Yükleniyor...
Yine unuttuk.
Ne kadar kolay değil mi?
Bir savaştan bin beter, büyük felaketi unutmak.
Ne kadar kolay sağ kalanlar için; ölüp mezara girenin kurtulduğunu söylemek ve kış günü çadırlarda temizlik şartlarından uzak, sağlıktan yoksun kalmak.
Mezarlıkları dolaşıyorsun ne kadar çok mezar taşına “ölüm tarihi 06.02.2023” yazısı kazınmış.
Sadece felaketi yaşayan bölgelerdeki insanların problemi mi Maraş depremiyle yaşananlar.
“Devlet nerede?” söyleminden nefret ettiğimi geçmişteki yazılarımı okuyanlar çok iyi bilir.
Devlet daima vatandaşların veya yönetenlerin yanlış yaptığı yerlerde duruyor.
Ama devlet bazıları için var, bazıları için yok olmamalı.
06.02.2023 sonrası yüreği güzel insanlar hep böyle yazmışlardı sayfalarına; uzaktan ama sıcacık, “utanıyoruz karnımızı doyurmaya, nefes almaya, gülmeye, düğün yapmaya”.
Cenaze sahibi düğün yapsa, kutlamalarla coşsa da…
Yürekli ve samimi dostlar aramışlar hâl, hatır, sağlık sormuşlar ve “yardıma hazırım lütfen söyle” demişlerdi tüm içten duygularıyla.
Nefes almaya utanmışlar, lokmalar boğazlarına dizilmişti. Hatta çocuklar bebekleriyle oynamaya utanır olmuş da deprem bölgesindeki çocuklara özel notlarla oyuncaklarını, bebeklerini göndermişlerdi.
Millî Düşünce Merkezi web sayfasında ve ulusal, yerel bütün basında pek çok yazar, deprem ve sonrasında yaşananlara yer verdi. Ama hatırlayan yazarlar da azaldı.
Gündem felaketten soğudu da soğudu
Hatay’da bir anne çadırda, ellerindeki yaraları gösteriyor ve “Pislikten hasta oluyoruz!” diyordu.
Başka bir ailenin, en büyüğü olduğu belli, bir erkek “Yürüyemiyorum, temizliği unuttuk, tuvaletimizi kendimiz imal ettik ama sağlıklı değil!” diyordu.
Yine Hatay’da, pislik ve yokluklardan kurtulmak için bir an önce sığınabilecek bir iki oda yer sahibi olmak isteyenler de vicdansız, azgın, gözünü karartmış, yüreği kara dolandırıcılara paralarını kaptırıyordu.
Evet, milattan önce, milattan sonra gibi bölgemizde hayat; “DEPREMDEN ÖNCE (D.Ö), DEPREMDEN SONRA (D.S.)”
“Sigara parasına” kiralık diploma ve deprem
Halen sosyal medyada paylaşılan bazı videolarda, çok sarsılarak, görüyoruz ki
“Sigara parası say, diplomanızı 3000 (20 Amerikan doları) TL’ye kiralıyoruz, denetime gelmiyorsun, başka işte de çalışıp maaş alabilirsin.” demekten utanmayanlar ve çok acı ki bu teklifi kabul edenler var.
06.02.2023 Son deprem değil;
Naci Görür hoca sağlıklı ve normal bir insan ki dayanamıyor, hıçkırarak ağlıyor canlı yayında ve gelecek felaketlerin büyüklüğü karşısında dehşet içerisinde.
Naci hocanın ağlamasına şaşırmıyorum. Kendisini anlayabiliyorum.
Çünkü bizler, çoğumuz dört depremi de evlerimizde, çadırlarımızda, sokaklarda, konteynerlerde yaşadık. O felaketi çok acı biçimde, bir gün başımıza geleceğini bilerek, hazırlanmadan yaşadık.
Naci hocanın ağlamasına şaşmasam da diploma kiralama derdinde olanlarla, kiralayanlara şaşıyorum.
Halen imar planlarını eski usulde, bu felaketi görmezden gelerek yapanlara ve kentsel dönüşümü hızlandırmayan yetkililere şaşıyorum.
06.02.2023’de Azrail ile selamlaştık ve tokalaştık;
O dehşeti tanıyoruz.
Azrail ile selamlaştık, tokalaştık, kapısından döndük ölümün.
Halen imzasını satanlar, diplomasını kiralayanlar, meslek onurunuza ve vicdanınıza ne zaman sahip çıkacaksınız?
Mutlaka deprem bu coğrafyanın normali.
Anormal olan bizlerin bunu anlamayışı ve tabiata meydan okuyuşu.
Her zaman yazdığım gibi yüzümüzdeki izler ve çizgiler, yaşadıklarımızın eseri ise yeryüzündeki izler de dünyamızın yaşanmışlığının izleri.
Bugün elimizdeki deprem, sel, erozyon, meteor, fırtına felaketlerinin büyük çoğunluğu bu izlere dayalı.
Bazı konularda, karşımızdaki insanın yüzüne bakıp karar verirken;
Neden bu izleri yok sayar ve adeta başkaldırırız tabiata…
Son sellerde yine Karadeniz kendisinden aldıklarımızın bir kısmını geri almadı mı? Zarar vermedi mi?
Tek sebep teknolojik çözümler üretmeden, tabiata kafa tutuyor oluşumuz değil mi?
Yürekli ya da akıllı mıyız?
Çok deneyimli bir mühendisi, profesörü ekranda ve bizi televizyon karşısında ağlatmaya ne hakkınız var?
2 Yorum