Yükleniyor...
Öğretmenlik kutsal mıdır? Saygın bir meslek midir? Günü, saati, izni belli en rahat mesleklerden biri midir? Öğretmen, bir insanın hayatını değiştirecek kadar önemli olabilir mi? Hayatını karartacak ya da aydınlatacak kadar… Yoksa çocukları bir makineden geçirip tek tipleştiren, aynı tuğlalardan bir duvar örmekten başka misyonu olmayan, kendisi de en nihayetinde duvardaki tuğladan ibaret olan kişi midir?
Öğretmenlikle ilgili zaman zaman bu ve benzer sorular sorulur. Kimi olumsuz cevaplarla mesleği kötüler, kimi hakkını teslim eder. Cevaplar her ne olursa olsun, eğitimin gerekliliği ve öğretmenliğin önemi, su götürmez bir gerçektir. Öyle ki eğitim sistemi eleştirisini, despot bir öğretmen karakteriyle anlatarak, efsanevi bir şarkıyla taçlandıran İngiliz Pink Floyd grubunun vokali Roger Waters, “Benden daha çok eğitimi savunanı bulamazsınız.” sözleriyle eğitime verdiği değeri -Türk gibi- vurgulamıştı. Şarkının eğitime değil, insanlar üzerinde yanlış ve haksız bir kontrolü olanlara karşı bir isyan olduğunu söylemişti. Eğitim sistemine karşı olduğu için kızını okula göndermeyen Türk rock müziğinin önemli isimlerinden Erkin Koray da bu kararından pişmanlık duyduğunu açıklamıştı.
Prof. Dr. Mümtaz Turhan’dan ilhamla, toplumu çarklarla çalışan dev bir makineye benzetebiliriz. Makinenin tasarımını eğitim sistemine, öğretmenleri çarkları hazırlayan ustalara, bireyleri çarklara… Makinenin düzgün ve kusursuz bir şekilde çalışması için çarklar birbiriyle uyumlu olmalıdır. Bunu sağlaması gereken şüphesiz, çarkları şekillendiren ustalardır. Dolayısıyla bu makinenin en önemli ögesi onlardır. Toplum için düşünürsek öğretmenlerdir. Çünkü işini ne kadar düzgün yapar, çarkları ne kadar kusursuz şekillendirirse, makine o kadar düzgün çalışır. Makine ne kadar düzgün çalışırsa toplum da o nispette ileriye gider.
Kutsal kelimesini ilahî anlamı ile değil de “el üstünde tutulan, kıymetli, dokunulmaz” anlamında kullanırsak bu dev makinenin çalışmasındaki görevi itibariyle, öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu söyleyebiliriz. Girişteki sorulara olumsuz yaklaşanların itirazlarını duyar gibiyim: İnsanların hayatını olumsuz etkileyen, bu kutsal sıfatını taşımaya layık olmayan birçok öğretmen var. İyi ama işini layıkıyla yapmayan kişilerin olması, o mesleğin önemini etkiler mi?
Bütün mesleklerde olduğu gibi, öğretmenlerin de mesleğini layıkıyla icra edebilmesi birçok etkene bağlıdır. Hürriyetçi Eğitim-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in iki ayrı çalışması bu etkenlerden çoğunun, mesleği olumsuz etkilediğini ortaya koymuş. Öğretmenliğin saygınlığının azalması, toplum nezdinde itibarının düşmesi, liyakatsizlik, kadrolaşma, ekonomik nedenler… Araştırmaların sonuçları, cehalete karşı savaşan öğretmenlerimizin psikolojik iç direncinin azaldığını gösteriyor. Toplumun öğretmenlik mesleğine karşı bakışının yıllar içinde olumsuza doğru değiştiği de farklı çalışmalarla ortaya konmuş.
Öğretmenlerimizin şikâyetçi olduğu konuların tamamı, toplumun çoğunluğunun da rahatsızlık duyduğu konular. Pareto’nun aslanlar ve tilkiler metaforu, içinde bulunduğumuz durumu pek güzel anlatıyor. Sıkıntılı dönemlerin bitmesiyle geri çekilen aslanların yerini dolduran tilkilerle sıkıntılı günler geri geliyor. Belli bir süre sonra tilkiler bu durumla baş edemeyip ortalıktan çekilecekler. İşte burada öğretmenlerimizin hayatına dokunduğu, bir bakış açısı, bir ülkü, bir tavır kazandırdığı aslanlar, işleri düzeltmek için ortaya atılacak. Bir öğretmen olarak o aslanlardan birinin hayatına dokunabilme ihtimali, meslekî motivasyonumu canlı tutuyor.
Her yıl 24 Kasım’da, adaylık sürecini tamamlayan öğretmenler aşağıdaki yemini eder.
“Türkiye Cumhuriyeti anayasasına, Atatürk inkılâp ve ilkelerine, anayasada ifadesini bulan Türk milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; İnsan haklarına ve anayasanın temel ilkelerine dayanan millî, demokratik, lâik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış hâlinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
Yeminini unutmadan, Başöğretmenimiz Atatürk’ün “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” sözünü şiar edinerek, Türk çocuklarını aydınlatmak için yurdumuzun her köşesine büyük bir heyecanla giden, bölücü terör örgütü tarafından canlarına kast edilen şehit öğretmenlerimizin, mesleğini hakkıyla tamamlayan, sürdüren bütün öğretmenlerimizin günü kutlu olsun!
1 Yorum