Stratfor: Türkiye’yi 2019’da daha büyük ekonomik sıkıntılar bekliyor

2018 yılında tam bir çöküntüden yapılan müdahalelerle kurtulan Türk ekonomisi için tehlike henüz atlatılmış değil. 2018 yılındaki ekonomik krize sebep olan unsurlar 2019 yılında da bir araya gelerek daha büyük bir ekonomik krize sebep olabilir.


Paylaşın:
Yeni yılda Türk ekonomisinin sorunları

Stratfor’un 2019 ekonomi tahminleri

2019’a giren Türkiye’nin ekonomik sıkıntıları geride kalmış değil.

(https://worldview.stratfor.com/article/turkey-enters-2019-its-economic-woes-are-never-far-away , As Turkey Enters 2019, Its Economic Woes Are Never Far Away, 28/11/2018)

Stratfor 2019 Türkiye ekonomisi ile ilgili tahminlerini yayınladı.

Türkiye’deki ekonomik durumun kısa bir özetinin verildiği yazıda merkez bankasının müdahalesi,  Türk lirasının kontrolü ve fiyat düzenlemesi ile Türkiye’nin tam bir ekonomik çöküntüden 2018 kurtarıldığını belirtildi. Ancak Türk ekonomisini bu kötü durumuna getiren unsurların varlığını koruduğunu 2019 yılında yüksek kurumsal borç, zayıf Türk lirası, yabancı yatırım eksikliği, genişleyen cari işlem açığı, yüksek enflasyon, can çekişen ihracat sektörü ve zayıflayan tüketici güveninin de dahil olduğu aynı unsurların bir araya gelerek daha vahim sonuçlara yol açabileceğini kaydedildi.

Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği 2002’den bu yana iç borcu belli bir seviyede tuttuğunu ancak 15 yılın sonunda kurumsal sektörün borcunun ciddi bir meblağa ulaştığını, Türk şirketlerinin 200 milyar dolar kadar borçlandığını ve bu borçların büyük çoğunluğunun dolar kuru üzerinden olduğunu ve bu durumunda ödemeyi daha da zorlaştırdığı belirtiliyor.

Raporda ekonominin iplerinin bütünüyle hükümetin elinde olmadığı, ekonomik problemlere sebep olan unsurların bir kısmının dış kaynaklı olduğu, bunların başında da dolaysız yabancı yatırımdaki ani düşüşün geldiği vurgulanıyor. 2016 yılındaki darbe girişiminin birçok yabancı yatırımcıyı kaçırdığı buna örnek olarak 2015 yılında 18.7 milyar dolar olan dolaysız yabancı yatırımın 2017 yılında 10.8 milyar dolara düştüğünü ifade ediliyor.

Cari işlem açığının ve enflasyonun da ayrıca Türk ekonomisinin temel olarak kaydedilen raporda bilhassa enflasyon meselesinin Ankara’nın 2019 ekonomik hedeflerinde başta yer aldığı yorumuna yer verilmiş.

Tayyip Erdoğan’ın faiz oranlarının arttırılmasından duyduğu tiksintiyi gizlemediğini hatta ekonomi üzerinde merkez bankasının bağımsızlığının şüpheye düşürecek kadar ağırlığını hissettirdiğinin ifade edildiği buna rağmen Türk hükümetinin mali harcamaları kısıtlamak ve rekabeti teşvik etmek gibi diğer ekonomik tedbirlere müracaat etmekten geri kalmadığı da raporda kaydedilmiş.

Başka bir dış unsur olarak Türkiye’nin  Batı ile olan ihracat ilişkisine dikkat çeken raporda, Avrupa ve bu arada Amerika ile Türkiye’nin arasının otoriter bir rejime doğru sürüklenmesi, insan hakları ihlalleri ve Rusya ile olan ilişkilerinden ötürü açıldığını, iki taraf arasındaki ilişkilerin en kötü dönemde olduğunu ve Avrupa’ya ihracat meseleleri ve Amerika’nın 2018 yazında paniğe sebep olan dolar müdahalelerinin tekrar yaşanmaması için bir garanti bulunmadığı ifade ediliyor.

Raporda Türkiye’nin temel sorunlarla uğraşmaktan kaçınacağı, Tayyip Erdoğan’ın hükümetin her alanında ağırlığını hissettirdiği ve bu durumunda yabancı yatırımcıyı korkuttuğu belirtiliyor. Ankara’nın harcamaları azaltma, enflasyonla mücadele, tüketici güvenini arttırma ve Türk lirasına destek verme amaçlarına yönelik olarak 3 yıllık orta vadeli planını belirlediği ancak henüz yapısal değişikliklerin dahi yerine getirilemediği ifade edilmiş.

Türkiye’nin kırılgan ekonomik durumuna rağmen orta doğuda bir Kürt devletine ve bu devletin sebep olacağı ülke içinde muhtemel özerk bir Kürt oluşumuna müsaade etmemek amacı ile Batılı müttefiklerini kızdırma ve yeni vergiler getirme pahasına da olsa kuzey Irak’ta ve kuzey batı Suriye’deki varlığını koruyacağı yorumlarına yer veriliyor.

2019 Mart ayındaki yerel seçimlere de yer verilen raporda, AKP ile MHP’nin ittifakının şehirli Türk seçmeni ikna etmediğini, bu seçmenin 2017 yılında yapılan referandumda Ankara’da ve İstanbul’da anayasal değişikliği aslında reddettiği belirtiliyor. Kendilerini 2000’lerin başındaki ekonomik krizden Türkiye’yi kurtaranlar olarak gösteren AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın bu seçimde zorlanacağı, ancak pragmatist hareket eden Erdoğan’ın rakiplerine ve ekonomik sıkıntılara rağmen bu seçimden de galip çıkacağı raporda ifade ediliyor.

Yazar

A. Selim Babaoğlu

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar