Yükleniyor...
Nihal Atsız’ın dergilerinden birisi, galiba Orkun idi, okurken bir ankete rast gelmiştim. Soru meâlen şuydu: Eğer yaşayacağınız dönemi seçebilseniz, hangi çağda yaşamak isterdiniz? Ertesi sayıda da gelen cevaplar üzerine yapılan bir yorum vardı. Dergi yanımda olmadığı için hatırladığım kadarıyla nakledeceğim. Yazıda (Atsız) diyordu ki, elbette pek çok genç Kürşad’ın döneminde, Fatih’in döneminde yaşamak istiyor. Ama Türklük için en doğru olan, şimdi, bu dönemde yaşamaktır, şimdinin problemlerine çare aramaktır, Türklüğün geleceği için bugün çalışmaktır.
Ülkü budur. Daha doğrusu ben o yazıyı okuduğum zaman ülkünün tarifini bu şekilde anlamıştım. Ülkü sadece elde edilecek bir şey, varılacak bir nokta değildir, aynı zamanda ona ulaşmak için verdiğimiz çabadır.
Geçmişin hayalinde yaşamak elbette çok daha kolay. Ötüken’de at koştururkenki özgürlük hissini, pembe incili kaftanı yerde bırakıp çıkıp gitme cesaretini okuyup hayal etmek kolay. Zor olan, ikna olmamaya yemin etmiş insanlara meramını anlatmak, kimsenin uğraşmak istemediği işlerle uğraşmak, gaflete itilenlerin ilgisini yeniden elzem meselelere çekmek, kendine bir yol çizmeye hazır olanlara o yolu gösterip onlara destek olmak… Zorlukları saymak bile zor.
Atsız’ın yaptıklarına, yazdıklarına ve söylediklerine bakınca zamanının insanı olmadığını düşünürüm. Galip Erdem’de de aynı şey söz konusudur. Eminin sizin de şimdi aklınıza geçmişten, günümüzden başka isimler geliyordur. Sadi Somuncuoğlu da, sizin ve benim hatırladığımız ve bildiğimiz o kişiler gibi, başka bir dünyanın insanıydı. Rehâvetin, atâletin var olmadığı bir dünyanın insanları. Tanıyorsunuz, biliyorsunuz. Hepsi kendi alanında birer lider. Geçmişte yaptıklarını öğrenince şaşırırdık. Bizzat şahit olduklarımıza imrendik, imreniyoruz.
Birer birer bizi terk ediyorlar diyecek değilim. Nihayetinde hepimiz öleceğiz. O zamana kadar yalan dünyada mı oyalanacağız? O başka dünyanın insanı mıyız, olabilecek miyiz?
Sadi amcanın hafif boğuk davudi sesi, yumuşak konuşması kulaklarımda. Ufaklıklarla yetişkin gibi sohbet ediyor. Hadi bakalım gençler diye gayret aşılıyor. Siyasetin üstümüze yapışmış çamurunu temizlemek, milleti ve devleti her alanda güçlü kılmak için bıkmadan usanmadan gösterdiği çaba Millî Düşünce Merkezi’nde devam ediyor.