Yükleniyor...
“Baba bugün men Türküm
Okudum men de türküm
Gel gözlerinden öpüm
Sen Türksün, men de Türkü”.
Kerkük HOYRATI
***
“Sır” saklamak zor iş. O sıkıntıyı yaşıyordu ki “sırrını sarkıttı” sonunda bir vekil. “Kafkaslardan Balkanlardan gelenler. Sizler bu ülkenin sahibi değilsiniz”
Atatürk de Balkanlardan gelenlerdendi. Oralara da buralardan gittikleri, “evladı-fatihan” torunları oldukları herkesçe biliniyor. Anadolu için, vatanın selameti için daha oralarda çizmeyi giydiğini de bilmeyen yok.
Sözün “gerçek” açılımı şu;
“Türkiye Türklerin değildir”. Türkler bu toprakların sahibi değildirler.
Kimindir Türklerin değilse değilse peki?
Ermeni’lerin, Rumların, Bizans’ın diğerlerinin. Karşı bloktaymış gibi görünen bir diğeri de destek çıkıyor hemen:
“Türkler Ege’de Rumlara etnik temizlik yaptılar”.
Tanıdık sesler hepsi de.
Sevr’den, Mondros’tan kulaklarımızda o sesler. Sahibinin sesi şimdikiler.
***
Birgül Ayman GÜLER çıkıp da konuşmasa varlığını fark etmeyecektik belki de.
O da varlığım belli olsun diye konuştu belli ki.
“Boşnak asıllı bir Türküm” dedi. Çok da doğruyu söyledi.
O da sırrını ortaya döktü sözleriyle. Küp içindekini sızdırır. Herkes de eteğindeki dökmeli iş bu kerteye gelmişken. Bilelim kimin ne olduğu. “Boşnak asıllı Türk’üm”. Tanım emsal olmalı ayrım (mod)undakilere.
“Ot kökünü üstünde biter.”
Ermeni Rum, Kırmanç, Gürcü, Boşnak v.b. Ne isen O sun. Neyin varsa yaşa yaşat. O senin tabii hakkın. Türkiye Cumhuriyetinin vücudunu ortadan kaldırarak yapmaya kalkışma yeter ki. “Aslını inkâr eden haramzede.” Türkmen’im, Yörük’üm, Rum’um, Ermeni’yim, Kırmanç’ım, Zaza’yım de. Yetmiş iki buçuk milletten, hangisindeysen ondanım de.
“Türk Milletinin” Rum’u, Ermeni’si, Yörük’ü, Boşnak’ı Kırmanc’ı, Zaza’sı olduğunu da söyle ama.
“Türk Milleti” çadırın orta direğidir. Çadır o direk üzerine çatılmıştır. Diğerleri de omurgayı oluştururlar, yan direklerdir. Orta direk çökerse çadır çöker. O çatıyı sağlam tutmak çadırdaki herkesin vazifesi olmalıdır. O çadırın gölgesinde barınanın hepsi bir millettir. Adı da topluca Türk milletidir.
Ben o milletten “değilim” diyen hangi millettendir? Onu da kendi biliyor en iyi.
İlkiyle birleştirirsek:
Balkan’lardan Kafkas’lardan Kırım’dan gelen de daha evvelden burada olan da bu milletin uzvudur. Vatandaşlık bağıyla Türk’tür. 2012 yılı itibariyle 75 milyon 627 bin 384 Türk vardır bu mana da bu topraklarda.
Bir Ata “Türk” noksan çıkıp da diyecek.
”Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır” diye.
Onu gözlüyor ve özlüyor millet.
***
“Vatan”, “vatandaşlık” üzerine başka inciler de dökülüyor bu ara.
Pek “mahir” bir MİT’çimizin prof unvanlı kızı İmralı sürecine kaynak yapıyor:
“Vatanseverlik anlayışının da değişmesi gerekiyor. Günümüzde vatanı bir yerden bir başka ülkeye taşımak noktasına gelindi çünkü”
“Vatanım ruy-i zemin, milletim nevi beşer” romantizmi bugünün özlemi değil bir.
Dünya vatandaşlığı hayali kuran dünün aydınlarının da özlemiydi. Kürre-i arzı kendilerine vatan görenler kendi açılarından haklı olabilirler. Çifte vatandaşlıkları, birçok ülkede malikâneleri, karada, denizde, havada kendilerini ikinci üçüncü vatanlarına ulaştıracak binitleri var.
Biz de isteyebilirdik elbette.
Bir şartla ancak.
Döndüğümüzde yerinde bulacağımız garantisi verilirse.
Başka da vatanımız yok çünkü bizim.
***
Son söz Âşık VEYSEL’in olsun bu konuda; Öyle ki söz üstüne söz olmasın.
İstemem dünyanın saltanatını
Süslü giyimini Arap Atını
Bilirsem Türklüğüm var kıymetini
Vatanım milletim bana kâfidir.