Yükleniyor...
Muhittin Nalbantoğlu büyüğüm “Ali Cengiz Oyunu” nun menşei ile ilgili çok önemli bir Pazar yazısı yazdı. Sağ olsun her zamanki gibi bilgilendirme ufuk açma önceliği olan bir yazı. Yazının özeti “Halife Harun Reşit dönemine kadar oynanan entrikalarla dolu Ali Cengiz Oyunu genellikle bin bir gece masallarında çok rastlanılırmış.
Masal bu ya padişahın biri Ali Cengiz Oyununun nasıl oynandığını merak etmiş öğrenmek istemiş. Öğretme görevini dönemin gençlerinden biri üstlenmiş. İstediğin kişi veya grubun istenilen noktaya taşınmasının sağlanmasını içeren oyunu o dönemde en iyi bilenin sadece kendisinin olmasını isteyen bir derviş varmış. Padişaha oyunun bir tarafı olmayı üstlenen gençle derviş arasında çalışmalar başlamış. Genç temiz yüzlü ve temiz kalpli biri imiş. Bu nedenle dervişin yanında uzun süredir bulunan bir kızın ilgisini çekmiş. Kız gencin kaybedip hayatından olmasını kabullenememiş, oyunun sırlarını gence anlatmış. Genç adam kızdan aldığı bilgilerle oyunun püf noktalarını öğrendiğini belli etmeden oynamış, dervişe yenilmemiş. Bu arada kazandığı bilgi ve beceri ile varlıklı hale gelmiş. Derviş; genç adamın kendini aldattığının farkına varmış ve işi bitirmek için harekete geçmiş. Oyunun bazı aşamalarından sonra genç bir demet gül olmuş Padişahın kucağına düşmüş. Derviş şekil değiştirip gülü almak için harekete geçerken genç adam darı olmuş yerlere saçılmış. Derviş tavuk olup darıyı yemek için harekete geçtiği sırada genç adam Tilki olmuş ve tavuğu yani bu oyunun ustası dervişi yemiş. Ve padişahta bu canlı performansla oyunun içeriğini öğrenmiş”.
***
Ali Cengiz Oyunu, diğer bir adıyla başarılı olmak için her yolun mubah sayıldığı oyun, dünyanın kuruluşundan bu tarafa geçerlidir. Her dönemin sosyal, kültürel ve ahlaki gelişimine uygun olarak artar veya azalır.
Milletler tarihin de olduğu gibi Türk tarihinde de bu oyunların benzerini görmek mümkündür, yalnız bir değişiklikle. Oda Ali Cengiz Oyununda başarılı olamayan millet Türklerdir. Kendilerine fazla güvenlerinden de olabilir veya çok fazla saf olduklarından da. Tarihimizin birçok döneminde karşımıza çıkan bu oyunlar ahlaki ölçülerin dışında tezahür etmiş ve sonuçlarlıda milletimize devletimize zarar vermiştir.
Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasının üzerinde yaşayan bütün devletlerde Ali Cengiz Oyununun benzerlerine çok sık rastlanır. Anılan coğrafyada kurulan devletler ve bulunan milletler güçlü oldukları sürece bu oyunlardan fazlaca zarar görmemiş ve etkilenmemiştir.
Türklere karşı başarılı olunan oyunun sayısının fazlalaşması başımızda beceriksiz, bizim gibi olmayan veya değişik sebeple bizden olmayan yöneticilerin bulunduğu dönemlerdir. Çünkü bu dönemlerdeki yöneticiler milliyet veya düşünce olarak bizden olmadıkları için Ali Cengiz oyunlarında ya onlarla hareket etmiş ya da onların yaptıklarına seyirci kalmıştır. Bunun sonucun da devletimiz yıkılmış milletimiz dağılmıştır.
İçinde bulunduğumuz 21 yy da Türkiye ve Türklük yine bir kaotik durum yaşamaktadır. Demokrasi, Özgürlük, insan hakları maskeli tehlike milletimizin ve devletimizin durumunu zora sokmuştur. Yani yakın zamanda da bir Ali Cengiz Oyunu da son noktaya kadar gelinmiştir.
Milli ve üniter yapımız gözler önünde çatırdamaktadır. Çift dilli, çift kimlikli devlette millette olmayacağı sağlıklı kafalar tarafından bilinmesine rağmen kör gözüne parmağım düşüncesiyle çift dilli çift milletli bir yapıya doğru yani uçuruma doğru olanca hızla gidilmektedir. Ana dile savunma hakkı, Ana dilde kamu hizmetlerine erişim ve üniversitelerde Kürdoloji bölümleri açtırılarak devletin birliğinin en önemli noktası tahrip edilmiş çok ama çok yanlış noktalara gelinmiştir.
Anayasayı değiştirme çabaları son sürat devam ederken Anayasada bulunan Türk isminin çıkarılması için çok tehlikeli Ali Cengiz Oyunları oynanmaktadır. Belediyeler yasası çıkartılarak eyaletleşmenin alt yapısı hazırlanmıştır. Tüm bu olayların sorumlularının başı ve 50 bine yakın insanımızın kanının sorumlusu terörist başı Öcalan la direk temas kurulmuş milletin gözünün içine bakarak dalga geçer pozisyona girilmiştir.
İçinden geçilen bu kritik dönem yarınlarda olacak kötü olayların habercisidir. Bugünkü çalışmalar uygulamaya konduktan sonra çok fazla beklemeden Türkiye de bölünme yaşanacaktır. Sadece bunla da kalınmaz çok vahim olaylarda tezahür edebilecektir. Kardeşin kardeşe silah çekme tehlikesinin olmaması için hiç ama hiçbir sebep kalmamaktadır.
Bölücü ve komünist ittifakı olan BDP’liler bu ortamı hazırlamak için 4 milletvekili ile bir tura çıkmışlardır. Komünist+BDP’lilerin bu oyununa dikkat edilmelidir. Hangi bölgeyi gezmektedirler? Karadeniz bölgesini. Karadeniz bölgesi Ülkesi ve milletini birliğine en hassas olan bölgelerden biridir. Karadeniz’in özelikleri insanlarına yansımış hem sıcakkanlı bir o kadarda deli doludurlar. Tahrikçilerin gezmesi onları rahatsız edecektir. Çünkü binlerce şehit vermiş bir bölgedir. Karadenizliler başına gelenleri kabullenici bir yapıya sahip değildirler. Nitekim korkulan olmuş Sinop ve Samsun gezilerinde halkı tahrik etmeleri sonucu istenmeyen olaylar gelişmiştir. Gezinin Trabzon ayağı iptal edilmiştir.
BDP+Komünist ittifakı aynı geziyi İç Anadolu da yapmış olsalardı bu tepkiyi almayacaklarını biliyorlardı. Onların istedikleri başkadır. Açılım son hızla devam etmekte yukarda söylediğimiz gibi bölünmeye hızla yaklaşılmaktadır. Bu günkü duruma yeterince karışı çıkan ne siyasi bir güç nede Sivil Toplum Örgütü vardır. Açılım için şartlar uygundur. Yöneticilerimiz de onların istediklerini istemektedirler. Açılımın Türkiye’nin bölünmesi sonucunu doğursa da, PKK’nın yaşamasını isteyen PKK ve Komünist örgütlerin iplerini elinde bulunduran etkin güçlerin bir kısmı silahların susmasını istememektedir. Şimdi de terörist başına özgürlük teranelerini dillendirmeye başlanmıştır. Bunlar olurken açılım baş mimarı Başbakan Türk milliyetçiliğini ezerek geçtik diyerek devletin kurucu unsurunu ezmek için davranış sergilemektedir. Bu ilerili gerili davranış ve söylemler sonucu, kendilerince bir şeyler daha kazanmak hassas bölgenin insanına kışkırtma yapılmış onların harekete geçmesi sağlanmak istenmiştir.
Onların bu düşünceleri kendileri açısından doğru ve geçerli olabilir ama eğer bir toplum olayı başlarsa Allah korusun önünü alacak bir güç yoktur. Çünkü ön almak isteyen güçlerinde içinde yürekleri yanan binlerce on binlerce insanlar bulunur.
Bunların olmasını istemek veya olması için ortam hazırlamak yerine, yöneticilerimiz bu etnik fitnenin etkisizleştirilmesi ve Türk devletinin huzur istikrar ve barışı için çaba sarf etmeleri kendi şeref hanelerinde artılar olmasını sağlayacaktır.