ABD Suriye’den çekilir mi, çekilmesi ne demektir?

ABD'nin sürpriz bir şekilde Suriye'den çekilme açıklaması gündeme bomba gibi düştü. İsrail'in güvenliğinden vazgeçmeyeceğine göre ABD'nin senaryosu nedir? ABD tarafından bakılınca neler görülüyor? Papaz Brunson'a karşılık seçim hediyesi mi?


Paylaşın:

ABD Suriye'den çekiliyor

Çekilme haberi bomba gibi düştü. Allah’tan, yavaş yavaş da olsa oyunun esası anlaşılmaya başladı da, bizim yorum ordusu savrulmaktan kurtuldu. Görüldü ki Trump, bir taşla birçok kuş vurmanın peşinde.

Herkes gibi ABD’nin de bir senaryosu var. Nasıl mı, bakalım.

ABD’nin Irak modelinden hareket edelim. Kuzeyde Barzani-Talabani ikilisine özerk yönetim kurdu. Bunu da İngilizlerle hazırladığı anayasa ile yaptı. Devletin adı Milli ve üniter yapıda “Irak Arap Cumhuriyeti” iken, “Irak Federal Cumhuriyet” i oldu. Barzani, otorite boşluğundan yararlanarak sınırlarını genişletmeye başladı. ABD’nin “zamanı değil” uyarısına birkaç defa uydu; ama sonuncusunda kimseyi dinlemeden referanduma gitti. Irak, İran ve Türkiye birlikte fiilen harekete geçti ve referandumun meşru olmadığını açıkladı. Barzani taşın sert olduğunu anladı, sınırlarının içine çekildi. ABD, sanki Irak’ta yokmuş gibi sessiz kaldı. Barzani’yi yalnız bıraktı.

Bir taşla birçok kuş

ABD, “Suriye’den çekiliyoruz” demekle Türkiye’yi memnun etti, PKK/PYD terör örgütlerini hizaya getirmek istedi. TSK’nın Suriye sınırına yığınak yapması, PKK/PYD’yi alarma geçirdi. Suriye ile işbirliği yaparak Türkiye’ye karşı Münbiç’in kuzey hattında silahlı güçleriyle cephe tuttu. PKK/YPG, IŞİD’le temasa geçti. Türkiye’ye, IŞİD’i temizleme görevi(!) verildi. Bu durumu Trump, DEAŞ’ı ortadan kaldırmak isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan‘la çok iyi konuşmalar gerçekleştirdim. O ve diğerleri bunu yapacak. Çünkü biz onların bölgesindeyiz… Suudi Arabistan da geldi ve bunun ekonomik olarak bedelini ödeyeceklerini söyledi. şeklinde ifade etti. Trump’un Türkiye için esas tehdit oluşturan PKK/YPG’den söz etmemesi Türkiye’yi düşündürdü. Eğer TSK, Suriye’ye girerse yalnız terör örgütleriyle değil, Suriye silahlı güçleriyle de savaşacak, ülkenin derinliklerine kadar inmesi gerekecektir.

Rus Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova, “Suriye’deki hem dış politikaya yönelik faaliyetleri hem de terörle mücadele operasyonlarını Türkiye ile yakın bir şekilde koordine ediyoruz.” diyerek ABD’nin karşısında yer aldı.

Çekilme ne demek?

