlemiştir: