Yükleniyor...
İslam tarihi boyunca yazılmış yüzlerce siyer yani Hz. Peygamber’in hayatını anlatan eser mevcuttur. Bu eserlerin ilk örnekleri, kaybolmadan bize gelsin diye duyulan rivayetin olduğu gibi aktarılması şeklinde gerçekleştirilmiş. Dolayısıyla bir kritikten (eleştiri kelimesini kullanmadım zira Türkçede olumsuz bir anlamı var) geçmeden aktarılmıştır. Sonraki eserlerde belli bir seçim gerçekleşmiş ancak bu seçimde de öne çıkan kıstas Hz. Peygamber’in gerçekten yaşadığı değil örnek alınması gereken olaylar, onu öven olaylar şeklinde aktarılmış ve işlenmiş.
Günümüze doğru yaklaştıkça tartışmalı konular tabu hâline gelmiş ve aksi görüş belirtmek neredeyse imkânsızlaşmış.
Kitabın yazarının tabiriyle: “Dinlere en büyük düşmanlığı kendi mensupları yapmıştır. dersek herhalde yanlış söylemiş olmayız. Bütün dinler için geçerli olan bu kaideye İslam(dini mensupları da dâhildir. Ehl-i Kitap kendilerine gelen hak dini nasıl tahrif ettiyse, son dinin mensubu olan Müslümanlar da kendilerine gelen dinin kitabını tahrif etmeseler de kitabın örnek uygulayıcısı olan Hz. Peygamber’in hayatını örneklik zemininden, örnek alınamayacak bir noktaya taşıyarak bu tahrifi bir ölçüde gerçekleştirmişlerdir.”
Aslında örnek alınsın diye gönderilen İslam peygamberi adeta melekleştirilmiştir. Bu husus Kuran’da eleştirilmiştir: “Kendilerine kurtuluş rehberi (vahiy) geldiğinde insanların inanmalarını, ancak “Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?” şeklindeki itirazları engellemiştir. De ki: “Yeryüzünde yerleşip dolaşan melekler bulunsaydı elbette onlara da peygamber olarak gökten bir melek gönderirdik.” Yine de ki: “Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kâfidir. O, kullarını çok iyi bilip görmektedir.” (İsrâ Suresinin 94-96. Ayetleri)Peygamberliğinden önce ve sonra hiç korkusu olmayan, acıkmayan, susamayan, susayınca parmaklarından su çıkaran, henüz küçük bir çocukken kıtlığa çare bulan bir insanüstü varlık görünümüne büründürülmüş. Örnek alacağınız kişinin vasıfları sizden çok üstün olursa, bu kişi çokça kayrılırsa size örnek olamaz. Savaşta ölmeyecek birisinin göğüs göğüse düşmanla çarpışması size örnek olamaz. Zaten savaşta ölmeyecektir. Canını gerçekten ortaya koyamıyordur. Halbuki Yaratan her ikinizden de canınızı ortaya koymanızı istiyor. Burada bir haksızlık olduğunu düşünürsünüz. Oysa ki gerçekte vahiy tamamlanmadan peygamberin ölmesi dahi mümkündü. Bu husus da Kur’an-ı Kerim’de var: “Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geri dönecek misiniz? Kim geri dönerse bilsin ki Allah’a asla bir zarar vermiş olmayacaktır. Allah şükredenleri ödüllendirecektir.” (Âl-i İmrân Suresinin 144. Ayeti)
Netice itibariyle İslam peygamberi örnek gösterilecek vasıflardan çıkarılmış. Bu durum Kur’an’da dahi eleştirilmişken zaman içinde bu hâle gelmiş.
Halbuki İslam peygamberi de diğer insanlar gibidir. Yine kitaptan bir örnekte Hendek Savaşı’ında: “…Hendek kazımı esnasında Hz. Peygamber, 58 yaşlarında olmasına rağmen sahabesine örnek olabilmek için bizzat çalışıyordu. Hendek kazmaktan üstü başı toz toprak içinde kalıyordu. Hatta bir seferinde çok çalışmaktan dolayı iş esnasında uyuyakalmıştı. Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer insanlar onu uyandırmasın diye başında beklemişlerdi. Hz. Peygamber uykusundan korkarak uyanınca Reci ve Bir’u Maune Olayları (çeşitli kabilelere istekleri üzerine gönderilen islam heyetlerinin sinsice katledildiği iki olay) üzerine Kureyşlilerin cesaretlenip Medine’ye saldırdığını ve bu sebeple bu eziyetleri çektiklerinden bahsetmişti. Müslüman toplumu, her an bir saldırı endişesi taşıyordu. Geceleri saldırı endişesi ile Hz. Peygamber kendilerini bekleyen birinin olmasını talep etmişti de rahat bir uyku uyumuş hatta horlama sesi bile duyulmuştu…”
Bu endişe duyan, tedbir alan, uyurken horlayabilen peygamber ile Müslüman toplumlarda günümüzde anlatılan peygamber birbirinden tamamen farklı.
Elimizdeki eser siyere bu kritiği getirmek için yazılmıştır. Amacı siyerde farklı bir saya açmaktır.
Her akademik kitap gibi bu kitabın da iddiası alanında söylenen son söz olmak değil aksine düşünceyi ilerletmek, bakış akışı kazandırmak.
1 Yorum