Yükleniyor...
1921 Anayasası’nın üzerinden yüz yıl geçti. Ama tartışmaları bitmedi. Örtülü veya açık bir şekilde Atatürk ve arkadaşlarına göndermeler yapılıyor. 1921 Anayasası’yla Vilayet (İl)’lere “özerklik” tanındığı, “Lazistan” ve “Kürdistan” gibi “eyalet” isimlerinin verildiği iddialarının aslı yoktur. Meselenin esasına geçmeden önce hemen söyleyelim ki, 1921 yılında 61 ilimiz/vilayetimiz vardır. Bunların tamamı, Rize ilimize idari anlamda değil de isim olarak verilen “Lazistan” sözcüğünün dışında, bugünkü isimlerini taşımaktadır. Yalnız bazı illerimiz o tarihte söylenişiyle (Elaziz gibi) isimler taşımamaktadır.
Diğer iddialara dair bazı örnekler verelim:
Şimdi de, 1921 Anayasasının özerklikle ilgili maddelerine kısaca bakalım:
“MADDE 11- Vilayet mahalli işlerde manevi şahsiyete ve özerkliğe sahiptir. Dış ve iç siyaset, şer’i, adli ve askeri işler, uluslararası iktisadi ilişkiler ve hükümetin genel vergileri ile birden fazla vilayeti ilgilendiren hususlar istisna olmak üzere Büyük Millet Meclisi tarafından konacak kanunlar gereğince vakıflar, medreseler, eğitim, sağlık, iktisat, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım işlerinin düzenlenmesi ve idaresi vilayet şûralarının yetkisi içindedir.
12 ve 13. Maddelerde rutin işlerden olan iç organlara ve makamlara seçimlerle ilgilidir.
MADDE 14- Vilayette Büyük Millet Meclisi’nin vekili ve mümessili olmak üzere vali bulunur. Vali, Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından tayin olunup, vazifesi devletin genel ve ortak görevlerini yerine getirmektir. Vali, yalnız devletin genel görevleri ile yerel görevler arasında zıtlaşma/aykırılık meydana gelmesi durumunda müdahale eder.
MADDE 15- Kaza (ilçe) yalnız idari ve inzibati cüzü olup manevi şahsiyeti haiz değildir. İdaresi, Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından atanmış ve valinin emri altında bir kaymakama verilmiştir.
MADDE 16- Nahiye, özel hayatında özerkliği/ tüzel kişiliği olan bir manevi şahsiyettir.
MADDE 20- Nahiye şûrası/Meclisi ve yönetim kurulu kazai (yargısal), iktisadi ve mali yetkilere sahip olup bunların derecesi özel yasa ile belirlenir.”
Önemli diğer temel hususlar:
Sadece bu ilke bile samimiyetle bilinse ve kabul edilse bile, diğer hususlar tartışmaya gerek kalmayabilir.
Aslında 1921 Anayasası, sözcük ve terimleri doğru anlamak kaydıyla okunduğunda tereddüde yer kalmaz. Devletimizin kurucusu büyük Atatürk’e izafe edilen, “şurada şunu söyledi, burada bunu söyledi” gibi gerçek olması mümkün görülmeyen beyanlara itibar edilemez. Zira O, “Ne mutlu Türk’üm diyene özdeyişinin sahibidir.