SERVET SOMUNCUOĞLU-TÜRK’ÜN PEŞİNDE BİR KAŞİF(1)

Güneş’e, Güneş’e yürüdüler… Sanki bir sırrı çözmek için kucakladılar Güneş’i. Uzak yollardan geldiler, kimsenin olmadığı çağlardı. Destanlarla konuşulur, kurtlarla halleşilir, kayalarla dilleşilirdi… … İnsanoğlu dünden bugüne hep, geçmişi bilme, yaptıklarını başkalarına gösterme ve geleceğe bildirme amacı gütmüştür. Tüm bunları yaparken de resim, yazı, anıt vb. somut ögeler kullanmıştır. Türk milleti de bu yolu izlemiş ve […]


Paylaşın:

Güneş’e, Güneş’e yürüdüler…

Sanki bir sırrı çözmek için kucakladılar Güneş’i.

Uzak yollardan geldiler, kimsenin olmadığı çağlardı.

Destanlarla konuşulur, kurtlarla halleşilir, kayalarla dilleşilirdi…

İnsanoğlu dünden bugüne hep, geçmişi bilme, yaptıklarını başkalarına gösterme ve geleceğe bildirme amacı gütmüştür. Tüm bunları yaparken de resim, yazı, anıt vb. somut ögeler kullanmıştır. Türk milleti de bu yolu izlemiş ve yaptıklarını kaya resimlerine işleyerek bizlere önemli bir miras bırakmıştır. Bu kaya resimleri milletimize ait ilk kalıntılar olmakla beraber Türk tarihini milattan önce ”en az” 5000’lere götürecek niteliktedir.

Bugün bu kaya resimleri Türk’ün ayak bastığı her coğrafyada karşımıza çıkmaktadır. Sibirya’dan Orta Asya’ya, Orta Asya’dan Kafkasya’ya, oradan Anadolu’ya, Avrupa’ya ve daha nice yerlere…

Geniş bir coğrafyada ve geniş bir zaman dilimi içerisinde birbirine büyük benzerlikler gösteren onlarca kaya resim alanı. Hepsi bulundukları bölgelerin en yüksek yerlerinde. Hepsinin çevresinde kurganlar var. Hepsi atalara kurban kesilen yerler. Bütün kaya resim alanlarında aynı süreklilik var… Kaya resminden damgaya, damgadan harfe ve Türk Abece’sine. Türk, güneş kültünü de unutmamış dağ keçisini de geyiği de. Ne Saymalıtaş’ta ne Güdül’de. Kayaresimleri Türk’ün ayak bastığı her yerde.

Birbirini hiç görmemiş, biribinden haberi olmayan ancak dil, din, kültür vb. açıdan birbirinin aynı tek bir milletin bıraktığı bir büyük miras kaya resimleri. İşte, binlerce yıldır hiç durmadan sessiz sessiz çığlıklar atan bu kaya resimlerinin sesini Servet Somuncuoğlu duydu. Bunlar atalarımızdan bize birer mektuptu. Hem de binlerce yıl önce kazılmış mektuplar. Servet Somuncuoğlu’nun yüreğine bir kor düşmüştü. Ona çok uzaktan seslenenler vardı.  Atalarımıza doğru gitmeliydi. O da koşar adım düştü Türk’ün peşine.

Servet Somuncuoğlu Türk tarihini bir yapboza benzetiyor. Bugün elimizde Türk tarihine ait bazı yapboz parçaları mevcut. Ancak çoğu parça ya elimizde değil ya da yanlış yerleştirilmiş. İşte Somuncuoğlu bu kayıp parçaların peşinde. Tamgalısay’dan Saymalıtaş’a, Saymalıdan Lena’ya, Lena’dan Güdül’e, Hakkari’ye, Gobustan’a(Bakü), Macaristan’a,Kanada’ya… Bu kayıp parçaları aradı. Bazılarını buldu da. Servet Somunculuoğlu’nun çalışmalarında kaya resimlerinin Orta Asya’nın derinliklerinden dünyanın birçok noktasına gezintisini izleyeceğiz.

2004 yılından bu yana canla başla çalışıyor Somuncuoğlu. Çok ülkeler gördü, çok dağlar gezdi. Kitaplar yayınladı, belgeseller çekti. Televizyon programlarında bilmediğimiz Türk’ü tanıttı. Tek bir gayesi vardı… Türk’ü bulmak.

Somuncuoğlu’nun kaya resimleri üzerinden birçok haklı iddiası var. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz.

-Türkler Anadolu’ya Malazgirt Savaşı’ndan binlerce yıl önce gelmiştir.

-Orhun Anıtları Türklerin önsözü değil, Türklerin Taşlar üzerindeki sonsözüdür.

-Türkler entellektüel milletlerdendir.

-Türkler göçebe değil, göç eden bir millettir.

Servet Somuncuoğlu’na hayranlığımın bir nişanesi olan bu yazı dizisinin devamında ben, hem onun çalışmalarını hem de bu haklı iddialarından bazılarını sizlere aktarmaya ve kendimce -haddimizi de biraz aşarak- bazı yorumlar yapmaya çalışacağım…

 

Devam Edecek…

Yazar

Emre Sevinç

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar