Adam

“Adam” illâ “erkek” demek değildir, “insan”dır ve cinsiyeti aşan mecazî anlamlarıyla dilimizde edindiği yer, “erkek” anlamından önce gelir. Adam kelimesini kullanmak kadın-erkek eşitliğine aykırı bir durum değildir!


Paylaşın:

Cinsiyet ayrımcılığı yapmayacağız derken ipin ucunu kaçırdık. Kadına kadın, erkeğe erkek diyemez olduk.

Bu nevzuhur saplantı “iş adamı” kelimesi etrafında başladı. İş adamı kelimesi sözlükten kaldırıldı, artık “iş insanı” var! Ekranda iş dünyasından bir kadın girişimci, işveren, patron görüntüsü ve haberi… Spiker konuşuyor: İş insanı filanca…. Sonra bir başka yerde, iş dünyasından bir erkek ile ilgili haber… Spiker yine konuşuyor: İş insanı falanca…Ama bu şahısların cinsiyeti belli! İşte karşımızdalar! Biri erkek, biri kadın! Birinde takım elbisesi, kravatı, bazen bıyığı, sakalı… Ötekinde fönlü saçları, makyajı, küpeleri.. Gazetelerdeki haberlerde de böyle. Kadın olana “iş kadını” desek, erkek olana “iş adamı” desek çok daha mantıklı ve makul olmaz mı?

İş insanı ifadesi ancak şu tip bir cümlede normaldir, meselâ: “Toplantıya siyasetçilerin yanısıra iş insanları, sanatçılar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı.” Yani bu demektir ki, o iş insanlarının arasında hem kadınlar vardı, hem erkekler. Ama cinsiyeti ayan beyan meydanda olan birinin cinsiyetini örtbas etmek nedir, nedendir?

Aynı durum “bilim adamı” ifadesinde var. Bilim insanları diyeceğimiz yer vardır, ama söz konusu olan şahıs kadın ise bilim insanı yerine, bilim kadını; erkek ise bilim adamı demekten çekinmemeliyiz.

Aslında “adam” kelimesinin iki anlamı vardır dilimizde. Birinci anlamı “insan” demektir. İnsan! Kadın da olur, erkek de olur.

Ve adam kelimesi dilimizde cinsiyet belirtmekten çok başka ve önemli, mecazî anlamları olan bir kelimedir. “Adam” sırt çevrilecek bir kelime değildir.

Meşhur hikâyedir, kırk defa dinlemişsinizdir. Bir babanın haylaz bir oğlu vardır. Adam oğlundan çok çeker, canından bezer, bir gün “oğlum sen adam olmazsın” der. Yıllar geçer, çocuk büyür. Bu noktada hikâyenin farklı versiyonları var. Kiminde çocuk büyür, paşa olur, kiminde kaymakam, vali, kiminde vezir. Babasının sözüne içerlemiştir ya, adamlarını gönderip yaşlı babasını yaka paça huzuruna getirtir. “Bak baba, bana adam olamazsın derdin, vali oldum!” Babanın sözü ibretlik: “Oğlum ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Adam olsaydın, beni böyle ayağına getirtmez, kendin gelir, elimi öperdin.”

Adam olmak, burada “erkek olmak” demek değildir. Burada “adam”ın o “başka, önemli, mecazî anlamları” devreye girer.

Bazen, “adam gibi adam” deriz. Evet, ikinci adam “erkek” demektir. Adam gibi erkek. Tabiî böyle deyince ifadenin gücü filan kalmadı, saçma bir söz dizisi oldu. Halbuki “Adam gibi adam!” deyince,  “Sözüne güvenilir, işine güvenilir, dürüst, mert, namuslu, ahlâklı, karakter sahibi, liyâkat sahibi, yalan dolan, hile hurda bilmez erkek” anlaşılır. O da zor zanaattir!!

Cahit Irgat’ın meşhur şiirini hatırlayın. Başlık: Adam Olana Çok Bile

Altında tek mısra: Ekmeğimi göz yaşıma bandım da yedim.

Adam olmak o yüzden zordur!

Rudyard Kipling’in meşhur şiirini de hatırlayalım: If= Eğer. Dilimize iki çevirisini biliyorum. Biri Nejat Muallimoğlu’nun “Eğer” başlıklı çevirisi. Diğeri Bülent Ecevit’in “Adam Olmak” başlıklı tercümesi. Kipling şiiri oğluna hitap ederek yazmıştı ve bir dizi hayat düsturu, nasihat vermekteydi. Eğer şöyle yaparsan, eğer böyle yaparsan, eğer, eğer, eğer… Tatbik edilmesi pek de kolay olmayan şeyler… Zordur adam olmak dedik ya! Son mısra Muallimoğlu tercümesinde şöyle:

Ve -dahası- işte o zaman adam olacaksın oğlum.

Bülent Ecevit cümleyi başka türlü kurmuş:

Üstelik oğlum, adam oldun demektir.

İngilizcesinde kullanılan kelime “man”. O da hem “insan” demek, hem “erkek” demek.

Şairler ve mütercimler burada adam yerine insan kullanabilir miydi? İnsan olana çok bile… İnsan olacaksın oğlum…. İnsan oldun demektir…. Belki, olabilirdi. Çünkü “insan”ın da “İki ayaklı, iki elli, aklı ve konuşma yeteneği olan memeli canlı” anlamı dışında mecazî mânâsı vardır. Yalnız, dilimizde “adam”ın mecazî anlamı “insan”ınkinden daha güçlüdür.

Ve bazı “adam”ları “insan” ile kesinlikle değiştiremeyiz.

Adamsendeci olmak iyi bir haslet değildir ama yine de “Adaam sen de!..” der dururuz.  Ne diyelim şimdi yerine?

“Devlet adamı” hem kadın olabilir, hem erkek. “Devlet insanı” denir mi?

Kardan adam illâ ki erkek suretinde olmak zorunda değildir. Takarsınız koluna eski bir çanta, dudağına biraz kırmızı boya… Ama “kardan insan” demeyiz, “kardan kadın” da demeyiz. Kardan adamdır o!

Balıkadam, yani dalgıç, erkek de olabilir kadın da. Balık insan diyecek olursak, maazallah, belden yukarısı insan, aşağısı balık, hilkat garibesi canlanır gözümüzde.

“Kiralık adam tutmuş!” yerine kiralık insan tutmuş demezsiniz.

Adlî bir tabirdir: “Adam öldürmeye teşebbüsten yargılanan….” Öldürülmeye teşebbüs edilen şahıs erkek de olabilir, kadın da. Ama hukuk dili “insan öldürmeye teşebbüs” demez.

Adam kelimesi insan kelimesi ile kolay kolay yer değiştiremez.

Yeni nesiller pek bilmez ama, bayramlarda, seyranlarda giyilecek bir kat iyi giyeceğe ne denir: Adamlık elbise.

Şöyle bir haber okuyorum: “Potanın Perileri adam adama savunma, hücum ve taktik çalışması yaptı.” Potanın Perileri, malûm kadın millî basketbol takımımız. Kadın kadına savunma denmez burada. İnsan insana savunma da denmez, adam kelimesi artık orada deyim oluşturmuştur.

“Yaman kadın, kocasını adam etti.” deriz, insan etti demeyiz. Adam etmek, adam olmak, yani başarmak, bir şeyleri becermek, kazanmak, yola girmek, iyi huylar edinmek, işe yaramaz biriyken işi yarar olmak….

Adam olmak iyidir de, “birinin adamı olmak” dediniz mi, iş değişir.

“Müdür onun adamıdır, isteğini geri çevirmez.”

“Adamını bulmak” üç ayrı anlama gelir. Biri yukarıdaki müdür bey misali! İşin içine kayırmacılık karışmıştır, adam kayırma, liyakatsizlik, torpil… Hani bazen polise filan diklenirler: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Onların mutlaka bir yerde adamları vardır yahut birinin adamıdırlar. İkincisi “Tam da adamını bulmuşsun, o işi hiç beceremez o!” cümlesindeki gibi ironik kullanış, yani yanlış adama çatmak. Üçüncüsü, ikincinin tam tersi, müspet hali. “Adamını buldum, bu usta çok iyi iş çıkarıyor.” Bu cümlelerin hiç birinde adam yerine insan koyamazsınız.

“Çiftlikte 15-20 adam çalışıyor.” dediğinizde, “Çiftlik sahibi 15-20 adam kullanıyor” dediğinizde, çalışanlar erkek demek değildir; “adam” işçi, eleman demektir, kadın da olur erkek de.

Adam asmaca oyunu vardır, adını hiç sevmem ama çocukken çok oynadık. İnsan asmaca diyemezsiniz.

Kısacası “adam” illâ “erkek” demek değildir, “insan”dır ve cinsiyeti aşan mecazî anlamlarıyla dilimizde edindiği yer, “erkek” anlamından önce gelir. Adam kelimesini kullanmak kadın-erkek eşitliğine aykırı bir durum değildir. Dünya yüzünde kadın ve erkek olarak, anatomik yapıları farklı iki ayrı cinsiyet olduğunu kabul etmek de kötü bir şey değildir! Eşitsizlik bahsinde kadın aleyhine bir durum varsa -ki var- bunu adam yerine insan demekle çözemeyiz.

“Adam”ın en ziyade cinsiyet ifade eden kullanışı Anadolu köylerinde duyulur. Kadınlar kocalarına “Bizim adam…” derler.

Konuyu “adamakıllı” anlatabildim mi, bilmem.

Yazar

Ayşe Göktürk Tunceroğlu

2 Yorum

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar