Yükleniyor...
Anneannemin amcası 11 yıl sonra savaştan döndüğünde kendi annesini heyecanlandırmamak için yanına yavaşça yaklaşarak;
”Teyze oğlundan haber getirdim.” demiş.
”Hoşgeldin evladım.” cevabını aldıktan sonra aralarındaki konuşma şöyle devam etmiş:
-Ana, Mehmet’i görsen tanır mısın?
-Kulağının arkasında ben vardı.
Oğlu Mehmet, kulağının arkasındaki beni gösterir ve sarmaş dolaş olurlar.
Herbirinizin ailesinde unutulmuş bu hikâyelerin filmleri yapılmadı.
Türk, tarih yapmaktan, tarihi yazmaya fırsat bulamadı.
Mehmet sağ mıdır?
Evet aynı anda değişik cephelere giden 4 oğlundan birinin adı Mehmet’di.
İşte o Mehmet’in en küçük kardeşi annemin dedesi idi. Hacıbaba derdik hepimiz.
Bana Eray yerine bazen Erol derdi.
Kucağındayken en çok ak sakalı hoşuma giderdi.
16 yaşında iken ağabeyleri askere gidince dayanamayıp gönüllü yazılmış.
Kazım Karabekir’in ordusu ile Bakü’ye girmişler
İstiklal madalyası ne de yakışırdı göğsüne.
Henüz 4-5 yaşlarındaydım.
Çok ilgimi çekerdi.
Torunlarına harp anılarını, Ruslara esir düşmelerini, kurtuluşunu, gece verdikleri baskınları anlatırkenki heyecanını ben bile hatırlıyorum. Hem de dün gibi.
Keşke yaşım daha büyük olsaydı dinlerken.
Aile büyükleri neden bunları kayda almadı diye hayıflanırım hep.
Sonrasında doktoru anlatmasını yasakladı. Anlatırken kalp krizi geçirmesinden endişe ediyorlardı.
Evet.
Kayseri’nin varlıklı bir ailesiydiler ama askerliği bedelli yapmadılar.