ANAYASA

01 Nisan 2016 Anayasa, Devletin temel kanunudur. Yasama, yürütme, yargı organları görevleriyle ilgili kullandıkları yetkilerini Anayasa’dan alırlar. Genelde devletlerin kuruluşunda yapılır. Mesela, İngilizlerle savaşıp istiklallerini kazanan 14 Amerikan kantonu aralarında anlaşmışlar, ABD’ni kurmuşlar, ABD Anayasasını yapmışlardır. Anayasayla federal sistem kabul edilmiş, federal devlet ve federe devletlerin yetkileri belirlenmiştir. Federe devletlerin yalnız kendi sınırları içinde geçerli […]


Paylaşın:

01 Nisan 2016

Anayasa, Devletin temel kanunudur. Yasama, yürütme, yargı organları görevleriyle ilgili kullandıkları yetkilerini Anayasa’dan alırlar. Genelde devletlerin kuruluşunda yapılır. Mesela, İngilizlerle savaşıp istiklallerini kazanan 14 Amerikan kantonu aralarında anlaşmışlar, ABD’ni kurmuşlar, ABD Anayasasını yapmışlardır.

Anayasayla federal sistem kabul edilmiş, federal devlet ve federe devletlerin yetkileri belirlenmiştir. Federe devletlerin yalnız kendi sınırları içinde geçerli kanun yapma yetkileri vardır. Federal devletin çıkardığı kanunlar, bütün federe devletlerde de uygulanır.

ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisine, bütün eyaletlerden “federe devletler”den üye seçilir. Hiç bir eyalete üstünlük tanınmamıştır. Her eyalet, ABD senatosuna 2 senatör gönderir. ABD’nin dili İngilizcedir. İngilizce, bilmeyen ABD’nde devlet memuru olamaz.

İki ayrı eyaletin yargıtayının benzer meselelerde içtihatları farklı olursa, konu ABD Yüksek Mahkemesi’ne götürülür. Yüksek Mahkemenin konuyla ilgili verdiği karara bütün eyalet mahkemeleri uymak zorundadır.

ABD federal devlettir, ancak anayasaya uygun çıkardığı federal yasalarla, Yüksek Mahkeme içtihatlarıyla çoklukta birliği sağlamaktadır. ABD milli bir devlettir.

Kurucuları tarafından yapıldıktan sonra, ABD Anayasası’nın birçok maddesi değiştirilmiş, ancak ABD’nin kuruluşu ile ilgili maddelere dokunulmamıştır. Kurucu iradeye saygı gösterilmiştir. Hiçbir dönemde yeni anayasa yapalım denmemiştir.

Birkaç yıl önce bir yazardan; “Almanya federal devlet oluyor da, biz neden federal devlet olamayalım?” diye bir yazı okumuştum. Yazarın, milletin kafasını karıştırmak, Türkiye’de federalizmin propagandasını yapmak gibi düşüncesi yoksa yazdığı konuda bilgisiz olduğunu kabul etmek gerekir.

Almanya başlangıçta üniter devlet değildi. Almanya’da müstakil küçük Alman devletleri vardı. Bu devletlerin kendi rızalarıyla birleşmesi sonucunda bugünkü Federal Alman Devleti meydana geldi.

Almanya milli devlettir, konuşulan dil Almancadır. Alman federe devletlerinin birinden; “Başka dil konuşacağım, öz savunma gücümü oluşturacağım, okullarımda kendi dilimle okutacağım…” gibi talepler geldiğini duydunuz mu?

Ne ABD’nde ne Almanya’da federe devletlerden birinin bu çeşit talepte bulunması mümkün değildir. ABD de Almanya da milli devlettir.

Bizim ilk anayasamız 1876 Anayasasıdır. 1876 Anayasasına Meclisi Mebusan’da; “Her mebus kendi diliyle konuşur.” diye bir madde koymak istediler. 2. Abdülhamit, bu maddeyi koydurmadı. Anayasaya, Meclisi Mebusan’da, Türkçe konuşulacağı, müzakerelerin, Türkçe yapılacağı, Türkçe bilmeyenlerin mebus olamayacağına, Osmanlı Milleti’nin dilinin, Türkçe olduğuna dair hükümler kondu.

1924 Anayasası Cumhuriyet Anayasası’dır. Artık Osmanlı İmparatorluğu yoktur. İmparatorluğa dâhil bütün milletler bizden ayrılmış, kendi milli devletlerini kurmuşlardır. Biz de kendi milli devletimizi kuracaktık. Öyle de yaptık, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milli Devletimiz olarak kuruldu.

Savaşın galipleri, Lozan Barış Konferansı’nda dahi ayrılmaz parçamız olan Kürt vatandaşlarımızı bizden ayırmak istediler. Fakat başarılı olamadılar. Lozan Konferansı’na Kürt vatandaşlarımız tarafından; “Biz Türklerden ayrılmak istemiyoruz.“ içerikli çok sayıda telgraf gönderildi.

