Yükleniyor...
Şüphesiz ki uzun Türk tarihi boyunca Türk toplulukları birbirleri ile birçok defa savaştılar. Güçlü boylar diğerlerini ezip başka memleketlere sürdüler.
Ancak bu savaşların en ağrılarından bir tanesi Emir Timur ile Yıldırım Beyazıt arasındaki savaştır. Öyle ki savaş ile neticelenen bu iktidar kavgasının tesirleri günümüze kadar gelmiştir.
Çağımızın Türk toplulukları iki taraftan bir tanesini tutmaya devam etmektedirler. Tabii bunda Türk tarihinin ortak biçimde değerlendirilmemesi ve öğretilmemesi de etkilidir.
O zamanın dünyasının sayılı güçlerinden ikisi birbiri ile tokuşmuş. Bu taraftakiler darmadağın olmuş. Öteki taraftakiler asıl hedefi olan Çin’e hiç varamamış.
Tan Yeri bir bakıma bu eksikliği doldurur. Romanın baş kahramanı, Osmanlı olarak bakmaz Ankara Savaşı ve ardından gelen bunalımlı yıllara. O bütün bir Türklüğün başına gelmiş felakettir.
Tan Yeri, gezdirir sizi at üstünde bütün bir Orta Anadolu’da ve ötesinde. Her bölümde ayrı bir drama şahitlik ettirir. Ele aldığı her olayda ya da her durumda Türk kültürünün ayrı bir güzelliğini karakterler üzerinden size sevdirir.
Öyle ağır ağır gelişmez olaylar. Rüzgâr kanatlı Türk süvarileri peşinde koşturur. Osmanlı’nın değil Türkün bunalımlı, kafası karışık devri tarih kitaplarından çıkıp yoldaşınız olur.
Baş kahraman Gündoğdu ya da nam-ı diğer Daim Bey Türk kültürünün ideal tipidir. Yeri gelir ete kemiğe bürünüp Yunus diye görünür yeri gelir tunç bilekli alp olur.
Gündoğdu gezdiği coğrafyanın insanının sünnisi ve alevisi ya da şehirlisi ve köylüsü ile tamamıdır. O yalnızca Türktür. Felaketten ötürü düşünceleri alt üst olmuştur. Tıpkı bizi gezdirdiği Türk coğrafyasının insanı gibi. Felaketi bir an önce atlatıp asıl meselesine dönmek ister.
Gündoğdu karmaşık düşüncelerinin, hayal kırıklığının içinde kaybolmuştur. Daim Bey ise hayattan ne istediğini bilmektedir. Birbiri ile yok yere kavga eden Türk toplulukları da aynı durumdadır. Roman boyunca her ikisinin de toparlanmasına şahitlik ederiz.
Tan Yeri, gece boyu sizi uyutmayacak, derin hüzne ve aynı zamanda mücadele azmine boğacak. Kitap bittiğinde coşkuyla perdenizi şiddetle açacak ve doğan güneşi umutla seyredeceksiniz.
Zira Tan Yeri, sadece Fatma’nın, Döndü Kız’ın veya Gündoğdu ile Tuğrul Alp’ın romanı değildir. Bugünü dünde gösteren, millet ve devlet olmanın anlamını değerlendirmeye çalışan bir eserdir.
Bir devri, XV. Yüzyılın başlarını, Türkün birbirine girdiği bir çağı, tamamen tarihî gerçekler içinde yansıtma amacı güden bu romanda, bir devletin çöküş nedenlerini izleyeceğinizi ummaktayız. Bu eserin hazırlanması için Orta Anadolu baştan aşağı dolaşılmış, olayların geçtiği yerler incelenmiş, birçok kitap, anıt ve belge gözden geçirilmiştir.