Yazarlarımızdan Yağmur Ozan Özben’in. yazar ve oyuncu Turgay Yıldız ile yaptığı röportajı dikkatlerinize sunarız.
Bilirsiniz biz gazeteciler, çoğu zaman duygularımızla değil, reflekslerimizle hareket ederiz. Nerede bir olay görsek, haberleştirmek için birkaç kelime dahi olsa öğrenmeye çalışırız. Kimi zaman da mesleğimizi özgürce yapmanın çabası içinde olduğumuz bu süreç, toplumumuz tarafından yanlış anlaşılır, deyim yerindeyse linç ediliriz. Örneğin bir cenaze merasiminde, vefat eden kişinin yakınının hislerini anlamak, aktarmak isteriz topluma… Fakat bu acısı olan kişileri zorla konuşturuyor olarak yorumlanır kimi kişiler tarafınca…
Sevgili Okuyucum,
Bazı sebepler dolayısıyla Ankara’da yaşarken, Tekirdağ’a taşınmak zorunda kalmıştım. Bir süre sonra vakit bulunca hava yolu ile Ankara’ya gittim. Havaalanındaki otobüste ise Turgay Bey ile karşılaştık. Bu güzel insanı kaçırmamalı ve onunla birkaç cümle dahi olsa sohbet etmeliydim.
Kendisine röportaj yapmak istediğimi ilettim. Sağ olsun bu genç gazeteciyi kırmadı ve kabul etti. O an bir kafede oturup konuşma imkânımız olmadığından, röportajımızı internet üzerinden gerçekleştirdik. Şimdi ise siz değerli Millî Düşünce okurlarına çok değerli Turgay Bey ile yaptığımız bu röportajı sunuyorum Efendim.
TY: Yazar, oyuncu, yönetmen, müzisyen, TV ve radyo programcısı, oyunculuk hocası ve son olarak da Youtuber, Facebooker, İnstagramer vs.
TY: Elbette insan hayatında dönüm noktaları olur. Benim de oldu. Tiyatro Bölümü’ne girişim önemli bir dönüm noktasıdır, sonrasında suya sabuna dokunulmasının istenmediği yayınlarda metin yazarlığı ve oyunculuk yaparken, Flash TV’nin isteğiyle canlı politik mizah programının yapımcısı ve sunucusu (Bahadır Tokmak ile beraber) olarak başlamam.
TY: Anıları yaktım mümkünse geçmişi ısıtıp sizlere yedirmek istemiyorum.
TY: Hayatıma hep kendim yön verdim bundan sonra da öyle olacaktır.
TY: Çok sık sorulmaması gereken bir soru. Bütün sanatlar topluma yapılır. Bu tartışmayı yaratanlar sanatın işlevine vurgu yapmak istiyorlar sanırım. Aristoteles’ten bu yana tartışılagelen bir konudur. Pür eğlence için yapılmış bir işin sanat oluşu şüphe götürür. Eğlenmek için sanatı bir araç olarak kullanmak Batı’nın entertainment deyişiyle örtüşür.
TY: Sinema da tiyatro da bana sorarsanız durgunluk dönemlerini yaşıyor. İyi tek tük örnekler dışında iki sanat türü de sanal gerçekliğin yarattığı ve kabul ettirdiği eğlence anlayışını hem süre olarak hem de ulaşılabilirlik olarak elde edemeyeceği için (arzu da etmeyebilirler) kalabalıkların kendilerine yani tiyatro ve sinemaya dönüp bakmalarını sağlamaları adına çok çaba göstermeleri gerekecek.
TY: Böyle bir önerme yapılamaz. Sanatçı dert ettiği bir şeyi ya da şeyleri değer verdiği kavramları sorun saydığı öyküleri illaki sahneye ya da perdeye taşıyacaktır. Bu şeyin ne olduğunu ya da ne olacağını da zamanın ruhu denen şey belirler gibi geliyor. Asıl olan sanatçının zamanın ruhuna karşı olan tutumudur. Yanında ya da karşısında ama illaki bir yerde durmalıdır sanatçı.
TY: Sosyal medya hem birçok sanatçı için hem de izleyici için yeni bir medya türü olarak kendisini var etti. Ben de bu görece özgür medyayı kullananlardan biriyim. Ana akım medya büyük sermaye gruplarının ve bu sermaye gruplarının var eden iktidar odaklarının elinde ya da denetiminde iken, sanatçının sözü de özü de perdeye olduğu gibi yansıyamaz. Bizler esnaf değiliz; yani o ekmeğime bakıyorum abi diyenlerden değiliz. Diyecek sözümüz var. Evet, çok iyi olanaklarla seyirci karşısına çık(a)mıyoruz ama seyirci gerçeği tarafsız bakışla ele alan insanların yaptıklarını tercih ediyor. Sosyal medyada yaptığım işlerin benzerini sahne üzerinde de tek kişilik gösterimle gerçekleştiriyorum. Geçen sezon hazırladığım Ülkeyi 7 Cüçeler adlı oyunumu bu sene de koşullar elverirse sürdüreceğim.
TY: İyi eleştiri şımartmamalı, kötü eleştiri de sizi bozmamalı ölçüm budur.
TY: Tiyatro kendisine böyle sorular sordurmaz. Oyunun konusu ya da türü yazarın özgür seçimi içindedir. Sahnelenme aşamasında elbette repertuar yapan topluluk oyunu seçerken seyircinin ırgalandığı ya da seyircinin ırgalanmasını istediği oyunları tercih eder.
TY: Bu işlerde her zaman tehditler alırsınız, küfür de yersiniz. Ama benim izlenme oranımın içerisinde küfür tehdit hakaret yok denecek kadar azdır. Çünkü dilimde karşıdakini de rencide etmeden eleştirdiğim bir özen saklıdır. Hakareti aciz insanlara yakıştırırım. Söyleyecek sözü olmayan ya tehdit eder ya da hakaret.
TY: Başarı kelimesini sözlüğümden kendi adıma çıkardım. Yerine mutluluğu kullanıyorum. Evet, yaptığım işler beni mutlu ediyor.
TY: Tavsiyelerin pek işe yaradığını görmedim. Ama soruya cevap niteliğinde iki cümle edeyim. Çok okusunlar ama çok. Çok soru sorsunlar ama çok. Çok kafa yorsunlar ama çok. Ve hayatı okusunlar ama iyi okusunlar. Özgür olsunlar, özgün olsunlar, duruşları olsun, ilkeleri olsun, canlıları sevsinler, doğayı korusunlar, birbirlerini dinlesinler, anlasınlar, kavgadan ve şiddetten uzak olsunlar. Başkalarının tanımladığı değil kendi istedikleri hayatı yaşasınlar ve bunun kavgasını versinler.
Sevmediğiniz bir işi yapmayın, sevmedikleri bir işi başkasına yaptırmayın. Rızasını almadan yaptırdığınız her iş her eylem tecavüzdür. Başkasının yaşam hakkına ve yaşam alanına tecavüz etmeyin, kendinize de tecavüz ettirmeyin. Herkesi sevmeyebilirsiniz ama saygılı olmak zorundasınız. Saygı uygarlığın en önemli ölçüsüdür.
Sevgili Okuyucum,
Turgay Bey’e bana vakit ayırdığı için tekrar teşekkür eder, kendisine ve siz değerli okurlarıma saygı ve sevgilerimi sunarım.
Esen Kalın Efendim!
Yağmur Ozan ÖZBEN
7/7/2020
Yorum yapın!