ABD penceresinden bakmaya devam edelim. Türkiye, Suriye’ye karadan girip, PKK/YPG terör örgütleriyle savaşmaz. Bunun örneği Kuzey Irak’tır. 2003’den bu yana Türkiye Irak’a karadan hiç girmedi, havadan bombalamakla yetinmek zorunda kaldı. Halbuki Irak’ın Kuzeyinde, 25-30 kilometreden başlayarak sınır boylarına yayılan, 5 tane PKK üssü vardır. Bütün silahlı eylemler buradan yürüyerek gidenler tarafından yapılmaktadır. İkinci bir Kandil sayılan, Türkiye’nin hemen sınırındaki Sincar PKK üssü de böyle. Türkiye 15 yıldır havadan PKK üslerini bombalamakta, ama karadan askeri birliklerini yürütmemektedir. Çünkü ABD buraların güvenliğini üstlenmiştir, izin vermiyor. 5.11.2007’de yapılan Bush – Erdoğan mutabakatı da aynen böyledir. Mutabakatta “PKK, düşman bir terör örgütüdür, birlikte koordinasyon içinde havadan bombalayarak yok edeceğiz. Ancak Türkiye Irak’a karadan girmeyecek, soruna demokratik ve siyasi çözüm için görüşmeleri başlatacaktır.” denildiği gibi. Bu uygulamalara göre Türkiye’nin Suriye’ye karadan girmesine izin verilebilir mi? Hayır. Çünkü bu, BOP’daki planlamaya göre bölgede İkinci bir İsrail’in kurulması hedefinden vazgeçilmesi anlamına gelir ki, bu mümkün değil. Türkiye’nin Cerablus, El Bab ve Afrin’e girmesine ABD izin verdi. Zira konjonktür, Rusya ile İran’ın konumu bunu gerektiriyordu. ABD, Türkiye’yi kaybedemezdi.

Suriye’de çözüm için ilgili bütün ülkeler, ABD gibi ülkenin toprak bütünlüğünden yanadır. Ancak ABD ve Türkiye, Suriye’nin üç ortaklı federal bir devlet çerçevesinde toprak bütünlüğünü savunmaktadır. İran, Rusya ve Suriye, eskiden olduğu gibi milli ve üniter yapıda “Suriye Arap Cumhuriyeti”nin korunmasını istemektedir. Bu görüş, ABD’nin bölgeden uzaklaşması anlamına gelir ki, bütün yapılanlar boşa gider, bu kabul edilemezdi. Bu bakımdan ABD, Suriye’de, hatta bütün bölgede Irak modelini inşaya çalışmaktadır. Bu hedefe ulaştığımızda İsrail’in güvenliğini ve yayılmasını teminat altına almış, ABD, Ortadoğu’da nüfuz hakimiyetini kurmuş olacak. ABD için en önemli stratejik hedeflerden biri de budur.

Soru: Suriye’den çekilme oyununun miladı yok mu? Elbette var. Papaz salıverilince seçimlerde Trump çok yararlandı. Elbette bunun karşılığı olacak, oyunun miladı 31 Mart’ta tamam olacaktır.

Bekleyip görelim, bakalım ABD borç ödemesini biliyor mu?

***

Muhteşem bir tören

23 Aralık’ta Türk Tarih Kurumu salonunda Milli Düşünce Merkezi’nin 4. Büyük Kongresi vesilesiyle 5 dalda 10 ünlü fikir, bilim, sanat ve kültür adamımıza armağanlar verdik.

Atatürk, Türk Milliyetçiliği Şeref Armağanı Prof. Dr. İlber Ortaylı ve E. Büyükelçi Şükrü Elekdağ’a –

Ziya Gökalp, Bilim Armağan’ı Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı ve Prof. Dr. Mustafa Erkal’a –

İsmail Gaspıralı Türk Dünyasına Hizmet Armağan’ı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve Bünyamin Aksungur’a

Namık Kemal, Özgür ve Demokrat Basın Armağanı Eski Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan ve Hukukcu, Gazeteci, Yazar Arslan Bulut’a

Yahya Kemal, Fikir, Sanat, Edebiyat Armağan’ı Türk Dünyasının Sesi Azerin ve Edebiyatçı, yazar Hasan Kallimci’ye verildi.

Törende yapılan konuşmalar ise harika idi. Kaçıranların Milli Düşünce Web sitesine bakmalarını tavsiye ederim. Katılanlara sonsuz teşekkürler.

Yazar

Sadi Somuncuoğlu

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar