Yükleniyor...
Kahramanmaraş merkezli başlayan ve zincirleme reaksiyon gibi gerçekleşen depremler on ili etkiledi. En ilginç ve imkânsız sayılabilecek bir darbe de Elbistan depremi ile yaklaşık 9 saat sonra geldi. Kahramanmaraş merkezli depreme 7.4 ile 8.8 arasında şiddet yazıldı söylendi. Hatta bir anlatımla 11 denildi.
Ben o anı yaşayanlardanım. Her deprem sonrası, mesleğim gereği deprem mahallinde binanın hâline bakarak derhal ikamet ettiğim binaya giren biriyim. Biz daha önce Kahramanmaraş’ta pek çok deprem yaşadık. En şiddetlisi 2020 Elazığ depreminde 6.8 idi. Çünkü aynı fay hattındayız. 24.01.2020 tarihinde akşam 20.55 de uyuyordum. Seyahatten dönmüştüm ve yorgundum, uyumuştum. Aniden kapı çarptı ve sallandık. Sarsıntıdan sonra diğer yanıma dönerek anında uyumuştum.
6 Şubat 2023 sabaha karşı Saat 04.17 de sarsıntı ile uyandım. Her zaman yaptığım gibi diğer yanıma dönerek uyumak istedim. Fakat bir fark vardı; şiddet ve gürültü yükseliyordu. Yataktan fırlayarak mutfaktaki iki buzdolabı arasına cenin pozisyonunda diz üstü yattım. Ellerimle başımı korumaya aldım. Alnım her saniye yere çarpmıyordu, yer alnıma çarpıyordu. Bu arada buzdolaplarının derin dondurucu kapakları açılmış, ağır buzlaşmış yiyecekler bedenime dökülüyordu. Sonra kırılan camların sesini duydum. Fakat yerimden kalkmadım. İki dakikaya yakın sürdü. Çok uzun bir süreydi.
Şiddetin yüksekliğini panik olmadan hissettim. Çünkü Ceyhan depremi sonrası deprem konusuna ve Kahramanmaraş’ın deprem geçmişine ilgim artmıştı. 2003 yılı sonrası o tarihte var olan sivil savunma ile irtibata geçerek genel müdürlüğünü yaptığım firmada, depremde refleks davranışların gelişmesi için çalışmalar başlattım. Zamanı belli olmayan alarmlarla canlı ve gerçeğe yakın saklanma, deprem sonrası yangın, acil tahliye tatbikatları yaptık. Bu geçmiş deneyimlerle Kahramanmaraş 6 şubat 2023 tarihli bu 7.8 depremini yaşadım ve yine yatak odasına giderek yattım. 9 dakika sonra 6.9 ilk artçı geldi, o da hatırı sayılırdı. Bu sefer tedbiren binayı terk etmeye karar verdim. Odaları dolaştım herhangi bir deprem hasarı yoktu. Gaz, su ve elektriği keserek; binayı terk ettim. Binamızdan 60 metre ilerisinde açık alana park ettiğim aracıma yerleştim. Her zaman olağan üstü haller için akaryakıt deposu dolu olurdu, hayatımda ilk defa aracımın deposu boştu…
Aracımı sadece telefon şarj için çalıştırarak saat 09.30 a kadar bekledim. Çok soğuktu. Binaya girme kararı verdim, çünkü binamı tanıyordum. Bu binayı ben yapmıştım. 8 kat imar izni vardı. Ama ben 4 kat yapmıştım. Maraş’ta bugünkü teknoloji ve işçilik kalitemizle 5 kattan fazla yükseklikte bina yapılması sağlıklı değildir. Mimar, liseden arkadaşımdı. “4 kat olarak proje hazırlayacağız” dediğimde; “Herkes fazla kat almak ister. Yol cephesine bakmayan konutlardan çok zarar edersin.” dedi. Doğru çok zarar ettim. Fakat arkadaşıma şunu söylemiştim “Hiç bir şey insan hayatından önemli değil”. Kendisi de “Para senin proje senin ben senin isteklerine göre proje üretirim.” dedi. Binanın yapımı sırasında da yapı denetim firmasıyla tam denetim yaptırarak ve gereğinde onları uyararak binayı bitirdik. Konutum 4 katlı binamızın üçüncü katında. Yatak odasına girdim ve uyudum.
Öğle saatinde 13.24’de, 7.6 şiddetindeki Elbistan depremi ile uyandım. Kahramanmaraş depremine yakın sürede ve daha az şiddette ama ürkütücü idi. Ben binaya girerken artçıların ilk artçı (6.9) sonrası 6,5 ve 5 aralığında olacağını göze alarak girmiştim. Fakat bu başka bir depremdi. Elbistan depremi biter bitmez kazaklar ve diğer yedekleri çantaya koyarak aracıma gittim. İki gün aracımda kaldım. Yaş altmış üzeri olunca kemikleriniz bu soğukta araçta konaklamaya izin vermiyor. Su yok, yiyecek yok, internet yok, telefon yok. İlk 36 saat durum bu. Sonra Kahramanmaraş’ın meşhur poyrazı başladı. Poyraz iki üç gün sürer mutlaka ve kış ise don olur. Gece saat 02.30’da, -6 dereceyi gördüm fakat arazide uzun yıllar çalıştığım için biliyordum ki; hissedilen -10 ile -12 arası gibiydi. Aracımdan çıktım ve konutuma döndüm. 10.02.2023, saat 06.44 ve halen evimdeyim.
“Allah çıplakları cezalandırdı” diyenler, Maraşlıların ve Urfalıların ölmesinden mutlu olanlar dâhil deprem kadar yıkıcı pek çok berbat olaya ve insanlıktan daha düşük seviyedeki yaratıkların saçmalıklarına şahit olduk.
AFAD için geliştirme ve iyileştirmelere ihtiyaç olduğunu gördük.
Akaryakıt temini konusunda sıkıntıları gördük.
GSM operatörlerinin hazırlıksız ve yetersizliğini gördük.
TSK’nın afet anlarında milletimizin emrinde ve hizmetinde olmasının tekrar sağlanması gerektiğini gördük.
Deneyimsiz ve ilgisiz meslekten yöneticilerin acilen 2002 öncesi olduğu gibi liyakat sahibi olanlarla değişmesi gerektiğini anladık.
Afet’in 10 şehirde olması yetersizliklere mazeret değildir. Çünkü her şehrin yapılanması kendi içerisinde olacaktır. Ayrıca AFAD genel merkezi şehirlerde değildir.
2003 yılı ile bugün arasında yazdığım pek çok deprem yazısında Kahramanmaraş’ın 7,5-8,5 arası bir şiddet de bir depreme gebe olduğunu belirtmiş, elimden geldiğince uyarmıştım. Çoğu insanın dikkate almadığını şuan anlıyorum. “Lüks tabutlar” yazımı hiç unutmuyorum. Sosyal medya arkadaşım rahmetli sayın Ahmet Vefik Alp de bu tabiri yazımdan sonra kullanmaya başlamıştı. Deprem için 2014’te Habertürk de alıntı yapılarak yayınlanan deprem yazım üzerine o tarihte bölgemiz valileri -Kahramanmaraş hariç- ilgi göstermişlerdi fakat sonra sebepsiz bir şekilde ilgileri sonlanmıştı. Bu yazılardan birisinde “Kahramanmaraş 7’den büyük bir depreme maruz kalmaz” diye bir profesörümüzden eleştiri de almıştım. Ama ben hiç değişiklik yapmadan yazılarıma devam ettim.
Kahramanmaraş’ın 459 yıl optimum ortalama süre ile tekrarlanan periyotlarda 7,5-8,5 şiddetinde tekrarlı depremleri vardı. Geçmişte Maraş haritadan tam anlamıyla silinmişti. “Kara Maraş” denilen bölge ismini bu silinmelerden birinden alıyordu. Kaldı ki Maraş için deprem şehri anlamına gelen Mer’aş ismi verilmişti. M.Ö. 131 yılından günümüze kalan zemin kesitlerinde yapılan zemin profil yorumlama çalışmaları bunu gösteriyordu. Ben konunun uzmanı değilim. Sadece şehrimin felaket senaryosuna hazır olması için çabalayan bir İnşaat Mühendisiyim.
