Egemenlik paylaşılamaz paneli nasıl geçti?

28 Şubat 2025 tarihinde Keçiören Belediyesi Yunus Emre Kültür Vakfı'nda, Kurucu ve Şeref Genel Başkanımızın Sn. Sadi Somuncuoğlu'nun vefat yıldönümünde "EGEMENLİK PAYLAŞILAMAZ" başlıklı bir panel düzenledik.


Paylaşın:

28 Şubat 2025 tarihinde Keçiören Belediyesi Yunus Emre Kültür Vakfı’nda, Kurucu ve Şeref Genel Başkanımızın Sn. Sadi Somuncuoğlu’nun vefat yıldönümünde “EGEMENLİK PAYLAŞILAMAZ” başlıklı bir panel düzenledik.

Panel Millî Düşünce Merkezi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Onur Karadayı’nın sunumu ile başladı.

Saygı duruşu ve İstiklâl Marşımızın okunmasının ardından, Şeref Genel Başkanımızın, Töre Dergisi’nde çıkan Bedelin Hanesi başlıklı yazısından bir kesit okundu. Tam da bugünleri ifade edercesine yazılan bu yazı, yönetim kurulu üyemiz Alperen Okur tarafından sitemizde yayımlandı. Bedelin Hanesi, mücadele azim ve kararlığı ile görev bilincini ortaya koyuyordu. Buradan okuyabilirsiniz.

Sonrasında açılış konuşmasını yapmak üzere Millî Düşünce Merkezi Genel Başkanı Sn. Hakan Paksoy kürsüye davet edildi.

Sadi Bey’in son dönemlerinde yaptıkları konuşmadan bir kesit sunan Paksoy, onun “Geçmişin ihtilaflarını bugüne taşımayalım” sözünü tekrar hatırlattı. Sonrasında bu söze ek olarak “Geçmişin itilaflarını bugüne taşımayacağız, yeni ihtilaf alanları yaratmayacağız ve olası bir ihtilaf çıkarsa da derhal derindondurucuya kaldıracağız. Gün birlik günüdür” diye ekledi.

Ardından hocaların hocası Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet edildi.

Ercilasun, kısa ancak oldukça net konuştu: Bu süreci yürütmek isteyenler bir şeyi unutuyorlar. Bizim Türk olduğumuzu, Bozkurt olduğumuzu unutuyorlar! Bu süreç yürüyemez! Bu iş döner! Kanımızı akıtmadan bu işi yürütemezler! diyerek tavrını net bir şekilde ortaya koydu.

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un konuşmasından sonra panel yöneticisi ve konuşmacılar yerlerine davet edildi.

İlan edilen programda, panel yöneticisi olarak Yönetim Kurulu üyemiz Dr. Öğretim Üyesi Burçin Öner vardı fakat yaşadığı aksaklıklardan dolayı programa katılamadı. Onun yerine paneli yönetmek üzere Genel Başkanımız Hakan Paksoy anons edildi.

Prof. Dr. Hasan Ünal, Araştırmacı – Yazar Arif Keskin, Araştırmacı – Yazar Selçuk Erenerol ve Araştırmacı Yazar İlay Aksoy yerlerini aldılar.

Panelde ilk konuşmayı Prof. Dr. Hasan Ünal yaptı.

Ünal, konuşmasında Ulus Devletlere karşı açılan mücadelenin sona erdiğini dünyadan verdiği örnekler ile izah etti. Fakat ülkemizde yürütülen adı konulmamış “süreç” ile bu mücadeleyi sürdürmeye çalıştıklarını ifade etti. 22 Ekim’de başlayan ve terör elebaşısının gönderdiği mektubun okunması ile devam eden yeni açılımın asıl hedefinin seçim kazanmak olduğunu ifade eden Ünal, bunun gerekçelerini de konuşmasında tek tek paylaştı.

İkinci konuşmacı olarak Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Selçuk Erenerol söz aldı.

Erenerol, Fener Rum Klisesinin faaliyetlerinin millî egemenliğimize gölge düşürdüğünü ifade etti. Sadi Bey’in yazdığı kitaplarla bu konuya dikkat çekmesine de değinen Erenerol, sadece bu kitapları yazmasının bile başlı başına devlet adamı kimliğini yansıttığını söyledi. Konuşmasının önemli bir bölümünü ekümeniklik meselesine ayıran Selçuk Erenerol, kin kapısından, Fener Rum Patriğinin Türkiye’ye getirilmesine kadar bütün süreci özetleyip bunun Lozan’a aykırı olduğunu ifade etti.

Üçüncü konuşmacı olarak ise Araştırmacı – Yazar Arif Keskin söz aldı.

Keskin, Sadi Bey’in devlet adamlığını, entellektüel kişiliğini, duygu dünyasını ve kişilik özelliklerini belli bir sistematik izleyerek analiz etti.

Konuşmasında Sadi Bey’in olaylar karşısında itidalli duruşunu, retorik kullanımını, insanları dinlemesini, bilgiye duyduğu saygıyı, işi ehline teslim etmesini, kendisini sürekli güncel tutmasını felsefi bir yaklaşımla aktardı. Konuşmasının hemen tamamı Sadi Bey’in yaşantısına tanıklığının bir iz düşümüydü.

Son konuşmacı olarak ise Araştırmacı – Yazar İlay Aksoy söz aldı.

Aksoy, millî egemenliğimize yönelik tehditlere Suriye’deki gelişmeleri ele alarak başladı. Ülkemizdeki sığınmacı ve yabancı kaçakların oluşturduğu tehlikeye dikkat çeken Aksoy, doğum oranımızın düşmesi neticesinde yirmi yıl sonra azınlığa düşeceğimizi ifade etti. Suriyelilerin doğum oranlarının bizim çok üzerimizde olması neticesinde kendi ülkemizde azınlığa düşecek olmamızı, çok ciddi bir egemenlik meselesi olarak değerlendirdi.

Panelimize katılan, katkıda bulunan bütün gönüldaşlarımıza teşekkür ederiz.

EGEMENLİK PAYLAŞILAMAZ.

Konuşmaların tamamını YouTube kanalımızdan veya aşağıdaki bağlantı ile seyredebilirsiniz.

Yazar

MDM

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar