Yükleniyor...
15 Temmuzu 16 Temmuza bağlayan geceyi milletimiz televizyonları başında uykusuz geçirdi. Televizyonlarını izleyen halkımız saat 21.30 sıralarında İstanbul ve Ankara’da askeri hareketlilik olduğunu gördü.
Silahlı kuvvetlerin içinde örgütlenen Fethullah Cemaatine bağlı bir grup subay mevcut yönetimi devirmek TBMM’ni lağvetmek darbe teşebbüsünde bulunmuşlardı.
Darbe teşebbüsü asla küçümsenmemeli. Darbeye teşebbüs eden subaylar içinde generaller vardı. Darbeciler kan dökmeyi göze almışlardı. Gölbaşındaki polis özel harekât birliklerinin bulunduğu karargâha saldırdılar, 47 özel harekâtçı polisimizi şehit ettiler.
Ankara Emniyet Müdürlüğünü, TBMM’ni bombaladılar. Cumhurbaşkanının çağrısıyla darbecileri durdurmak için önlerine çıkan silahsız sivil halka ateş ettiler. Üzerlerine tankları sürdüler. Yüzlerce vatandaşımız darbeciler tarafından şehit edildi. Binin üzerinde de yaralı var.
Darbe, aslında çok iyi planlanmıştı. Kendilerini gizlemekte çok usta olan Fethullahçı darbeciler Genel Kurmay Başkanlığına,Jandarma Genel Komutanlığına, Cumhurbaşkanlığına, 2. Orduya sızmışlardı.
Cumhurbaşkanının, Genelkurmay Başkanının yaverleri darbeciydi. Bilhassa Hava Kuvvetlerinde çok iyi örgütlenmişlerdi.
Televizyonda okumak üzere hazırladıkları bildiriyi imzalaması için Genelkurmay Başkanını silahla tehdit ettiler. Boğazını sıktılar. Arkadan ellerini bağladılar. Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi’ye de aynı uygulamayı yaptılar.
Marmaris’te tatil yapan Cumhurbaşkanını öldürmek veya kaçırmak için Marmaris’e uçak gönderdiler. Cumhurbaşkanı az süre önce Marmaris’ten ayrılmıştı. Ancak bundan haberleri olmayan darbeciler otele saldırdılar, darbecilerle Cumhurbaşkanının korumaları arasındaki çatışma saatlerce sürdü. 2 polisimiz şehit oldu.
Fethullahçı darbeciler, silahlı kuvvetlerimizin binlerce yıllık geleneğini çiğnediler. Komutanlarına silah doğrulttular. İçinde yetiştikleri silahlı kuvvetlere Türk milletine ihanet ettiler. Cemaat liderine itaat etmeyi cemaate hizmet etmeyi Türk milletine hizmet etmekten daha önemli gördüler. Tarihte böyle sapıklığa sadece Hasan Sabbah’ın fedaileri örnek gösterilebilir.
Fethullah cemaatinin kötü niyetini ilk anlayan silahlı kuvvetlerimiz olmuştur. 2002 yılına kadar her yıl silahlı kuvvetlerimiz içine nasılsa sızmış Fethullahçı subay ve astsubaylar ihraç ediliyordu. 2002 yılında AKP’nin iktidar olmasından sonra cumhurbaşkanı olsun, başbakan olsun, Fethullahçı subayların ihracına karşı çıktılar.
Bana göre kırılma noktası bu tarihtir. Bu tarihten sonra Fethullahçı subaylar silahlı kuvvetler içinde çoğaldılar. Generalliğe kadar yükseldiler.
Silahlı kuvvetler, yargı ve devletin diğer kurumlarının amacı millete hizmettir. Fethullah cemaatinin asıl amacı ise devlete cemaatin hâkim olmasıdır. Cemaat mensupları için devletin yasaları değil, cemaat liderinin emirleri önemlidir. Bu sebeple cemaat mensuplarının devlet hizmetinde istihdam edilmesi çok sakıncalıdır. Cemaat mensupları kesinlikle devletin hizmetinde çalıştırılmamalıdır. Hâkim, subay, cumhuriyet savcısı yapılmamalıdır.
Darbe, darbeye karşı olan demokrasiye inanmış Atatürkçü ve milliyetçi Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ve kahraman polisimizce önlenmiştir. Muhakkak halkın da parti belirtmeksizin darbecilerin önüne çıkması darbe teşebbüsünün önlenmesinde önemli olmuştur. Fakat gözü dönmüş darbeciler, silahsız halka ateş etmiş, yüzlerce vatandaşımız şehit olmuştur.
Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanlarından emekli amiral Soner Polat 15 Temmuz’da Türkiye’nin büyük bir tehlike atlattığını fakat neticede küresel emperyalizme karşı büyük bir zafer kazandığını söyledi. Soner Paşanın bu düşüncesine katılıyorum. Türkiye, küresel emperyalizmin saldırısıyla karşı karşıyadır. Darbeciler, arkalarında küresel güç olmadan bu darbeye teşebbüs edemezlerdi. Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davalarının sahte bilgilerinin oluşturulmasında da küresel güç devredeydi. Burada hedef Silahlı kuvvetlerimizdi. Fethullahçı polislerin hazırladığı dosyalara yargılama aşamasında aynı camianın cumhuriyet savcısı ve hâkimleri baktı. Emekliye ayrılmış general ve subaylardan başka yüzlerce çalışan subay, general ve amiral tutuklandı. Çoğu mesleklerinden oldu. Belki de bu sayede Fethullah Cemaatine mensup subayların önü açıldı. General ve amiral oldu. Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davalarında delillerin uydurulmuş sahte deliller olduğu anlaşıldı. Paşalarımız subaylarımız yıllarca tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildiler ve evlerine döndüler.
Darbe teşebbüsü küresel emperyalizmin Türkiye’ye son saldırısıdır. Bu saldırı da püskürtülmüştür. Ancak, birlik olmamız ve hazırlıklı olmamız lazımdır. Küresel emperyalizmin oyunları bitmiş değildir.