Yükleniyor...
Tarih 09 Şubat 2001. Karaman İli Ermenek İlçesi Ardıçkaya köyü yakınlarında ormanlık alana bir askeri eğitim uçağımız düşer. İçinde 1977 Burdur Bucak doğumlu Hava pilot Teğmen Ayfer GÖK vardır. Karla kaplı alanda uzun aramalar sonucu Ardıçkaya köylüleri tarafından şehit teğmenin naaşı bulunur. Yapılan törenin ardından memleketi Bucakta toprağa verilir. Bahar gelip karlar eriyince uçağın düştüğü yeri merak eden köylü olay yerinde şehit pilottan geriye bir parça (parmak)daha bulurlar. Önce bir mezar kazıp oraya defneder, sonra da anıt mezara dönüştürürler onu. Köyden 10 km kadar uzaklıktaki ormanlık alana yapılan bu mezar daha sonra uğrak yeri haline gelir köylülerin. Zaman zaman ziyaret eder dualar gönderiler şehit pilotumuza.
***
Yıl 1918. Bolşevik ve Ermeni çeteleri tarafından Azerbaycan işgal edilmiş 18 Mart-1 Nisan 1918 tarihleri arasında 12.000 Azerbaycan Türkü şehit edilmiştir. Halk şehri terk etmek zorunda kalmıştır. 28 Mayıs 1918’de Gürcistan’ın Tiflis şehrinde, Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki Azerbaycan Milli Şurası tarafından Azerbaycan bağımsızlığını ilan etmiş, Bakü işgal altında olduğu için Fethali Han başkanlığında oluşturulan geçici Azerbaycan Hükümeti Gence şehrinde faaliyetini sürdürmektedir.
Azerbaycan’ın bağımsızlığını, ilk tanıyan Osmanlı Devleti olmuş iki ülke arasında 4 Haziran 1918’de Batum’da, siyasi, hukuki, ticari ve askeri alanlarda anlaşmalar imzalanmıştır. Bu anlaşmanın 4. maddesine dayanarak Azerbaycanlı yetkililer, Osmanlı Hükümeti’nden askeri yardım istemişlerdir. Bunun neticesi Enver Paşanın kardeşi Nuri Paşa’nın çabasıyla kurulan Kafkas İslam Ordusu, daha sonra Filistin Cephesi’nden getirilen 106. ve 107. piyade ve 56. topçu alaylarıyla takviye edilerek Bakü ve Azerbaycan’ın diğer illerinin Ermeni ve Bolşevik çetelerden kurtarılması için görevlendirilmiştir. Gence’ye 25 Mayıs 1918’de ulaşan Kafkas İslam Ordusu’ndaki asker sayısı, Azerbaycan kolordusundan yapılan bin kişilik takviyeyle 12 bine ulaşmış, yol üzerindeki Göyçay, Salyan, Ağsu ve Kürdemir’i de Bolşevik birlikleri ve Ermeni çetelerinden temizleyen ordu, 15 Eylül 1918’de Bakü’ye girmiştir. Bu uğurda verilen bin yüz otuz şehidin isimleri Bakü Türk Şehitliğinde (Şehitler Hıyabanında) mevcuttur.
Birinci Dünya Savaşı’nda alınan yenilgi sonrası Kafkas İslam Ordusu bir süre sonra Bakü’yü terk etmek zorunda kalır. Azerbaycan, 28 Nisan 1920’de tekrardan Sovyet ordusu tarafından işgal edilir.Azerbaycan Türkü kendilerine uzanan kardeş elini unutmaz o günün anısına Osmanlı askerlerinin mezarlarını koruma altına alırlar. O sebepten Azerbaycan’ın birçok bölgesinde Bakü ve civarında, Şeki, Şamahı, Göyçay, Kürdemir, Neftçala ve Guba’da Kafkas İslam Ordusu şehitlerinin anıt mezarları bulunmaktadır.
İçlerinden birini hikâyesi hazindir. Düşman kurşunuyla veya hastalanarak şamahı yakınında şehit düşen bu asker oraya defnedilir. Oradaki kardeşlerimiz ismi meçhul bu şehidi unutmazlar. Üzerine mezar yaptırır onu ziyarete giderler. Zarar verirler korkusuyla yetmiş yıl Sovyet rejiminden de gizli tutarlar.
***
Vefa aynı vefa, Ermenek Ardıçkaya köylüleri gibi.
Aynı milletin evlatları coğrafyaları ayrı.
“Tenha Mezar” şiiri o askeri anlatır. Bahtiyar Vahapzade imzasını taşımaktadır.
***
Yolun kenarında tenha bir mezar
Üstünde ne adı, ne soyadı var.
Yolcu, arabayı durdur bu yerde
Bir sor, kimdir yatan tenha kabirde?
O bir Türk askeri, kahraman, metin!
O öz kardeşine yardıma geldi.
Kurşuna dizilen milletimizin,
Haklı savaşına yardıma geldi.
Uzaktan ses verip senin sesine
Geldi, o dönmedi öz ülkesine.
Düşman saflarını o, soldan sağa,
Biçti, dostlarıyla cepheyi yardı.
Toprağın yolunda düştü toprağa,
Senin toprağını sana kaytardı.
Kendi koruduğu, hem can verdiği
Yolun kenarında defn edildi o.
Uğrunda canını kurban verdiği
Toprağı kendine vatan bildi o.
Yolcu, arabanı bu yerde eğle.
O mezar önünde sen ta’zim eyle.
Secde kıl, dua et onun ruhuna,
Ayak bastığın yer borçludur ona
***
Şairin dediği gibi;“Yattığı toprak belli, tuttuğu bayrak belli. Kim demiş meçhul asker diye”
***
“Bir millet iki devletiz” sözü elbette ki noksandır.
Doğu Türkistan’dan Adriyatik’e kadar uzanan bir coğrafyada birden çok devletiz biz.
Türkün kanayan yarası şimdi Doğu Türkistan
Soykırım uygulanıyor uygar dünyanın gözü önünde Uygur Türküne. İnsanlık tarihinin görmediği işkence metotları deneniyor. Türk olmak, Müslüman olmak, öyle de kalmak istemekten başka suçları yok. Bir kısmını olsun izlemeye dayanılmayacak türden paylaşımlar dolaşıyor sosyal medyada. Lokmalar diziliyor boğazımıza. Aklımızı oynatacak duruma geliyoruz. Kelime bulunamıyor söylenecek. Zulmün işkencenin bu yüzyıldaki adı Çin. Düşünüyor mana veremiyor insan, nedir bu kin?
Hangi milletten mezhepten nesepten olursa olsun, insanlık adına birlikte ölelim böyle seyirci kalmaktansa.
Turan ordusu oluşturup-Kafkas İslam Ordusu benzeri- Urumçiye girelim demiyoruz elbette
Çağın icaplarına uygun ekonomik, siyasi, diplomatik kaç türlü yolu var o mücadelenin. Yeter ki ona niyet edilsin.
“Çobanın meramı olsun tekeden sütü çıkartır.”
Kimden yardım görür çaresizler, bizden görmezlerse.
Durum ortada. “Ümmeti Muhammed” lafta.
“Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” işte….