Ne oldu? Beklediğim ve feryatlarla insanları uyarmaya çalıştığım deprem gerçekleşti. 1965 yılı minimum ortalama ve maksimum ortalama 2125 yılı olmak üzere optimum süre de 2005 ve 2050 yılları arasında bu depremin olabileceği düşüncesiyle hareket ettim. Bunlar verilere göre şahsi yorumumdu. Son depremlerle Arabistan plakasına 3 metre girdiğimiz tespit edilmiş. Kahramanmaraştaki bir demiryolu deformasyonu ve bir karayolu deformasyon fotoğrafları da bunu doğruluyor. Bu çok önemli bir olay. Dehşet. Şu an yaşanan facianın yeryüzüne attığı bir çizgidir bir imzadır adeta. Bunlar tüm bilim insanları ve mülki amirler ile devletlerin başındaki insanlar için derstir. On ilde aynı gün olan deprem karşısında çaresiz kalışımızın sebebi felaket senaryolarını iyi çalışmadığımız ve görevlilerin yeterince hazır olmadığını ya da bu senaryo biliniyorsa; ciddiye almadıklarını gösterdi.
Yazmıştım. Söylemiştim demek için yazmadım bu yazıyı.
Bu depremi yaşamayanların bizi anlamasını çok bekleyemeyiz. Fakat yetersizliklerini kabul edip istifalarını beklemek hakkımız vardır.
Bu gün öğrencilerin başka şehirlerdeki okullara nakilleri için hazırlık yapılması dikkatle yaklaşılması gereken bir olaydır.
Sayın Profesör Naci Görür Adana, Hatay, Bingöl için uyarıyor dikkate alınması gereken bir uyarıdır. Maraş için Elazığ depreminden sonra yaptığı uyarıyı unutmadık; YAŞADIK.
Kahramanmaraş için en büyük tehlike bu şehrin insanlarının bugün Kahramanmaraş’ı terk ettiği gibi temelli olarak taşınması, göçüp başka şehirlere yerleşmesidir. Kahramanmaraş’ı terk edeceklere tavsiyem şu; Türkiye de yerleşebileceğiniz güncel deprem riski en az 3 adet şehir var. Nereler derseniz; Birinci sırada Kahramanmaraş, ikinci sırada Konya ve üçüncü sırada Gümüşhane var. Yani Kahramanmaraş’ı terk edenler riske taşınmış olur. İstatistiklere göre şehrinizi terk etmemelisiniz. Kahramanmaraş’ta minimum 310 sene maksimum ortalama 459 sene böyle bir deprem olmayacak. Bu sebeple riski en az olan şehir.
Kahramanmaraş’tan giderseniz ne olur?
Sütçü İmam, Rıdvan Hoca, Yörük Selim, Aslan beylerin ve dedelerimizin Fransız dan kurtardığı bu şehri sığınmacıların zahmetsiz işgaline terk etmiş olursunuz.
Çok yönlü düşün Kahramanmaraşlı ve bu şehri el ele imar edecek şekilde yerini koru.
Meşhur atasözünü unutmayalım: Korkunun ecele faydası yok. Bizler ölüm saati geldiğinde ölümden kaçamayız. Savaş halindeki Irak’ta bir yıl, iç savaştaki Irak’ta da bir yıl bulundum. Oraya giderken “Ölüm riski var gitme” diyenlere; “olaylardan kaçtığımızı zannederken ölüme yürüyor olabiliriz” demiştim. Kısaca ölüm Maraş’ta değil de gittiğiniz yerde sizi karşılayabilir.
Kahramanmaraş’ım, Türkiye’m başımız sağ olsun, Gölcük sonrası unuttuklarımızı, Elazığ sonrası unuttuklarımızı artık bu bölge depremleri sonrası unutmayalım.
Şehirler vatanımız, kanımızla yoğurup vatan ettiğimiz toprağımızdır. Bu felaket yaşanan şehrimiz en risksiz bölgedir. Terk etmeyelim. Demografik bozulmaya yol açmayalım; katkı sağlamayalım. Bazılarının hayaline ve amacına hizmet etmeyelim.
“Bu vatan toprağın kara bağrında Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından, Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından Alnına ışıklar vuranlarındır.”
Orhan Şaik Gökyay
Geçmiş olsun Türkiyem.
1 Yorum