Stratejik miyopluk nedir?

"Akıl odur ki başa geleceği bile, göz odur ki dağın ardını göre" bir Avrupa atasözü değildir. Türk Atasözüdür. Bu yüzden biz AB'ye anlatıp ikna ederek stratejik ahmaklığın önüne geçmeliyiz.


Paylaşın:

Bilir misiniz ?

AB, gelecek yıllarda akın akın göç dalgası olacağını biliyor.

Bunun için temelde aldığı üç tip önlem var;

1) Türkiye’yi AB’nin göç hendeği yaparak, yaklaşık 30 milyon kişiye  varması planlanan sığınmacı istilasını Anadolu’da hapsetmek.

2) Aşamalı olarak, gittikçe sertleşecek sınır güvenliği önlemleri almak.

3) Psikolojik baskı unsuru olarak, yakalananları Ruanda v.b ülkelere göndereceğini açıklayarak caydırmak.

Biri uluslararası hukuk mu dedi ?

Bütün bunlar kısa vadede AB açısından çözüm, ama uzun vadede Sorun olacaktır. Stratejik miyop  olan  AB, Ortadoğu’nun sınırlarının Hatay’dan Edirne’ye taşınmasına neden olarak, aslında kendi ayağına kurşun sıkmakta olduğunu fark edemiyor.

Durumun sürdürülemezliğini göremiyor. AB’nin çıkarları, BOPcu ABD küreselciliği ile aslında örtüşmüyor. Nitekim, benzer öngörüsüzlüğü, Ukrayna konusunda da AB için gözlemlemekteyiz. AB bunu hep yapıyor. Sonuçta Avrupa, Bölgeye yakın olduğu için, buralardaki artçı sarsıntılardan ve göç akımlarından sonsuza dek korunabilir değildir.

AB,göç sorununu aşmak için, fonlu STK ‘lar eliyle Türkiye’de entegrasyon projeleri geliştirerek gelenleri buraya yerleştirmenin Türkiye’yi çökertecek olmasını umursamıyor. Asrın kavimler göçü olan ‘Stratejik göç mühendisliğinin’ Roma v.b. gibi Türkiye Cumhuriyeti’ni de yok etme noktasına getirecek olması bencil AB’yi tabi ki umursatmaz.

Oysa ki; artçı sarsıntılar mutlaka kendilerini de, orta ve uzun vadede vuracaktır.

“Akıl odur ki başa geleceği bile,

göz odur ki dağın ardını göre”

bir Avrupa atasözü değildir. Türk Atasözüdür. Bu yüzden biz AB’ye anlatıp ikna ederek stratejik ahmaklığın önüne geçmeliyiz. Bölgesel yangının önüne geçebilmek için, AB ile çıkar noktasında uzlaşabileceklerimiz var. Güvenlik konularında en etkin ve kesin çözüm, sorunu kaynağında yok etmektir. AB, fonlarını Türkiye’ye entegrasyon amaçlı olarak değil, insanları özyurtlarına döndürmek için kullanmanın kendi yararlarına olduğuna iknâ edilmelidir.

Nasıl ki yüzyıl savaşlarının sonuna yetinmeyip, iki dünya savaşı ile de birbirinin gözünü oyan Avrupa, bugün ekonomik, kültürel cazibe merkezi olabilmişse, biz de güneyimizde oluşturacağımız ticareti, komşulukla perçinleyerek bölgesel kalkınma ile, güvenlik sorunlarını aşabiliriz.

Avrupa, bölgesel yıkıma değil, bölgesel kalkınmaya destek olmalıdır. Bölgemizin ekonomik olarak güçlenmesinden korkmamalıdır. Terör kaynaklı bataklıklar böyle kurutulur.

 

Yazar

Eray Ertürk

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar