Yükleniyor...
Mustafa Kemal Atatürk 1919 yılı Mayıs’ın 19. Günü Samsun’a çıktım.” dedi. Gücünü, millet sevgisini ortaya koyarak savaştı…
Osmanlı Devleti’ni yok etmeye ve parçalamaya karar veren İtilaf devletleri, saldırıya geçmişlerdi. Padişah ve halife hayatını ve rahatını kurtarmaktan başka bir çare düşünmüyordu. İstanbul Hükümeti de aynı durum içindeydi. Padişah ve halifenin, halkın kurtuluşu için mücadele ettiği zannına kapılan ve bir başına kalan ulus, karanlıklar içinde çaresizce beklemekteydi. Yaklaşan işgali fark eden vatanseverler çare aramakta ve önlem almak için çözüm bulabileceği yollara başvurmaktaydı. Ordu, I. Dünya Savaşı’nın üzerlerinde bıraktığı acı ve kederle bitap düşmüş, yürekleri kan ağlamakta, ancak uçurumun kenarındayken zihinleri bir kurtuluş yolu aramakla doluydu. Halk, padişah ve halifenin ihanetinden habersiz, vermiş oldukları mücadelede sarayın yanlarında olduklarını düşündükleri için kurtuluşu onlardan beklemekte ve sessiz kalıp direnmekteydi. Yüzyıllardır alışılagelmiş dinî ve geleneksel bağlılık duygusuyla, makamın kurtarılması ve korunması için mücadele içindeydi.
İngiltere, Fransa, İtalya gibi büyük devletleri gücendirmemek, Saray’ın ana ilkeleriydi. Bu devletlerden herhangi biriyle başa çıkılamayacağı algısı zihinlerinde yer etmişti. Kurtuluş çaresi ararken, İtilaf devletlerine karşı dikkat edilirken asıl kurtuluşun halkta olduğunu gören sarışın bir kurt vardı.
Mustafa Kemal, bu düşüncelerin içinde, sarayın teslimiyet içeren kararlarının dayandığı tüm durumları geçersiz kıldı. İçinde bulunduğu Osmanlı Devleti’nin temelleri çökmüştü. Vatan toprakları parçalanmış, geriye bir avuç Türk’ün varlığını koruduğu ata yurdu kalmıştı. Mustafa Kemal bunu görmüştü. O an Mustafa Kemal düşüncelerini şu sözleriyle ifade etmiştir:
“Efendiler bu durum karşısında bir tek karar vardır. O da ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak!”
Mustafa Kemal, İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğü ve Samsun’a ayak bastığı an, verdiği bu karar olmuştur.
Verdiği kararın en güçlü yönü;
“Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ilke ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan daha yüksek bir muameleye layık olamaz. Yabancı bir devletin koruma ve kollayacağını kabul etmek, insanlıktan yoksunluğu, güçsüzlük ve uyuşukluğu kabul etmekten başka bir şey değildir. Gerçekten bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, başlarına isteyerek bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Oysa, Türk’ ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!.. O halde, ya bağımsızlık ya ölüm! İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır.”
Atatürk bu sözleriyle bağımsızlığı ile ölümü göze alan bir ulusun, insanlığın onur ve özverisiyle teselli bulacağını, tutsaklık zincirini kıracağını belirtmiştir. Ulusun vicdanına ve geleceğine yönelerek birliğin oluşturulmasında temeller atmıştır.
19 Mayıs 1919, Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın miladıdır. Milletin uyanış mücadelesi yolunda, tek yürek olduğu gündür. 19 Mayıs bir başlangıçtır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kahraman silah arkadaşları ve aziz Türk milletinin, 19 Mayıs 1919’da, Samsun’da başlattığı özgürlük adımı; tüm dünyaya yayılmış, milletimizi bütünleştirerek, tarihe adını büyük bir zaferle yazdıran, adına Türkiye dediğimiz bir devlete dönüşmüştür. Cumhuriyetimizin savunulması ve korunması görevini, ulusun yeniden doğuşunu, Türk devletinin dinamik gücü olarak gördüğü bu vatanın Türk gençliğine emanet etmiştir.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız 1981 yılından başlayarak “ Atatürk’ü Anma Günü” olarak da kutlanır. Bu özel gün vesilesi ile başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları vatanın kurtuluş mücadelesinde canlarını ortaya koyan şehit ve gazilerimizi şükranla anıyoruz.
Yedimizde de yetmişimizde de kurduğun Türkiye’nin gençleri olarak işaret ettiğin gibi, daima ülkemizi koruyacağız.
Ülkemizin aydınlık geleceği için birlik zamanı.
101 yıl önce olduğu gibi, bugün de, yarın da, ilelebet Ne Mutlu Türküm Diyene!..