Anayasalar temel kanunlardır. ABD‘nde olduğu gibi, kuruluş aşamasında yapılır. Osmanlı İmparatorluğu’nda olduğu gibi, mutlakıyetten demokrasiye geçiş dönemlerinde yapılır. İhtilal olur, rejim değişir, hürriyetçi-demokratik rejim yıkılır. Yerine Marksist-Leninist idare kurulacaktır. Burada da anayasa değişikliği gerekir. Yeni bir anayasa yapılır.

Durup dururken hiçbir seçilmiş; “Ben mevcut anayasayı beğenmiyorum, kendi düşünceme, kendi ideolojime uygun yeni anayasa yapacağım” diyemez. Bugün yeni anayasa yapmanın hiçbir hukuki dayanağı yoktur.

Türkiye’ye Başkanlık Sisteminin daha uygun olduğu söyleniyor. Türkiye, Parlamenter Sistem‘e alışmıştır. Parlamenter Sistem’den vazgeçilemez. Asıl önemli olan, Türkiye’nin, hukukun üstünlüğü ilkesine saygılı olmasıdır. Son zamanlarda Türkiye’nin, hukukun üstünlüğü ilkesini, özenle koruduğu söylenemez. Anayasa defalarca görmezden gelinmiş, ihlal edilmiştir.

“Eşit vatandaşlık anlayışı” diyorlar. Yeni anayasa, “milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını” esas alacakmış.

Burada hedef, Anayasa’nın 66’ncı maddesidir. 66’ncı madde; “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” der. Bu hükmü Anayasa’dan çıkarmak istiyorlar. İktidarın kendisi de Türk’ten rahatsızdır. Burada Abdullah Öcalan’ı da tatmin etmek istiyorlar. Abdullah Öcalan, Anayasa’da, Türk kimliğinin yanında Kürt kimliğinin de tanınmasını istemiştir.

Milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan anayasada, o kültürel gruplara, etnik gruplara hangi özgürlükler ve haklar tanınacaktır? Bunu bilemiyorum. Mesela PKK, kendi parlamentosunu,  kendi savunma gücünü oluşturmak, kendi diliyle eğitim vermek istiyor. PKK’ya bu istediklerini verecekler mi?

“Eşit vatandaşlık” deniyor. Anayasa’nın 10.uncu maddesi; “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” der. Yani vatandaşlarımız, kişisel haklar bakımından, Anayasa hükmü uyarınca kanun önünde ayırım yapılmaksızın eşittir. Anayasa’da yazılı bütün hak ve özgürlüklerden eşit olarak yararlanırlar.

Ancak iktidarın yapmayı düşündüğü yeni anayasadaki eşit vatandaşlık kavramıyla kastettiği, kişiler arasında eşitlik değildir. “Eşit vatandaşlık” adı altında, etnik grupları, Türk Milletinin egemenliğine ortak etmek istemektedir.

Kopenhag Kriterleri’nde, devlet içindeki etnik grupların eşitliğinden bahsedilmez. Kopenhag Kriterleri’nde, kişisel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesine vurgu yapılır.

İktidarın yeni anayasa yapma, anayasadan Türk Milleti’ni çıkarma yetkisi yoktur. İktidar; “Ben seçildim. Her istediğimi yaparım” anlayışındadır. Hukuku yok sayan bu anlayış yanlıştır. İktidarın bu anlayışını değiştirmesi gerekir.

Ayrıca şunun da iyi değerlendirilmesi gerekir. PKK ile mücadelede yüzlerce askerimiz şehit oldu, yüzlerce eş, yüzlerce ana baba yastadır. Yüzlerce çocuk yetim kaldı. Bugün Türk halkı yastadır. O genç insanlar, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumak için savaşırken şehit oldular. Millet, “eşit vatandaşlık” adı altında PKK’nın da egemenliğine ortak edilmesini, Türk Milletini Anayasa’dan çıkarılmasını asla kabul etmeyecektir.

Anayasa bu konuda ne diyor? Anayasa’nın 83. maddesi uyarınca, TBMM üyeleri görevlerine başlarken “….ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” diye yemin ederler. Anayasa’ya sadakat asıldır.

Anayasa’nın 175. maddesi hükmünde yazılı usule uymak şartıyla, Anayasa’ya yeni madde, fıkra eklenebilir. Maddeleri değiştirilebilir. Anayasa’da, kabulünden bugüne kadar çok değişiklik yapılmıştır.

Anayasa’nın 4’üncü maddesi uyarınca “1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu… 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesindeki hükümlerin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez”.

Anayasa’ya yeni madde eklenebilir ancak, şartları oluşmadığından, yeni anayasa yapmak hukuken mümkün değildir. Yapıldığını kabul edelim, Anayasa Mahkemesi’nin önüne getirildiğinde iptal edilir.

Yazar

Talat Şalk

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar