Yükleniyor...
Bu sorunun cevabını bilenler eminim ki çok azdır. Bazı okur yazar takımı da buna dahil. Doğu Türkistan varsa bunun bir de batısı, Batı Türkistan olmalı; değil mi? Demek ki, bir Türkistan varmış, sonra Doğu ve Batı diye ikiye ayrılmış. Bunlar ne zaman meydana gelmiş, meslek erbapları ve tarihe merakı olanların dışında, “işbirlikçiler” hariç, herhalde bilene rastlamak mümkün değil. Basit bir soru daha, Türkistan ne demektir? Okur-yazarlar biraz zorlarsa “Türklerin ülkesi” diyebilirler.
Acı değil mi? Tarihin en eskilerinden, dünyanın bilinen üç kıtasında, adalet temelinde bir çok devlet (sömürge değil, öz devletini) kuran, insanlığa asırlarca hizmet eden yegâne millet Türk Milletini yani kendi milletimizi tanımıyoruz. Ünlü tarihçi Yılmaz Öztuna 14 ciltlik “Büyük Türkiye Tarihi” adlı eserinde 15.yy’da devletlerin güç sıralamasını şöyle yapmış: 1’ci, 2’ci, 3’cü ve 4’üncüTürkler var. Diğerleri buna göre sıralanıyor. Bir millet tarihini bilmiyorsa, kendini bilmiyor demektir. Bunun kabahati kim de? Hiç şüphe yok ki, 1938’den sonra Türkiye’yi yönetenlerde. Peki, Selçuklu ve Osmanlı’da nasıldı denirse, Osmanlının son dönemindeki çırpınışları hariç, o çağların telâkkisi dikkate alındığında, genelde yoktu denebilir.
Türkistan, Türklerin yaşadığı coğrafyanın adı. Bu coğrafyada kurdukları devletlerin sınırları ise Büyük Okyanus’tan Hazar Denizine kadar uzanıyordu. O asırlarda Çin’in sınırlarını kuzeyde Sarı Irmak çiziyordu. 1865’de (Sultan Abdülaziz Padişah iken)Türkistan’ın batı kısımları Çarlık Rusya’sı tarafından işgal edilmeye başladı. Batı Türkistan adı bundan sonra kullanıldı. 1924 yılında Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla Batı Türkistan; Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan olmak üzere 5 cumhuriyete bölündü, her birine ayrı alfabe ve tarih uyduruldu.
1876’da Türkistan’ın doğusunu, o zamanlar Çin Devleti’nin egemeni Mançular işgale başladı. 8 sene süren kanlı savaşlar sonrasında Mançu İmparatorluğu, 1884’de Doğu Türkistan’ı resmen ilhak etti; adını da “Yeni Bölge” anlamına gelen “Xinjiang” koydu. .
1911’de Mançu İmparatorluğunu yıkan Çin’in hakimiyeti başladı. Buna karşı Doğu Türkistan Uygurlarının isyanları aralıksız bir şekilde sürdü, önce 1933’de, daha sonra 1944’te başarıya ulaşarak iki defa Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kuruldu. Mao ve Stalin’in işbirliği ile askeri kuşatma sonucunda devlet, 6 yıl süren savaştan sonra 1949’da yıkıldı. 1955’de bölgenin adı Xingjiang Uygur Özerk Bölgesi olarak değiştirildi.
Komünist Çin devletinin, insanların kimliğine ve varlığına karşı yürüttüğü zalim ve yıkıcı operasyonlara rağmen Uygur, Kırgız, Kazak, Tacik, Tatar, Özbek, Salar gibi yerli halk, özgürlük ve insan hakları mücadelesinden vazgeçmedi, kitle direnişleriyle tepkilerini gösterdi. Bu tepkiler 1951’de Gulya kentinde,1953 yılında tüm Doğu Türkistan genelinde, 1954’de Hotan’da, 1956’da yine, Hotan’da, 1957’de Urumçi ve Ulanbay bölgesinde,1958’de Hotan’da, 1958’de Altay bölgesinde ve Kumul’da,1959 yılında Bay ve Tokşun bölgelerinde Kaşgar’ın Payziwat bölgesinde, 1962 yılında Tursun Hapiz’de, 1969’da, Taklamakan’da, 1980’de Urumçi’de, 1981’de Kaşgar’ın Payzivat bölgesinde,1985’de üniversite öğrenciler Urumçi, Kaşgar, Aksu, Hotan ve Boratola’da, 1988’de Urumçi’de üniversite öğrencilerinin yürüyüşü, 1989’da Çin genelinde demokrasi yürüyüşü, 1990’da Kaşgar’da çiftçilerin yürüyüşü,1995’de Hotan’da, 1996’da Onsu bölgesinde,1997’de Gulya’da,1998’de Aksu bölgesinde gerçekleşti.
2001’de Çin, tepkileri beklemeden saldırıya geçti, 2002’de üniversitelerde Uygurca eğitimi kaldırıldı, asimilasyon operasyonları başlatıldı, “teröre karşı uluslararası savaş” bahanesiyle kanaat liderleri, iş adamları, alimler, öğrenciler ve çiftçilerin de aralarında bulunduğu 100 bin Uygur hapishanelere konuldu. 2004’de zorla yaşları 16-25 arasında değişen binlerce genç Uygur kızı, memleketlerinden kopartıp Çin’in iç bölgelerine yolladı. Kızlardan birçoğu ya kendi canlarına kıydılar ya da Çinli patronları tarafından cinsel tacize maruz kalıp, fahişelik yapmaya zorlandılar. 2005 yılında, çok sayıda geleneksel Uygur evini ve kadim Uygur şehirlerini yerle bir etti, insanları evsiz bıraktı. Yapılan evlere Çin’liler yerleştirildi. 2006’da binlerce Uygur genç erkeği Çin’in iç kesimlerine götürdü, bundan sonrası tam anlamıyla bir insanlık faciasına, soykırım boyutlarına varacak daha kapsamlı katliamlara dönüşmüştür. Devam edecek…
***
2018 Milli Düşünce Hizmet Armağanları, 23 Aralık 2018 Pazar günü saat 14’de Türk Tarih Kurumu salonunda sahiplerine törenle verilecektir. Armağanlar:
Atatürk, Türk Milliyetçiliği Şeref Armağanı: Prof. Dr. İlber ORTAYLI – E. Büyükelçi Şükrü ELEKDAĞ
Ziya Gökalp, Bilim Armağanı: Prof. Dr. Ethem Ruhi FIĞLALI – Prof. Dr. Mustafa ERKAL
İsmail Gaspıralı, Türk Dünyasına Hizmet Armağanı: Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU – Bünyamin AKSUNGUR
Namık Kemal, Özgür ve Demokrat Basın Armağanı: Yaşar OKUYAN – Aslan BULUT
Yahya Kemal, Fikir/Sanat/Edebiyat Armağanı: AZERİN – Hasan KALLİMCİ
(*) Abdugheni Sabit, “Doğu Türkistan tarihinin özeti ve Çin işgali” makalesi okunmalı.