SOMA MADEN FACİASI

      Soma maden ocağında büyük bir facia yaşandı. Maden ocağında çıkan yangın, patlamalara neden oldu, ocaktan çıkamayan işçilerimizden 300’den fazlası hayatını kaybetti. Bütün Türkiye madencilerin yasını tutuyor. Türkiye’mizde işveren kim olursa olsun, ister devlet isterse özel sektör, maden ocaklarında hatta gemi yapım tezgâhlarında çalışan işçinin güvenliği sağlanmıyor. 5-6 senedir bu kaçıncı maden faciası? […]


Paylaşın:

 

 

 

Soma maden ocağında büyük bir facia yaşandı. Maden ocağında çıkan yangın, patlamalara neden oldu, ocaktan çıkamayan işçilerimizden 300’den fazlası hayatını kaybetti. Bütün Türkiye madencilerin yasını tutuyor.

Türkiye’mizde işveren kim olursa olsun, ister devlet isterse özel sektör, maden ocaklarında hatta gemi yapım tezgâhlarında çalışan işçinin güvenliği sağlanmıyor. 5-6 senedir bu kaçıncı maden faciası? Gemilerde çalışan kaç insanımız hayatını kaybetti, yazık değil mi? İnsanımıza hiç değer vermiyoruz. Öldükten sonra işçi kardeşlerimiz demek kolaydır. Sağlıklarında neden madencilerimizin de insan olduğu hatırlanmıyor ve onların insan gibi yaşamaları için gerekli düzenlemeleri yapmıyorsunuz?

1970’li yıllarda İskilip’te çalışırken bir kömür ocağında göçük olmuş madende çalışan bir işçi hayatını kaybetmişti. Olayın neden olduğunu anlayabilmek için bilirkişi seçtiğimiz mühendisle birlikte kömür ocağına inmiştim. İncelememiz bittiğinde bitkindim. Belki kömür tozu yutmayayım diye nefesimi tutmuş, o sebeple çok yorulmuştum. Ancak maden ocağından çıktıktan sonra “Maden işçilerine ne kadar çok para verilirse verilsin, yine de azdır” diye düşünmüştüm.

Soma Kömür İşletmesinin patronu Alp Gürkan televizyonda basın mensuplarının sorularını cevaplarken söylediği bir söz dikkatimi çekti:

Alp Gürkan kendisine yöneltilen bir soru üzerine “Ben 76 yaşındayım. Bu yaşta madene inmeye fiziki gücüm uygun değil, kaldı ki Avrupa’da ben yaşta adamların madene inmeleri, yasayla yasaklanmıştır.” dedi.

Aslında Alp Gürkan önemli bir şey söylemişti: Kömür madenlerinde çalışan işçiler, grizu patlaması, göçük, kömürün kendi kendine tutuşması gibi sebeplerle daimi ölüm tehlikesi altında çalışırlar. Ama bu riskler olmasa dahi sağlıkları risk altındadır. Çoğunun sağlığı genç yaşta bozulur. Bütün bunlar göz önüne alındığında maden işçilerinin çalışmalarının karşılığında aldığı para çok azdır. Usta bir işçi ancak 1600 TL alıyormuş.

Hâlbuki Avrupa’da olsun, ABD’de olsun maden işçilerinin aldığı ücret, bizim işçilerin aldığı ücretlerle mukayese edilemeyecek kadar yüksektir.

Uluslararası Sağlık Örgütü 22 Haziran 1995 günü “176 numaralı madenlerde güvenlik ve sağlık sözleşmesini kabul etmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi maden işletenlere fazla yük getiriyor gerekçesiyle imzalamamıştır.” Ancak Türkiye bu sözleşmeyi imzalamamış olsa da maden işçilerimizin ücretlerini bugünkü ücretlerinin en az 2 katına çıkarmak, işçilerimizin güvenlikleri ve sağlıklarıyla yakından ilgilenmek, gerekli düzenlemeleri yapmak mecburiyetindedir. İleri demokrasilerde uygulamalar bu şekildedir.

Belki kömürü pahalıya mal ederiz. Ama kömürü pahalı elde etmek işçiyi katletmek ve emeğinin hakkını vermemekten çok daha hayırlıdır.

 

 

 

Yazar

Talat Şalk

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar