“VİCDANLI- CÜZDANLI” BİR SAVUNMA ANLAYIŞI

AB’nin “tarım”, “sağlık”, “eğitim” daha pek çok standartları da varken, asıl ihtiyaç duyulanlar da onlarken onlara sırtını dön. Milli savunma gücümüzü zayıflatmaya yönelik Türk milletinin fıtratına “asker millet” anlayışına, tamamen ters “vicdani ret” gibi bir isteğe balıklama dal. Adalet bakanından öğreniyoruz ki istemeyenin askere gitmeyeceği anlamına gelen “vicdani ret” yasası yakında meclise getirilecek. Bir AB […]


Paylaşın:

AB’nin “tarım”, “sağlık”, “eğitim” daha pek çok standartları da varken, asıl ihtiyaç duyulanlar da onlarken onlara sırtını dön. Milli savunma gücümüzü zayıflatmaya yönelik Türk milletinin fıtratına “asker millet” anlayışına, tamamen ters “vicdani ret” gibi bir isteğe balıklama dal.

Adalet bakanından öğreniyoruz ki istemeyenin askere gitmeyeceği anlamına gelen “vicdani ret” yasası yakında meclise getirilecek. Bir AB şartıymış. O standardın gerisine düşmek olmazmış. AB’mizin isteği deyip “bedelli” yasasıyla eşzamanlı meclisten geçirilecekmiş anlaşıldığı kadardıyla.

Askerlik her Türk genci için başta gelen bir vatandaşlık görevi. Vergi vermek gibi, oy kullanmak gibi, nüfusa kaydolmak gibi. Görülen o ki vatandaşlık anlayışımız da, değişiyor bundan böyle AB gömleği ile birlikte.

Dört tip vatandaş karşımıza çıkıyor bu durumda.

Bir= “Askerlik yapmayan adamdan sayılmaz.” “Vatan borcu namus borcu” diyen bu anlayışla çatı çatır askerliğini yapan birinci grup

İki= “Parama kıyar her ne ise bedelini de öderim. Gitmeyelim yeter ki” diyen sembolik üniforma giyme yemin merasimi ardından bedelini ödeyip vatandaştan sayılan ikinci grup.

Üç= “Vatanın nimetinden istifade ederim ama külfeti beni ilgilendirmez” diyen ”Vicdani ret” cephesi.

Bir de asker olabilmek için can atan, Üniformalı bir hatıra fotoğrafının hasretiyle yanıp tutuşan ama “olamaz” raporu ile askere alınmayan dördüncü grup. Çürüğe çıkanlar, engelliler v.b.

Viranelerin yasçısı baykuşlara döndüm

Gördüm de hazanında bu cennet yurdu

Gül demini bilseydim onun bülbülü olurdum

Beni erken getirteydin Ya rab ne olurdu?

Böyle diyordu Mehmet Akif geçen asrın başında memleketin haline bakıp da. O günleri yaşıyoruz sanki de yeniden.

Türk tarihinin hiçbir devrinde vatan hizmeti “vicdanla cüzdanla” ölçülmemişti. Ta ki bugüne kadar. Bu şeref bugünkü yönetimin olsun. Övünebilirler eserleriyle.

Görülecek günler geride daha da.

İyi bakmak lazım kalkacak parmaklara meclis görüşmelerinde. “Bu parmaklar “hak”tan başkasına kalkmaz” iddiasındakilere özellikle.

Neler mevzu olunca bir araya gelebiliyor bu gibiler? Kimler aynı safta yer alabiliyorlar. Kimler görünürde düşman gerçekte kuzu sarması? Kimin içi dışı ne durumda? Görebilmek için iyi bir fırsat bu “vicdani ret” görüşmeleri millet açısından.

Vergi kaçırma, adam kayırma, adam ayırma, torpil, iltimas, sırasında vicdanları akıllarına gelmeyenler vicdan sahibi oldular söz konusu vatan savunması olduğunda.

Bunun anlamı şu

Yemen yolu çamurdandır

Karavanam bakırdandır

Zenginimiz “bedel” verir

Askerimiz fakirdendir

“Alavere dalavere Türk Mehmet nöbete” Ne yapalım paran da vicdanın da elverişli değil başka türlüsüne.

 

Tarlalarda biter kamış

Uzar gider boy vermemiş

Şu yemende can verenin

Biri “Mehmet” biri “Memiş”

 

Bu dün böyleydi bugün de böyle.

Kına yakarlar herhalde ret cephesi kanun çıktığında “yırttık” diye.

Türk Milletinin engin vicdanına havale etmekten başka çare yok galiba. Bakalım nasıl karşılık bulacak “vicdan cüzdan” meselesi o makama?

Ret mi kabul mü?

Orası kessin bedelini.

Yazar

Osman Erenalp

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar