TÜRKÇE İLE FELSEFE YAPILAMAZ MI?

  Türk milleti tarafından kendilerine Türk devletini yönetme görevi verilen bazı devlet adamlarının son zamanlarda Türk millî kimliğinin temel taşı olan Türk dilinin bilim ve felsefe dili olmadığı yönünde bilgiye dayanmayan bazı açıklamalarını dinliyor, okuyoruz. Bu bağlamda 23 Aralık 2014 günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen 49. TÜBİTAK 2014 Yılı Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri sırasında Cumhurbaşkanı […]


Paylaşın:

 

Türk milleti tarafından kendilerine Türk devletini yönetme görevi verilen bazı devlet adamlarının son zamanlarda Türk millî kimliğinin temel taşı olan Türk dilinin bilim ve felsefe dili olmadığı yönünde bilgiye dayanmayan bazı açıklamalarını dinliyor, okuyoruz. Bu bağlamda 23 Aralık 2014 günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen 49. TÜBİTAK 2014 Yılı Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmada Türkçe ile felsefe yapılamayacağı, felsefe yapmak için ya Osmanlıca ya İngilizce kullanmak gerektiği yolunda talihsiz açıklamaları oldu.

Öncelikle Osmanlıca diye bir dil yoktur. Türkçenin 15. yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başları arasında Anadolu, Azerbaycan ve Balkanlar’da yazı dili olarak kullanılan Osmanlı Türkçesi vardır. Bu dönemde ve her zaman halk, bugünkü konuşma dili olan Türkçe ile konuşuyordu. Ancak resmî belgeler, bilim ve edebiyat eserleri Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların yoğunlukta olduğu, halkın anlayamadığı bir Osmanlı Türkçesi ile yazılıyordu.

Fakat Osmanlıdan çok zaman önce, Milattan sonra 8. yüzyıl başlarında yazılıp dikilen Orhun Abideleri saf Türkçe ile yazıldı ve bu metinler bugün de önemini ve geçerliliğini koruyan çok büyük değerde devlet felsefesi metinleridir. Demek ki Türkçe ile felsefe yapılabilmiş. İşte Bilge Kağan’dan saf Türkçeyle felsefî bir cümle:

“Öd tengri yaşar kişi oglı kop ölgeli törümiş.” Yani, “Zamanı Tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için türemiş/yaratılmış.”

Ayrıca büyük Türk filozofu Karahanlı Uygur Türk’ü Yusuf Has Hacib, felsefenin hemen hemen her alanıyla ilgili bugün bile aşılamayan dev eseri Kutadgu Bilig’i (kutlu olma bilgisi) büyük ölçüde saf Türkçeyle yazdı. Kaşgar’da 1069/1070’de tamamladı ve Doğu Karahanlı hükümdarı Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han’a sundu. Kutadgu Bilig yazıldığında Osmanlı da yoktu, Osmanlıca da.

Eserde hem yüksek düzeyde devlet felsefesi, siyasî hâkimiyet felsefesi, hem bireysel mutluluk, huzur, talih, bahtiyarlık, insanın otonom ruhî kudreti gibi değerlerin felsefesi yapılmıştır. Eserde adalet, mutluluk, akıl / bilgi ve hayatın sonu gibi 4 ana değer ve kavramın, hükümdar (Gün Doğdu), vezir (Dolunay), bilge (Övülmüş) ve derviş (Uyanmış) gibi 4 sembolik şahsiyet üzerinden ayrıntılı olarak felsefesi yapıldı. Yani bugün bile aşılamayan çok yüksek düzeyde bir soyutlama ve simgesel, kurgusal yapı inşa edilmiştir. İsimleri özgün haliyle verelim de ne kadar saf bir Türkçe olduğu anlaşılsın: Kün Togdı, Ay Toldı, Ögdülmiş, Odgurmış.

Bu eserde felsefenin 4 temel unsuru olan: Ontoloji, epistemoloji, etik ve estetik alanları iyilik, bilgi, akıl, devlet, adalet, dünya, ahret, doğruluk, insanlık, şiir, insanlararası ilişkiler, Allah, peygamber gibi kavram ve değerler etrafında hepsi işlenmiştir.

Kutadgu Bilig’den saf Türkçeyle örnek beyit: “Bu kök tirgüki ol könilik törü / Törü artasa kök turumaz örü” Günümüz Türkçesiyle: “Şu göğün direğidir doğru töre / Töre bozulsa gök duramaz ayakta.”

Türk’ün büyük dahisi Yunus Emre (1240-1321), tamamen felsefe olan şiirlerini saf Türkçe ile söyledi. Felsefeyi saf Türkçe şiirle yapan Yunus’tan seçtiğimiz şu mısraları örnek olarak verelim:

İşbu söze Hak tanıktır bu can gövdeye konukdur

Bir gün ola çıka gide kafesden kuş uçmuş gibi

xxx

Bu dünya bir gelindür yeşil kızıl donanmış

Kişi yeni geline bakubanı toyamaz

xxx

İy niçe arslanları alur akdarur ölüm

Azrâ’il pençesine bir yohsulca döyemez

xxx

Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm

Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi

Bütün bu açıklamalardan sonra sorumluluk sahibi Türk devlet adamlarının kendi devletlerinin ve milletlerinin dili olan Türkçe konusunda itibarsızlaştırıcı ve yıpratıcı değil, gerçek bilgiye dayalı açıklama yapmalarını ve Türkçemizi korumaya, geliştirmeye ve yaymaya dönük çalışmalara öncülük etmelerini bekliyoruz.

Yazar

Milli Düşünce Merkezi

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar