Yükleniyor...
Dünyada var olan insanların oluşturduğu tüm topluluklar, belirli bir süreç içinde kendilerine ait özelliklerle birlikte çeşitli kültürel özellikler edinmişlerdir. Bu özellikleri hayatına uygulayıp, bu sözlü geleneklere iye olan topluluk; millet adını almıştır. Bizler de şahsi öz kültürüne ve diline sahip Türk milletinin fertleriyiz.
Türk milleti olarak, asırlardır hayatımızı devam ettirdiğimiz/ettiğimiz süreç içerisinde birçok zor durum atlatmış ve buna rağmen en ağır şartlar altında bile bağımsızlığımızdan hiçbir zaman vazgeçmemişizdir.
İçinde bulunduğumuz bu dönemin yüz yıl öncesinde Türk ulusu olarak, ziyadesiyle zor bir dönemden geçmiş, Yaratıcı’nın dünya üzerinde egemen kıldığı kutlu millet olarak önderimiz Atatürk vasıtasıyla işgalcilerden kurtulmuştuk. Hiç şüphesiz bir himaye altında esir yaşamaktansa, mahvolmak çok daha iyi olduğundan; geçmişte olduğu gibi, yaşamak için kurtuluş sonrası yeni bir devlet kuracaktık.
Bilhassa bu kurulacak devlet, halkın doğrudan kendisini yönettiği, demokrasiyi esas alan temeller üzerine kurulmalıydı. Tarihçilerin bile sayfalara sığdıramayacağı kadar kutlu bir destan olacak yeni devletimizi kurma zamanı gelmişti. Tek bir kişi yönetmemeliydi devleti. Dolayısıyla güç, tek bir kişide değil; halkta olmalıydı.
Sadece Atatürk’ümüzün bakışında değil, bölünmekten ve işgalden kurtulmuş tüm milletimizin toplumsal bakışında uygun gördüğü sistem, halkın egemen olduğu Cumhuriyetti.
*
Atatürk, Cumhuriyet ile; Yaşama, sağlık, eğitim, seçme- seçilme, düşünce, toplantı ve gösteri özgürlüğü, dilekçe, konut dokunulmazlığı haklarını bizlere verirken basın özgürlüğünü, şahsi hayatın gizliliğini ve inançsal hürriyeti anayasal güvence altına alarak ulusumuza hediye etmişti.
Aynı zamanda Cumhuriyet, bizlerin bilim ve teknolojik açıdan çeşitli atılımlar gerçekleştirmemizi sağlamıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk, çağdaşlaşmanın önünü tıkayan çeşitli kurumları kaldırmış, yerine aklı ve bilimi esas alan, kurumlar kurmuştu. Bu süreçte ilk hâlindeki TTK, TDK ve Üniversiteler gibi çeşitli kurumlar Çağdaş Türkiye yolunda atılan önemli adımlardandı.
Bugün Çağdaş Türk toplumu olarak varlığımızı, atılan o adımlara; dolayısıyla Cumhuriyet’e borçluyuz.
Hiç şüphesiz Cumhuriyet, Türksüz yaşar; ancak Türk, Cumhuriyetsiz yaşayamaz!