Yükleniyor...
Tam 15 sene önce, Sivas’ın ücra bir köyünden çıkıp daha mutlu ve rahat bir yaşam umuduyla cumhuriyetin başkenti Ankara’ya taşınan emektar bir ailenin bin bir emekle yetiştirdiği çocukları, idealist ve vatansever komutan Deniz Yarbay Ali Tatar, kumpasın bir halkası olarak tutuklanıp cezaevine gönderildi. Hayatı boyunca tek bir suç kaydı veya sicili olmamış, ömrünü 20’li yaşlarının başında bir delikanlıyken vatanına hizmet etmek için adamaya karar vermiş, eşiyle birlikte mutlu bir yuva kurup yaşamının her bir anında kızı için örnek baba olmayı arzulamış bir subayın türlü kumpaslar ve hukuksuzluklar sonucu cezaevine gönderilmesi, o dönem davaları yakından takip eden herkes için büyük bir şok ve üzüntü yaratsa da esas hüznü belli ki kendisi yaşamıştı. Ali Tatar, yaklaşık 1 hafta boyunca Hasdal Askeri Cezaevi’nde tutuklu kaldıktan sonra tutukluğuna yapılan itiraz sonucu tahliye edildi fakat hukuksuzluk peşini bırakmadı. Hakkında tekrar tutuklama talep edildi ama o, onu ailesinden, mesleğinden ve ideallerinden ayıran demir parmaklıkların arkasına geri dönmek istemedi. Son nefesine kadar kendisini yetiştiren ülkesine ve cumhuriyete hizmet etmeyi esas vazife bellemiş bir komutan, onuruna ve bağlı olduğu değerlere kastetmeye yeltenen organize kötülüğe karşı savaşını canını ortaya koyarak verdi.
En büyük isteği, Atatürk’ün önderliğinde aydınlanan cumhuriyet meşalesini en iyi şekilde taşıyarak bir sonraki nesle layıkıyla devretmek olan kahraman asker Ali Tatar’ın mirasını yaşatabilmek bizim sorumluluğumuzdur. Sevenleri onu merhametli, naif kalpli ve samimi bir vatansever olarak tanımlıyor, oldukça açık fikirli ve çevresindekilere güven veren bir insan olduğundan bahsediyorlar. Biz de onu, 1923’ten bize miras bırakılanın en büyük savunucularından olarak hatırlayacağız ve hatırlatacağız. O gün Beylerbeyi’ndeki evinden çıkan sadece Ali Tatar’ın naaşı değil, Atatürk’e ve cumhuriyete inanan temiz kalpli insanların geleceğe dair hayalleriydi. Biz o hayallerin öznesi olmak için çabalayacağız, bizim için kendisini feda eden insanların başını yere eğdirmeyeceğiz. Zorluk nereden gelirse gelsin, Hasdal’da demir parmaklıkların arkasındayken kendisinden önce ailesini ve cumhuriyetini düşünen Ali Tatar’ın yaşadığı zorluklar aklımıza gelecek ve mücadelemizi sürdürmek için ondan ilham alacağız.
Ali Tatar’ın mirasını yaşatmak için canla başla mücadele ettiğine inandığım kıymetli eşi Nilüfer Tatar’a, kıymetli kızı Gökçen Tatar’a ve kıymetli ağabeyi Ahmet Tatar’a sevgilerimi iletir, Ali Tatar’ın adını ona yakışır şekilde yaşatan ve düzenli olarak kabrini ziyaret eden herkese teşekkürlerimi sunarım.
Işığınız önümüzü aydınlatıyor komutanım, ruhunuz şad olsun. Yazıyı bizlere bıraktığınız mektuptan bir kesitle bitirmek istiyorum:
“Şunu bilin ki en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek adına hayatıma son veriyorum…”