Türklerde saç biçimi

Yazarımız Yaşar Yeniçerioğlu, bu yazısında Türklerde saç biçimleri hakkında bilgi veriyor.


Paylaşın:

Elbistan Ortaokulu’nu bitirdikten sonra 1968 yılında Ankara’ya geldim. 1970’li yıllarda bazı erkek gençler saçlarını uzatıyorlardı. Doğuştan saçlarım sert ve dik olduğundan, tarasam bile yatmazdı. Bundan dolayı ben de tatillerde saçlarımı biraz uzatırdım. O zaman “kovboy pantolonu” denilen geniş paçalı kadife pantolonlar moda olmuştu; giyerdik. Yazın bu kıyafetle Elbistan’a gittiğimde kızarlardı. Genellikle solcular saç uzatıp geniş paçalı pantolon giydiklerinden, rahmetli ablam “komünist mi oldun” derdi. Aslında geleneksel din söylemlerini eleştirmem sebebiyle böyle söylerdi. Ne ise…

Saç uzatma modası uzun zamandır var. Hatta hiç tahmin etmediğimiz yaşlı-başlı kişiler de saçlarını uzatıyorlar. Şimdi de gençlerde farklı bir saç kesme şekli çıktı: Kulakların üstünü ve enseyi iki veya üç numarayla kestirip tepedeki saçları uzun bırakmak. Yalnız bu saç şekline yabancı değilim; çocukluğumdan biliyorum.

Eskiden köylerde ilkokul olduğundan, gençler ortaokulu okumak için şehirlere gelirlerdi. O zaman görmüştüm benzer saç tıraşlarını… Bu tıraş şeklini, daha çok şehre uzak aşiret köylerinden gelen arkadaşlarda görürdük. Garibimize gittiğinden güler, şaka yapar, dalga geçerdik. Sanmayın ki, bu arkadaşlarla görüşmezdik, konuşmazdık. Hayır! Aynı sırada birlikte otururduk; çok samimi arkadaşlık yapardık. Bazan hafta sonları onlarla birlikte köylerine giderdik.

1965-1968’li yıllardı. Tıraşın şeklini, köyde berberin olmamasına bağlardım. Hatta bu tıraşa “Kürt tıraşı” derlerdi; sebebini bilemiyorum. Aslında bütün köylerde aynı şekilde tıraş yapılırdı. Babaannemin köyünde çocuklar tıraş olurken görmüştüm. Sanıyorum kolaylık olsun diye temiz bakır bir çorba tasını kafaya koyup kulak üstündeki ve ensedeki saçları makinayla alır; yusyuvarlak kalan tepe saçlarını da makasla biraz kısaltırlardı. Herhalde şimdiki berberler/ erkek kuaförler böyle yapmıyorlardır.

Geçmişte erkek saç biçimleri

Prof.Dr.Mehmet Eröz’ün “Türk Kültürü Araştırmaları” adlı kitabında şu ifadeye rastlamıştım: “Vamberi, Türkmen gençlerinin tepelerinde bıraktıkları bir tutam saçın, omuzlarına kadar uzandığından bahseder. Başın diğer kısmı (yüzde doksanı) ustura ile traşlıdır. Çin kaynakları da bütün Türk uruklarında bu geleneğin varlığından bahseder (Kutluğ Yayıncılık, 1977, s.132).”

Yılmaz Öztuna “Büyük Türkiye Tarihi” adlı eserinde; “…Oğuz erkekleri sakallarını ve bıyıklarını tıraş ederler, fakat saçlarını uzatırlardı… (c.1/s.364). (Osmanlılarda) Şehzade, isterse 50 yaşında olsun sakal koyuveremezdi. Gelenek böyleydi. Padişah olan şehzade, derhal sakal koyuverirdi (c.8/s.170).” demektedir.

Bu ifadeler üzerine merak etmeye başladım ve araştırdım. Anladım ki, Türkler bu saç stilleri ile düşmanları ve kötü ruhları korkuttuklarını düşünmektedirler. Konunun mitolojik yanı da var. İnternette bu konuda birçok makale bulunmaktadır.

Akcan Mir’in 10/07/2018 tarihli “Eski Türkler’de saç bir kimlikti” başlığıyla yayınlanan makalesi, 17/05/2020’de de Türkiye Günlüğü’nde yer almıştır. Bu makaleden bazı bölümleri kısaltarak aktaracağım: “Türkler uzun saçlarıyla o kadar bütünleşmiş ve ün yapmışlardı ki Türk dendiğinde uzun saçlı insanlar akla gelirdi.

Oğuzlar üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan rahmetli Prof.Dr.Faruk Sümer, Oğuz Türklerinin saçlarının uzun olduğunu ve kesmediklerini kaydediyor. Hükümdarlar genelde saçlarını serbest bırakırken, savaşçılar ve diğer erkekler belik örerlerdi. Oğuz erkekleri, saçlarının örgüleri çok olmasıyla tanınırmış. Peçeneklerin de saçları örülüymüş. 9.Asırda yaşayan Horasan Türklerinin de saçları uzundu… Uygur metinlerinde alplerin saçları aslan yelelerine benzetiliyor…

Rus kaynaklarında, ‘sarışın’ olmalarıyla tanınan Kuman Türk erkeklerinin saçlarının uzun olduğu ve (üç model) örgü yaptıkları bildiriliyor… Uygurlarda saçlar omuzları örten kalın örgüler halinde örülmüş dağınık haldeydi. Bazan iki düğüm atılır ve kulakların önünden ve şakaklardan aşağı sarkıtılırdı. Fakat Uygur erkeklerinin favorisi arkaya doğru taranmış ve ortadan ikiye ayrılmış modellerdi.

Hun erkekleri… Ortaya çıkardıkları bir model o dönemde moda akımı haline gelmişti. Bizans tarihçisi Prokopios Avrupa Hunlarını anlatan yazısında, Hun Tarzı olarak adlandırılan bu modeli ‘Saçlarını ön taraftan geriye şakaklara kadar keser ve arka kısımlarını uzatırlardı’ şeklinde tarif ediyor. Avarlar ve Bulgarlarda da bu tip yaygınmış. Çin yıllıkları ise, Asya Hunlarının saçlarının uzun olduğunu, tepeden ördüklerini yazıyor. Tanınmış sinolog O.Franke, saç örgüsünün yalnız Türklere mahsus olduğunu söylüyor.

Göktürkler saçlarını örgü yapmayıp genelde serbest bırakırlardı. Ön taraf kirpiklere kadar uzatılır. Uzun saçlarını sol taraftan sırta atarlardı. Göktürk erkekleri de diğerleri gibi görünüşüne çok büyük önem veriyordu.

Prof.Dr.Nejat Diyarbekirli (1977:45) Hun Türklerinin göçlerini anlatırken, Hun süvarilerinin omuzlarına kadar dökülmüş uzun saçlarından bahsetmektedir.

Göktürk ve Uygurlara ait eşyalarda, heykellerde, minyatürlerde bu saç tipi görülmektedir. Örgülü saç tipi Selçuklu erkeklerince Anadolu’da sürdürülmüştür. Uzun saç modası Selçuklulardan diğer ülkelere yayılmıştır (Özel,1992:19).

Divan-ı Lügat-it Türk’te saçla ilgili şu ifadeler geçmektedir: “Ol saçın taradı= o saçını taradı” (Atalay,1992:145), ‘er saçın yülütti=adam saçını tıraş ettirdi’ (Atalay,1992:336).
Buradan kişinin saçını başkasına tıraş ettirdiği anlaşılmaktadır. O dönemlerde berberlik mesleği olmadığından, bir başka işle meşgul olanlar tıraş yaparlardı (Aksu,1996:9).

Kaşgarlı’nın eserinde de Türklerin değişik saç modelleri kullandıkları görülmektedir. ‘Erkeğin arkaya doğru salıverdiği saç’ (Atalay, 1992:449), ‘art saç=arka saç’ (Atalay, 1992:42), ‘ıdhınçu saç=erkeğin sonradan bırakılan saçı’ (Atalay,1992:133-134) ifadelerinden erkeklerin saçlarının uzun olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka ifade de ise ‘tok er=başında saç olmayan kimse’ anlamına gelmektedir (Atalay,1992:332).

Eski Türklerin saç stilleri için kısaca şöyle denilebilir. Batı Türklerinin yani Oğuzların ve Peçeneklerin saçları genellikle uzun, doğuya doğru gidildikçe bu değişmektedir.
Selçuklu zamanında erkeklerde uzun saç adeti devam etmektedir. Selçuklu zamanında erkeklerde iki tip saç mevcuttu. Erkekler ya saçlarını omuzlarına salıveriyorlardı ya da başlarını kazıtıp sadece bir perçem bırakıyorlardı. Erkeklerin bıyıklı olduklarından ancak sakaldan bahsedilmemektedir (Köymen,1971:51-90).

Türk erkeklerindeki uzun saç, Selçuklulardan sonra artık görülmemektedir. Erkeklerin saçlarını kesip, sakal bırakmalarında İslamiyet’in büyük etkisi olduğu düşünülmektedir.
Türklerin farklı saç modelleri kullanmalarının nedeni, çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olmaları ve değişik kültürlerden etkilenmeleridir (Ögel,1978:273-274).

Sakal sözü çok eski çağlardan beri hiç değiştirilmeden, bugüne kadar sakal şeklinde gelmiştir (Ögel,1986:337). Kaynaklardan öğrendiğimiz bir gerçek varsa, “İslamiyet’ten önceki Türkler sakalı sevmiyorlardı. Türkler ve Orta Asya kavimleri, sakallarını kesiyorlar fakat bıyıklarına değer veriyorlardı (Ögel,1986:305).

İslamiyet’ten önce Türk erkekleri genellikle uzun saçlı, bıyıklı ve sakalsızdı (Ögel,1989:95). Bıyık sözü, Selçuklu çağının başlarında “bıdhık” şeklinde görülmektedir. Bıyık, …bütün Türk kavimlerinde büyük bir değişiklik göstermeyen eski bir Türk sözüdür (Ögel,1978:310).

Sonuç olarak, saç bırakanlar haklı galiba!..

Yazar

Yaşar Yeniçerioğlu

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar