Yükleniyor...
Sözüm söz unutacağım demiştim.
Unutmadım mı?
Daha düne kadar televizyonlarda konuşulan ve saatlerce gösterilen siyanürlü altın madenlerini.
Ateş düştüğü yeri yakar misali, “nasılsa haneme ateş düşmedi” diyerek siyanürlü çamurun altında kaybolan dokuz (gerçekten dokuz mu bilmiyoruz. Elbette orada yaşayan kediler, köpekler, kuşlar, tilkiler, kurtlar da vardır) canı unutmadım mı?
Sığınanların hiçbir bedel ödemeden atalarımdan miras kalan hakkımı yemesini unutmadım mı?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını, reklamlarla yok pahasına satılmasını unutmadım mı?
Sözüm söz dedim ya; sözümün eriyim.
Tüm milletim gibi unutuyorum.
Unuttum.
Kendisi katledilen Sinan Ateş’i unutmadım mı? Ardından babası Musa Ateş gidene kadar hatırlamadım da.
Bakın ne kadar delikanlıyım, sözümün eriyim. Dedim ya, tıpkı milletim gibi ben de unuttum?
Ülkeme sığınanlar benim ecdadımın mirasında saltanat sürerek, nargile tüttürüp, kadınlarımızı (basına onlarca olay yansıdı) taciz ederken; yabancı ülkelerde canını veren yiğit gençlerimizi unutmadım mı?
Irak’ın kuzeyinde, Barzani’nin askerlerine, askerimizin eğitim verdiğini unutmadım mı?
Deprem sonrası evini kaybedenlerden katkı adı altında çok yüksek (%60-65) paralar alınırken, sınırlarımın dışında; güney sınırlarımın hemen dışında binlerce bedava konutlar, Afrika’da ve pek çok yabancı ülkede binalar (basında haberleri, sosyal medyada videoları mevcut) yapıp saçılıyor da unutmadım mı?
Emperyalistlerin Orta Doğu’daki işgal projelerinin son iki hedefinin İran ve Türkiye olduğunu on dokuz sene önce anlatmıştım. Ama sona hangi ülkeyi bırakırlar bilmiyorum demiştim. Unutmadım mı? Unutmadım mı ki; halen de bu planı seyretmiyor muyum?
Kendi ülkemde sığınanların, hastanede vatandaşım kuyrukta sıra beklerken; polikliniklerde gayet rahat bizden önce muayene olduğunu unutmadım mı?
Şimdi hastanelerde bir manyetik rezonans (MR) görüntülemesi için aylar sonraya sıra bile alamıyorum, alsam da o güne kalmadan ölüyorum belki. Bunu da unutmuyor muyum?
Çocuklarım üniversite sınavları için kanımı kuruturcasına fedakarlığımla hazırlanırken aç kalabildiğimi, ihtiyaçlarımı ertelediğimi unutmadım mı? Ben bunları unuturken, Türkiye’ye sığınanlar elini kolunu sallayarak, emeksiz üniversite okuyor da unutmuyor muyum?
“Altı ay uyu uyan ekonomi düzelsin” diyen gitti de doğan engelli çocuk kucağımızda kaldı. Unutmadım mı?
Deli Dumrullar ülkesi olduk, geçmediğim köprü ve yollara, gitmediğim hastaneye, kullanmadığım hava limanlarına para ödediğimi unutmadım mı?
Dünyanın en uysal vatandaşıyım.
Söz verdim unuttum.
O kadar unuttum ki söz vermediklerimi de unuttum.
Atalarımı unuttum… Bu toprakları kan ile yoğurarak vatan yapanları unuttum…
Ege’de devletimin sahiplenmekten vazgeçtiği adalardaki haklarını, dökülen Türk kanını unuttum…
Türk tohumlarını unuttum. Türk tarımını unuttum. Domatesimin rayihasını unuttum…
Doğal gübreyi, hormonsuz gıdaları unuttum…
Sökülüp atılan zeytinleri unutmadım mı? Unuttum…
Madenlerde yaşanan ya da yaşatılan katliam türü kazaları unuttum.
Kaz dağlarını unuttum…
Depremde can veren canlarımızın ölümlerinin esas sebeplerini, imar aflarını unuttum.
Birkaç dev şirketin affedilen vergi borçlarını unuttum.
Katledilen ailelerin domuz topu yapılmış acılarına rağmen affedilen tutukluları unuttum.
Muhsin Yazıcıoğlu buz mavisi keş dağlarında kalışını unuttum.
Ulu önderimizin emanetini, vasiyet gibi uyarısı “Gençliğe Hitabe”yi unuttum.
T.C. silindi levhalardan. Silinen iki harf iki nokta değildi. Ama unuttum.
Sözümde durdum işte her şeyi unutuyorum.
Bak 18 Mart geldi; tarihi hatırlasam da özünü unuttum.
Söz verdim unutacağım diye, unutmak için ise; balık hafızalı milletime güvendim.
Unutmadıklarım da var elbette; “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir”, “Bal tutan parmağını yalar”, “Hedefe varmak için her yol mübah”, “Benim memurum işini bilir”, “Bana değmeyen yılan bin yaşasın”…
“Ali uyu yat uyu.”
Unutmadım uyumam gerektiğini.
Uyuyorum ve uyumaya devam edeceğim.
Nereye kadar mı?
Millet olarak hep birlikte; üstümüzdeki bu kalın ölü toprağı altındaki uykumuzdan hep birlikte uyanana kadar…
1 Yorum